bugün

uLusal çocuk senfonisi orkestrasını kurmuş müzik adamı.. orkestra şefidir.. akbank oda orkestrası'nın daimi şefidir ayrıca kendisi..
Beraber çalışma fırsatı bulduğum orkestra şeflerinden biri.."Crescendo" (kreşendo) terimini "keşendo" diye telafuz etmesiyle tüm provalar boyunca dikkatimi dağıtmayı başarmıştır kendisi... ilginç..
(bkz: )crescendo
lale mansur 'un eşidir kendisi.
konserden önce parçalar hakkında kısa bilgiler vermeden konsere başlamayan orkestra şefi.
1957 yılında istanbul'da doğdu.
1981 - 89 arası istanbul Devlet Operası şefliğini yapan Mansur, Londra'da English Chamber Orchestra'yla başarılı bir çıkış yaptığı 1985 yılından sonra çalışmalarını yurtdışında yoğunlaştırdı. Hollanda, Fransa, italya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Macaristan, Almanya, isveç, ispanya, Meksika, israil, Güney Afrika, Rusya, Finlandiya ve Hırvatistan'da orkestra ve opera kuruluşlarıyla konuk şef olarak çalışmalarını sürdüren sanatçı, 1989-97 arasında Oxford Şehir Orkestrası Birinci Şefliği'ni yaptı. 1998 yılında, Akbank Oda Orkestrası Daimi Şefliği'ne getirildi. Burada tasarladığı ilginç programların yanı sıra "Bach, Caz ve Lale Devri", "Alla Turca", "1789 / Akl-ı Selim'in Müziği", "At-Nağmeler" ve "istanbul'da Erguvan Zamanı" gibi etkinliklerle dikkat çekti.

Barok çağdan günümüze kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan repertuarında, alışılmamış ve unutulmuş eserlere de yer veren Mansur, 1986 yılında Londra'da, edward elgar'ın bitmemiş operası "The Spanish Lady"nin ilk seslendirilişini, 2000 yılında City of London Festival'de Offenbach'ın 126 yıldır duyulmayan operası "Whittington"u ve 2009 yılında Helsinki Filarmoni Orkestrası'yla Arvo Part'ın 4.senfonisinin Avrupa prömiyerini yönetti.

Cem Mansur, Ulusal Gençlik Orkestrası Kurucu Şefi ve ingiltere'nin en eski ikinci korosu Ipswich Choral Society'nin Fahri Başkanı'dır.

kaynak: akbank oda orkestrası web sitesi.

ve aşağıda yazarın naçizane yorumu;

iz tv'de izlediğim belgeselde kendisini daha iyi tanıma fırsatı bulduğum ve konusuna hiç de bu kadar hakim insanların yaşamadığı ülkede, konusuna bu kadar hakim, bu denli idealist, başarılı, alçakgönüllü bir insan olduğunu gördüğüme beni sevindiren şef. ayrıca yemeğe içmeye meraklı olduğunu da öğrendim hatta yakın zamanda çıkaracağı yemek kitabının adı: şefin tavsiyesi.
konserlerine verdiği isimler de esprili bir insan olduğunu gösteriyor ki: bachlama sanatı, çek sanat mafyası * bunlardan ikisi.
klasik müziği sevebilmek için terminolojiyi anlamaya kasmayın diyor üstad. yani arabayı kullanmak için makine mühendisi olmaya gerek yok'a denk geliyor söylediği. zevk aldığınız klasik müzik parçalarını dinleyin yeter, diyor. kendisini ayakta alkışlıyorum ve bu tip idealist insanların artarak çoğalmasını diliyorum.