bugün
- icardi1905 silik olsun kampanyası9
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi14
- aleyna tilki nin annesi12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar14
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği17
- kurtlar vadisi pusu rezaleti8
- anın görüntüsü20
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı63
- sexting haram mıdır23
- assembly kodu15
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur21
- erken seçim11
- cengiz ünder'in bıyığı10
- junkman12
- ali koç8
- fenerbahçe14
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu10
- yazarların en rum özelliği21
- erdoğan'dan sonraki başkan20
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı10
- sadece sennn13
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir17
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti12
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak10
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız13
- çok fazla çirkin erkek olması11
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
- letthe8
- manyak olmaya karar verdim8
- ebbırı top gibi sektirme yarışması19
- sokakta kadın döven araplar12
- sözlükteki fosiller24
- netflix'in pkk lıyı başrol yaptığı dizi11
- 56 yıldır hiçbir kadınla iletişim kurmayan adam12
- nervio'nun kedileri sokağa salmak10
otomobili, dün sabah saatlerinde Boğaziçi Köprüsü üzerinde terk edilmiş olarak bulunan ve intihar ettiğinden şüphenilen, SABANCI Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi.
cesedi arnavutköy açıklarında bulunan rahmetli öğretim üyesi.
Dicle Koğacıoğlu intihar etti. Boğaz köprüsünden kendini bırakıverdi.
Gazetelerde, yine bir öğretim görevlisi intihar etti, diye okuduk. Bugün Radikal'de, kendisininin dostu Leyla Pervizat bir makaleye yazmış.
Leyla Hanım, dinlerin ve toplumların intiharı nasıl karşıladıklarını ve insanların nelere tepki olarak intiharı seçtiklerini kısaca özetleyip Dicle Hoca'nın intihar nedenlerini açıklamaya çalışmış. Dicle Hoca özellikle kadınlar temelinde aile içi şiddet- namus cinayetleri konusunda çalışıyormuş. Gördükleri ağır gelmiş.
Durumun daha da acı tarafı ve benim dikkatimi çeken asıl mesele; Dicle Hoca'nın destek almayışı/ alamayışı.
Leyla Hanım'ın makalesinden hareketle; özellikle ABD'de eğer şiddete yönelik çalışmalar yapıyorsanız psikolojik destek almanız şart. Bir düşününce, mantıken; gerekli.
Bizde yok, demiş Leyla Hanım.
Biz zaten ne öğretmenimizin ne öğretim görevlimizin ne bilim adamımızın arkasında durabiliyoruz.
Ve bu yeni bir şey de değil.
Toplumsal Tarih'in son sayısında Nuran Yıldırım, çocuk cerrahisi ve ortopedinin Türkiye'deki kurucusu Dr. Akif Şakir Şakar'ın hikayesini anlatmış. Şakar hem 40'lı yılların yaşam şartlarıyla hem kendi uzmanlık alanını 'kırıkçı-çıkıkçı ' diye nitelendiren zihniyetle kapışmış. Şakar'ın şu sözü, mücadelesinin ne kadar çetin geçtiğini açıklar nitelikte;
"Ben enerjimin %85'ini şahsıma ve kliniğe yönelen çiftelere karşı harcadım. %15'i ile de ilim yaptım. Isırganı çok olan memleketlerde ilim adamı daima böyledir; hayat törpüsü..."
Dr. Şakar'ın farkı, savaşçı olmasındaydı.
Kliniğini istiyordu ve aldı da.
Çapa'daki kliniğin inşaatını izlerken zafer gözyaşı dökerken biliyordu ki kazanmıştı.
O kazanmıştı, ortopedistler kazanmıştı, Türkiye kazanmıştı.
Dicle Hoca savaşçı değildi, olması gerekiyordu da demiyorum. Ya da devlet bilim adamını görsün artık, halk bilim adamlarına saygı duysun, edebiyatı da hepimizin bildiği gibi işe yaramıyor.
Bizim aslında bilim adamlarını koruyacak savaşçılara ya da savaşçı bilim adamlarına ihtiyacımız var.
Tarihin her devrinde, bilim zar zor ilerler, ön yargıları ve bir takım kanuni kısıtlamaları güç bela aşıp yolunda gider. Önce birileri ( savaşçılar) tüm bu engellere göğüs gerer, yolu açar, çalışma şartlarını rahatlatır. Arkadan gelenler aynı yoldan ilerleyip yeni kısıtlamalarla karşılaşana kadar devam ederler.
Benim bugün gördüğüm bu savaşçıların eksikliği. Bilim adamının işini, toplumun kolaylaştırması her zaman mümkün değildir. Devlet, işine ve yönetim politikalarına uygun gelirse bilimadamını destekleyebilir/desteklemeyebilir. Geriye kalan; bu savaşçı aydınlar.
Başka ülkede daha mı iyi şartlar? Başka yerlerde daha mı iyi yapılıyor? Neden barada yapılmıyor? Birinin bu soruları sorması lazım.
Bürokratik engeller... kağıtlar... yasalar... insanlar.
Şakar enerjisinin %85'ni bunlara harcamıştı.
Birileri enerjisini bunlara harcamadı, çalışma şartları için savaşılmadı, çok alakasız gibi gelecek ama bir hoca intihara gitti.
Leyla Hanım'ın makalesinde şuydu beni geren, belki üzerinde çok durmadığı/duramadığı; destek alsa olmazdı.
Ya da belki, yine böyle olurdu, destek her zaman çözüm olmayabilir ama bizim sistemdeki savaşçı aydın eksiğinin bu olayın buraya gelmesinde minik de olsa bir katkısı olduğunu düşünüyorum.
Sadece bu olay için de değil, pek çok olay için aynısı sözkonusu olabilir.
Yavru Tarzan sundu, efendim, afiyetle.
*
http://yavrutarzan.blogspot.com/
Gazetelerde, yine bir öğretim görevlisi intihar etti, diye okuduk. Bugün Radikal'de, kendisininin dostu Leyla Pervizat bir makaleye yazmış.
Leyla Hanım, dinlerin ve toplumların intiharı nasıl karşıladıklarını ve insanların nelere tepki olarak intiharı seçtiklerini kısaca özetleyip Dicle Hoca'nın intihar nedenlerini açıklamaya çalışmış. Dicle Hoca özellikle kadınlar temelinde aile içi şiddet- namus cinayetleri konusunda çalışıyormuş. Gördükleri ağır gelmiş.
Durumun daha da acı tarafı ve benim dikkatimi çeken asıl mesele; Dicle Hoca'nın destek almayışı/ alamayışı.
Leyla Hanım'ın makalesinden hareketle; özellikle ABD'de eğer şiddete yönelik çalışmalar yapıyorsanız psikolojik destek almanız şart. Bir düşününce, mantıken; gerekli.
Bizde yok, demiş Leyla Hanım.
Biz zaten ne öğretmenimizin ne öğretim görevlimizin ne bilim adamımızın arkasında durabiliyoruz.
Ve bu yeni bir şey de değil.
Toplumsal Tarih'in son sayısında Nuran Yıldırım, çocuk cerrahisi ve ortopedinin Türkiye'deki kurucusu Dr. Akif Şakir Şakar'ın hikayesini anlatmış. Şakar hem 40'lı yılların yaşam şartlarıyla hem kendi uzmanlık alanını 'kırıkçı-çıkıkçı ' diye nitelendiren zihniyetle kapışmış. Şakar'ın şu sözü, mücadelesinin ne kadar çetin geçtiğini açıklar nitelikte;
"Ben enerjimin %85'ini şahsıma ve kliniğe yönelen çiftelere karşı harcadım. %15'i ile de ilim yaptım. Isırganı çok olan memleketlerde ilim adamı daima böyledir; hayat törpüsü..."
Dr. Şakar'ın farkı, savaşçı olmasındaydı.
Kliniğini istiyordu ve aldı da.
Çapa'daki kliniğin inşaatını izlerken zafer gözyaşı dökerken biliyordu ki kazanmıştı.
O kazanmıştı, ortopedistler kazanmıştı, Türkiye kazanmıştı.
Dicle Hoca savaşçı değildi, olması gerekiyordu da demiyorum. Ya da devlet bilim adamını görsün artık, halk bilim adamlarına saygı duysun, edebiyatı da hepimizin bildiği gibi işe yaramıyor.
Bizim aslında bilim adamlarını koruyacak savaşçılara ya da savaşçı bilim adamlarına ihtiyacımız var.
Tarihin her devrinde, bilim zar zor ilerler, ön yargıları ve bir takım kanuni kısıtlamaları güç bela aşıp yolunda gider. Önce birileri ( savaşçılar) tüm bu engellere göğüs gerer, yolu açar, çalışma şartlarını rahatlatır. Arkadan gelenler aynı yoldan ilerleyip yeni kısıtlamalarla karşılaşana kadar devam ederler.
Benim bugün gördüğüm bu savaşçıların eksikliği. Bilim adamının işini, toplumun kolaylaştırması her zaman mümkün değildir. Devlet, işine ve yönetim politikalarına uygun gelirse bilimadamını destekleyebilir/desteklemeyebilir. Geriye kalan; bu savaşçı aydınlar.
Başka ülkede daha mı iyi şartlar? Başka yerlerde daha mı iyi yapılıyor? Neden barada yapılmıyor? Birinin bu soruları sorması lazım.
Bürokratik engeller... kağıtlar... yasalar... insanlar.
Şakar enerjisinin %85'ni bunlara harcamıştı.
Birileri enerjisini bunlara harcamadı, çalışma şartları için savaşılmadı, çok alakasız gibi gelecek ama bir hoca intihara gitti.
Leyla Hanım'ın makalesinde şuydu beni geren, belki üzerinde çok durmadığı/duramadığı; destek alsa olmazdı.
Ya da belki, yine böyle olurdu, destek her zaman çözüm olmayabilir ama bizim sistemdeki savaşçı aydın eksiğinin bu olayın buraya gelmesinde minik de olsa bir katkısı olduğunu düşünüyorum.
Sadece bu olay için de değil, pek çok olay için aynısı sözkonusu olabilir.
Yavru Tarzan sundu, efendim, afiyetle.
*
http://yavrutarzan.blogspot.com/
son notu şudur:
"çok acı var, dayanamıyorum."
büyük kayıp...
"çok acı var, dayanamıyorum."
büyük kayıp...
anısına " dicle koğacıoğlu makale ödülü yarışması" yapılacak olan muhteşem bir kadın. son başvuru 30 ağustos.
http://bianet.org/bianet/kadin/121722-dicle-kogacioglu-makale-odulu-yarismasi-duzenleniyor
http://bianet.org/bianet/kadin/121722-dicle-kogacioglu-makale-odulu-yarismasi-duzenleniyor
dayanamayıp acılara, gitmesinin üzerinden bir yıl geçmiş. ne ki o acılar yerli yerinde.
nur içinde yatsın.
nur içinde yatsın.
güncel Önemli Başlıklar