bugün

nietzsche'den şen bilim. 1882'den günümüze. uludagsozluk.com aracılığıyla okurlarla buluşacak. spitneybears sorumlusu.

edit: buradaki tek bir harf bile copy-paste değildir. gâyet kitabı açıp tek tek yazıyorum. internet denen okyanusta kar$ınıza ola ki çıkarsa tarihlere bir gözatın derim. bakalım kim daha önce yazmı$. sevgiler.
yalnızca deli! yalnızca şair

işıksız havayla,
ciyin avuntusu fışkırmışken
yerin üzerine,
görülmeden, işitilmeden
-yumuşacık pabuçları ayağında
avutucu çiyin, tıpkı bütün avuntuyla yumuşamışlar gibi-
düşünsene bir, düşünsene; mangal yürek
bir zamanlar nasıl da susamıştın,
sarı çimenli patikalarda
kem gözlü akşam güneşinin bakışları
kararan ağaçların içinden çevresinde dolaşırken
kör edici güneşin bakışları, acı verip sevinen.

hakikatin damat namzedi - sen ha ? burun kıvırırlardı
hayır! bir şair yalnızca!
bir hayvan, hınzır, yırtıcı, sürüngen,
bile bile, isteye isteye yalan,
av ardında,
alacalı bulacalı maskelenmiş,
kendine maske,
kendine av
bu - hakikatin damat namzedi, hayret ?
yalnızca deli! yalnızca şair!
sadece cilalı laflar eden,
deli maskelerinin ardına sinip de üfürerek konuşan,
yalancı söz köprülerine tırmanan,
yalancı gök kuşakları üzerinde
sahte gökler arasında
dolanıp kalan, sürünüp kalan-
yalnızca deli! yalnızca şair!...

ben de battım bir zamanlar,
hakikat çılgınlığımdan aşağı,
gün özleminden, gün yorgunluğundan,
ışıktan rahatsız, aşağıya, akşama, gölgeye,
düşmüş bir hakikatten
içi yanık tutuşmuş
- düşünsene bir, düşünsene mangal yürek
nasıl da susamıştın ? -
yasaklısıydım
tüm hakikatin!
ben yalnızca deli! yalnızca şair!...
1. bölüm

"şaka, hile ve öç" * * *
alman manzumelerini açış
(baştaki şiirler)

çağrı

tadına aşımın bir bakın!
çok daha tatlanacak yarın
bir görseniz öbür gün hele!
daha da istersiniz, - buyrun
neyim varsa eskiden solgun
yepyeni olacak bundan böyle!
mutluluğum

araştırmaktan yorgun düşeli beri,
öğrendim işte var gücümle bulmayı,
rüzgar üstüme böyle geleli beri,
bilirim her rüzgarda yelken açmayı.
yılmadan

neredeysen derinden derine kaz orayı!
altındadır kuyu, isterse kimse görmesin!
bırak da karanlık adamlar atsın narayı:
"altında senin yalnızca cehennem var" desin!
muhabbet

a. hasta mıydım aceb ben ? iyi mi oldum ?
söyleyin hadi, kimmiş benim doktorum ?
unutmuşumi olmuş bunlar bir zamanlar!

b. asıl şimdi iyisin, doğru bu yorum:
sağlıklıdır çünkü bütün unutanlar.
erdemliye

erdemlerimiz tez ayaklı olmalı, dans etmeliler,
homeros'un dizeleri gibi gelmeli ve gitmeliler!
dünya kurnazlığı

ne dur bu kırlık alanda,
ne de yükseklere sıvış!
en güzeli bu dünyada,
yarı yükseklerden bakış!
git benimle - git kendinle

kapılıp da sanatıma, sözüme; böyle bir telaş!
izleyeceksin beni ha, gelecek misin arkadaş?
düş peşime de kendinin yollarını güvenle aş: -
peki,hadi gel ardımdan - ama yavaş! ama yavaş!
üçüncü kabukla

kıvrılıyor da çatlıyor derimi,
o yepyeni bir ateşle arzulayan,
yutup, koskoca dünyayı sindirmeyi,
içimde durup da doymak bilmez yılan.

süründüm arasında taşla çimenin
aç, kıvrıla kıvrıla gittim durdum ya,
her zamanki yemeğimi yemek için,
sen yılanın yediği hey gidi dünya!
güllerim

elbet mutluluğum - mutlu kılacak, -
mutluluğun amacı mutlu kılmak!
ister misiniz güllerimden almak ?

eğilip burnunuzu dayayarak
kayalar çitler arasında kalmak,
elinizi dikenlere dalatarak!

işte benim mutluluğum - asılmak!
işte benim mutluluğum - takılmak!
ister misiniz güllerimden almak ?
küçümseyen

dökerim saçarım da çok şeyi,
küçümsediğimi sanırsınız.
oysa kimin doluysa kadehi,
döküp saçsa da elindekini -
küçümsemez hiç o, anlarsınız.
bilge sözü söylüyor

keskinceyim yumyumuşak, hem de kaba, pek inceyim,
içtenim hem, pek çok tuhaf, kirliyim de temizceyim,
enayilerle bilgelerin cem olduğu yerdeyim:
tümü de ben, ben olayım istiyorum, hepsindeyim,
hem güvercin, hem yılan, domuz olmak hevesindeyim.
bir ışık dostuna

istiyorsan gözlerinle aklın hiç ama hiç solmasın,
gölgede yürürken, düş peşine güneşin, kaybolmasın!
dansçılara

pürüzsüzce buz
bir cennettir sus
tam da dans ustalarına mahsus.
dürüst

yapış yapış bir arkadaştan
yeğdir açık yürekli düşman!
pas

paslı ol biraz sen; yetmez keskin olmak!
yoksa sana "acemi" derler, "çaylak!"
yukarı

"nasıl ulaşırım doruklarına şu dağın?" -
hiç düşünmeden tepesine doğru yol alın!
kaba adamın hikmeti

sakın, sakın ha! ağlama sızlama!
al, yalvarırım al, sen hep daima!
daralmış ruhlar

hiç de sevilesi gelmiyor bana şu dar ruhlar:
ne iyilik sığar içlerine ne kötülük sığar.
gönülsüz baştan çıkarıcı

zaman geçirmek için orta yere boş bomboş bir söz attı
kısmet bu ya - söz de gidip, düşürmeye bir dişiye çattı.
dusunup tasinman icin

daha kolay katlanmak çifte sancıya
tek sancıdan: var mısın göze almaya ?
hava basanın yüzüne

şişiriyor boyuna kendini vay canına!
gidersin ha, o küçücük iğnenin yanına!
erkek ve dişi

"yağmala beni kadın, yüreğinin istediği kadar!" -
diye düşünür erkek: kadın yağmalamaz oysa, çalar.
yorum

yorumlarım kendimi ben, hem de derinlemesine yaparım bunu:
yardım gerek bana, bir başına başaramam kendimin yorumunu.
kim okuyup beni çıkacaksa yukarı, bularak kendi yolunu,
taşısın bakalım benim resmimi, görelim, parlak ışığa doğru.