bugün

steven pinker'ın 2002'i yılında yayınladığı, insan doğasının modern inkarı diye açıklamada bulunduğu, tabula rasa'yı konu alan kitabı. (the blank state: the modern denial of human nature)

"elinizdeki bu kitap, modern yaşamdaki insan doğası kavramının ahlaksal, duygusal ve siyasal renkleri hakkındadır. bu kitapta, insanların, insan doğasını tehlikeli bir fikir olarak görmesine yol açan tarihsel gelişmelerin izini sürecek, bu fikri arap saçına döndüren ahlaksal ve siyasal keşmekeşi çözmeye çalışacağım. insan doğası hakkında yazılmış hiçbir kitap tartışma tartışma yaratmamayı elbette bekleyemez, ama yine de yazdıklarımın 'patlayıcı' bir kitap olmasını amaçlamadım; gerçi kitabın kapağında öyle olduğunu ima eden ibareler görebilirsiniz. birçok kişinin düşündüğünün aksine, aşırı 'yetiştirmeci' (nurture) bir görüşe, aşırı 'doğacı' (nature)bir görüşle karşı çıkıp gerçeğin arada bir yerlerde olduğunu söylemiyorum. bazı durumlarda aşırı çevreselci açıklamalar doğrudur: hangi dili konuştuğunuz buna güzel bir örnektir; ayrıca farklı ırklara ve etnik gruplara ait insanların girdikleri sınavlarda aldıkları sonuçlar arasındaki farklılıklar bu duruma başka bir örnek olabilir. bazı durumlardaysa aşırı kalıtımcı açıklamalar doğrudur; örneğin belirli kalıtsal sinir hastalıklarında olduğu gibi. ama çoğu durumda, doğru açıklamaya ulaşmak için kalıtım ve çevre faktörlerinin karmaşık bir etkileşimini de göz önüne almak gerekiyor: kültür çok önemlidir, fakat kültürün yaratılıp öğrenilmesini mümkün kılan zihinsel yetiler olmaksızın kültür var olamaz. benim bu kitaptaki amacım, genlerin her şey olduğunu ve kültürünse hiçbir şey olmadığını söylemek değil -böyle bir şeye kimse inanmaz; benim niyetim, neden aşırı görüşün (yani kültürün her şey olduğunu söyleyen görüşün) ılımlı kabul edilmesine rağmen, aslında ılımlı olan görüşün aşırılık olarak görüldüğünü irdelemektir."

(bkz: nature vs nurture)