bugün

Marksist görüşü benimseyen Kemal Tahir, Türk toplumuna dair derin gözlemler yaparak toplumsal gerçekçi romanlar kaleme almıştır. Özellikle köy ve köy insanını analiz eden Tahir, Türk klasikleri arasında yer alan Devlet Ana’da da Osmanlı öncesi, Anadolu topraklarının insanını anlamaya çalışmış ve romana bunu yansıtmıştır. Esasen Devlet Ana, aşiretten devlete geçişin hikâyesini, Osmanlı Türkleri’nin devlet anlayışını anlatmaktadır.
Kemal Tahir sevenler storytel'de mazlum kiper seslemdirmesi ile kitaplarını bir tur dinlemeliler. Kitap camiası meraklıları için kesinlikle tam profesyonel bir uygulama olan storytel'i öneririm. 4-5 kitap fiyatına 1 yıllık üyelik alıp yıl boyunca rahat rahat dinlemek çok cazip. Üstelik kütüphanesi çok geniş. Tek eksik ihsan Oktay anar kitaplarının olmayışı. Henüz yok, inşallah o da yüklenir.
Osmanlı'nın kuruluş devrini gerçek olaylardan yola çıkarak güzel bir kurgusalla anlatan bir romandır.
En önemli tarafı kadın teşkilatlanması olan Baciyani Rum'a vurgu yapmasıdır.
Zevk alarak okuduğum roman.
her satırını hayranlıkla okuduğum başyapıt. kemal tahir külliyatının baba eserlerinin hepsini bitirdim sayılır. devlet ana ölümüne yakın yazdığı belki de en son yazdığı romanı. her kitabında olduğu gibi karakterleri üzerinden tahliller, çözümlemeler yapmış. ama diyalogları o kadar dallanıp budaklandırmış ki sanmıyorum yaşayan hiç bir insan o kadar uzun konuşamaz. romanda osman bey karakteri beri bırakılıp hikaye orhan bey ve arkadaşları kerimcen ile mavro üzerinden yürütülmüş. şeyh edebali, yunus emre, moğol ilhan ve dahası hikayeye çok güzel yerleştirilmiş. roman salt bir eğlence aracı değildir. aynı zamanda propaganda veya yerme için de kullanılabilir. kemal tahir bu romanıyla osmanlıyı yüceltmiş ve bunun için dönemin sol temsilcilerinden tavır görmüştür. hasılı mutlaka okunması gereken bir eser. bu topraklar üzerinde yaşar kemal, kemal tahir, tarık buğra ve daha nice üstad çıkmış. büyük insanlar görmüşüz vesselam.
Devlet hep baba olacak değildir. Ataerkil ifadeye feminik bir tepkidir bu ifade.

(bkz: Feminiklerin maskülen olması sorunsalı)

(bkz: 2000 li yıllarda dişiliğini keşfeden feminik)

(bkz: Orospulukla dişiliğini harmanlayan feminik)
dizi haline getirilse game of thrones'u cebinden çıkartır yeminle. ensest ilişki ve olağanca meme dışında her şeyden fazlasıyla var.
karakterlerin konuştuğu türkçeye hayran olduğum romandır.
tarihsel gerçekliğe uygunluğu elbette tartışılır. muhtemelen çok sayıda aykırılık kolaylıkla bulunur. fakat bu, eserin bir edebiyat başyapıtı olduğu gerçeğini değiştirmez. roman, edebiyat, doğallıkla her şeyi olduğu gibi tarihi de kendine vesile eder. tarih kitabı olarak değil, kurgusal metin olarak okunmalı. o zaman geriye keyfini çıkartmak kalıyor sırf.
uyduruk ve gülünç bir dille yazılmış, yanlışlarla dolu bir kitap. tahir'in kitabı yazarken nasıl kastığını, ne kadar zorlandığını okurken çok rahat hissedebiliyor insan. hem komik hem de iftira derecesinde yanlış bilgiler, kitabı okurken sinirden geberme, parçalayıp atma, üzerinde sigara söndürme hisleri uyandırıyor. tek tek bütün saçmalıkları ve yanlışları yazmak çok zaman alır ancak ille de okumak istiyorsa birisi, dönemi ve karakterleri anlatan başka eseler de okumalı mutlaka.
kemal tahir'in 1968 türk dil kurumu ödülü'nü kazanan bir romanı.
devlet ana büyük bir araştırmanın ve incelemenin ürünü kanaatimce. kemal tahir'in eserde adı geçen yerleri karış karış gezdiğini düşünmeye başlıyorum açıkçası. Çünkü bu eser sadece gezmekle yazılabilecek bir eser.

Yazar sanki domaniç'i avucunun içi gibi biliyor. Karacahisar'da bir süre bulunmuş. Eskişehir'de, inönü'de, konya'da yaşamış. Sanki tarihin derinliklerinden sesleniyor bize. Eser bu yönüyle çok hoş bir iklim oluşturuyor okuyucunun zihninde. Bazı motifler uzun yıllar tartışılsa da, devlet ana başlı başına bir türk klasiğidir diye düşünüyorum.
tarihsel roman türünün bizdeki en önemli örneklerinden biri olarak gösterilen bu eser, bilgi yanlışları ve anakronizmle doludur.
dili de uydurmadır, yapıntıdır.
kemal tahir, asya tipi üretim tarzına bağlı kalarak bir roman yazayım derken birçok konuda çuvallamış, zorlamalara başvurmuş, çarpıtmalar yapmıştır.
"devlet ana" adıyla anılan ve romandaki adı "bacıbey" olan kişi bir kadın olsa da kitap erkek egemen bir bakış açısıyla yazılmıştır.
yazar, 1290'lı yılları anlatmakta ve bu süreci, bir sosyalist devletin kuruluşu olarak görmektedir.
roman; kancık vuruş, uyandırılan ışık, dost çelmesi, derin geçit adlarındaki dört bölümden oluşuyor. osmanlıların aşiretten devlet durumuna geçişleri anlatılır.

--spoiler--
romanda iki hikaye var: birincisi; söğüt türklerinin osmanlı devletinin çekirdeğini oluşturmuş olması, ikincisi; kerim can ın, abisinin öcünü almasıdır.
romandaki kahramanlar hep siyah beyazdır. iyi, hep iyi; kötü sonuna kadar kötü gibi görünür.
--spoiler--

birinci hikaye toplumsal, ikinci hikaye bireyseldir. kemal tahir, bu romanda klasik yönünü aşmıştır. halk edebiyatının aşk ögelerini ve dede korkut un yiğitlik ögelerini araştırarak romanında kurgulamıştır. bu ögeleri verirken mizah da kullanmıştır.
roman birbirine dolanmış hikayelerden oluşuyor gibi görünmesine rağmen ustaca kurgulanmıştır.
çok uzun ve sıkıcıydı bazı yerleri ( hatta bir konuşma 50 sayfa sürüyordu) ama bitirince anlıyor insan. günlerce okuduğum eşsiz bir roman...
Osman Gazi'nin ve Yunus Emre'nin şarap içtiğinden bahseden Kemal Tahir romanı. Bildiğimiz şarap ise eğer , Kemal Tahir'in cehaletini açığa vuruyor. Yok eğer başka anlamda ise benim cehaletimi. Bir bilen varsa aydınlatsın beni.
kemal tahir yazmadan önce üslubunu oturtturmak için defalarca dede korkut hikayelerini okumuştur.
hala okumaya devam ettiğim kitaptır ancak yine de birkaç tespitte bulunmak isterim.

--spoiler içerebilir--
yazar durum değerlendirmelerini aktarırken aşırı sıkıcı davranmış, kamagan derviş'in fala bakması veya osman bey'in veya da herhangi birinin oa an içinde bulunduğu durumu aktarırken kurduğu cümleler hem çok uzum hem de gereksiz sıklıkta. betimlemere fazla yer vermemiş sadece birkaç yerde yüzeysel betimlemede bulunmuş ya da kişileri genel hatlarıyla vermiş. kitabın 1967'de kaleme alındığını varsayarsak o zamandan bu zamana mollalığa bakış açısı değişmiş daha doğrusu 1200 lü yılların sonundan günümüze değin geçen süreç içerisinde mollalık anlayışı değişmiş, yazarın molla kelimesini kitapta kullanmaısndan ben bunu anladım. ayrıca islam dininin aslında ne kadar hoşgörülü olduğundan da bahsetmiş, belli başlı karakterlerin şarap içmesi de kuşkusuz buna örnektir.
--spoiler içerebilir--

kitabı bitirdikten sonra tam bir eleştiri metnini burda bulacağınızdan emin olabilirsiniz.
kemal tahir'in sol camiadan afaroz edilmesine neden olan harika roman. mete tunçay ve şürekası da zannediyorlar ki tarih yazlnızca marx gibi okunabiliyor. bugün alttan alta vurdukları kemalizmle kemal tahir'e karşı gayet sıkı bir işbirliği yapmışlar. ha kemal tahir'in şürekası da tahiriler olarak adlandırılır.
bitinya ucunun yol vermez düzlüklerinde geçen ve aşiretten imparatorluğa uzanan bir boyun sosyal yaşamının mükemmelce işlendiği kemal tahir romanı.kitap bittiğinde insan yanlış çağda dünyaya geldiğini düşünüyor bir an.
süleyman demirel'in eşi diye düşündüğüm şey.
ağır bir romadır. okurken ne olmuştu diye diye bazen kafanız karışabilir.
Kemal Tahir'in eşşiz romanı...kayı boyunun bizans sınırlarına yerleşmesini ve ilk türk devletinin kurulmasını anlatır. romana ismini veren karakter kayı boyundaki türk kadınlarının lideri bacıbeydir ve devlet ana olarak anılır. tarih olarak ertuğrul gazinin ölümü ve osman beyin beyliğin başına geçmesi arasındaki zamanı anlatır. ahilikten mevlanaya, yunus emreden, türk büyüklerinin yetişme tarzına kadar; o deviri okuyanlara yaşatmakdadır. kemal tahirin bir çok romanında olduğu gibi türk tarihine ışık tutan bu romanıda hikayeyi bir çok karakter üzerine bölmekte ve bir kişi üzerine yoğunlaşmamaktadır.

romanın baş karakteri çelebi abisinin intikamını aldıktan sonra osman gazinin önerdiği kale komutanlığını reddedip, osman gaziden ganimet olarak ele geçirilen kitapları taleb etmesi ayrı bir göndermedir * .