sevmeme, nefret etme, düşmanlık anlamındadır.
kin beslemek, nefret etmek.(bkz: http://www.tdk.gov.tr)
çoğunlukla afra tafra anlamında kullanılır.'şuna bak buğzundan geçilmiyor' gibi
(bkz: buğzetmek)
içine fenalık getirmek, karşıdaki tarafından fiziksel ruhsal sıkıntılara gark edilmek.
unutulmaya yüz tutmuş kelimedir.
Peygamberimiz (asm) bir hadislerinde şöyle buyurur: “Bir kötülük gördüğünüz zaman elle düzeltin. Buna gücü yetmezse dilinizle düzeltmeye çalışsın. Buna da gücü yetmezse kalben buğzedin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” islâm bilginleri hadisinin izahını yaparken Peygamberimizin toplumun her sınıfına hitap ettiğini dikkatlerimize sunarlar. Hadisi de buna göre izah ederler. Bu durumda “elle düzeltmek devletin, askerin ve polisin vazifesidir. Dille düzeltmek eğitimle, öğretmen ve din adamlarının görevidir. Kalben buğz etmek de avâm halkın vazifesidir” demişlerdir.

Buğz etmek, kötülüğü işleyenlere düşmanca davranmak ve kalben o insandan nefret etmek anlamına gelebildiği için genellikle düşmanca davranmak olarak yorumlanmaktadır. Bu ise sevgiyi esas alan dinimizin diğer prensipleri ile çelişir gözükmektedir. Kavga eden gençlerin bir kısmı Peygamberimizin (asm) “Elle kötülüğü önleyiniz” hadisini uyguladıklarını söylerken, bir kısım akrabalar arasında düşmanlığın da kalben buğz etmek için olduğunu söylemektedirler. Hâlbuki işin doğrusu böyle değildir.

Dinimizde kötülüğe karşı iyilikle mukabele etmek ve böylece kötülüğe engel olmak esastır. Yüce Allah Kur’ân-ı Kerim’de “Mü’minler ancak kardeştirler; siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin.” (Hucurat Sûresi: 10) “Kötülüğü iyiliğin en güzeli ile karşılık vererek defedin. Böylece bakarsınız ki aranızda düşmanlık bulunan kimse candan bir dost oluverir.” (Fussılet Sûresi: 34 “Zaten takva sahibi mü’minler de bollukta ve darlıkta bağışta bulunanlar, öfkelerini yutanlar ve insanların kusurlarını affedenlerdir” (Âl-i imran Sûresi: 134) buyurmaktadır.