bugün

böyle de olur oluyor çok şükür .

insan kanaat etmesini bilmeli .

yoksa dünyaları versen bir tane daha yok mu yahu der .
anlatılan güzel şeyler var ama konuyu tam açıklamıyor bence. bir sürü bilindik hikaye yazılmış. hikaye dediysek gereksiz demek istemedim. konudan uzaklaşılmış.

şimdi devleti bir aile gibi düşünelim. ailede tarınmla uğraşanda var, sanayiyle uğraşanda işsizi de var memuru da.
aile, bazı ihtiyaçlarını kendi üretiyor bazılarını başka ailelerden alıyor. evin babası geliride gideride ayarlıyor. harçlıkları falan o veriyor ve bu babanın elinde yasal olarak para basma imkanı var diyelim devlet baba yani. ayrıca aile fertleri birnirlerinden aldıkları mal ve hizmetler için diğerine para ödüyor.
bak ne çıkacak bilmiyorum. sonucu bende merak ediyorum. nereye varabilecem yani.

devlet baba bigün para basıp harclıkları çoğalttı.
o zaman ne olacak. aile fertlerinden bazıları hemen ürettiklerine zammı yapacak.

olay bu. bu minvalde açıklanırsa yani ile fertleri üzerinden daha gerçekci bi sonuç çıkar.
Bu sorun fransa amerika arasında ilk kez ortaya çıktı. ll dünya savaşı sonunda fransa'da ki amerikan askerleri bütün ihtiyaçlarını amerikan doları ile gördüler. Fransa'da hatırı sayılır miktarda dolar birikti. O zamana kadar amerika her doların karşılığının altın olarak bulunduğunu taahhüt ediyordu. Fransa başkanı de gaulle amerika'dan ellerinde ki dolarların altın olarak değiştirilmesini istedi. Bunun üzerine dolar üzerinde ki altın garantisi kaldırıldı. Yerine yer altı ve yer üstü varlıkları gibi bir garanti getirildi. De gaulle'ye de altını unut buyrun dolarınız karşılığı amerika'dan ne isterseniz verelim dendi. Şu anda doların garantisi amerika devletinin sağlığıdır. Amerika hasta olursa garanti zayıflar. Dolar için bir benzetme yapılırsa kefeli terazide ki kilolar gibidir. Diğer paraları tartar. Dolar olmadan diğer para birimlerinin değeride olmaz. Kısaca teorik olarak dünyada ki maddi zenginliklerin toplamı kadar dolar basılabilir karşılığı vardır. Dünyada ki maddi zenginliklerin üzerinde basılan dolar karşılıksızdır.
şimdi bahse konu ailede herkes çalıştığı işle ilgili görevini yaparsa o ailede fiyatlar artmaz. neden?
diyelim ailenin memuru olan o parayı ya tasarruf eder ya da ailenin diğer üyelerinden mal ve hizmet alır o mal ve hizmeti satanlarda bu parayı üretimi arttırmak için harcarsa ya da ailenin dışarıdan aldığı mal ve hizmetleri üretmeye çalışırsa ailede enflasyon artmaz.

yani; enflasyonu yüksek ülkelerin sorunu kazançlarını yetırıma dönüştürmemek ve dışarıdan aldıkları malları kendilerinin üretmeye çalışmamasıdır.

çoğu ülke yanlış olarak ne yapıyor? parasal sıkıştırma ya da faizler düşükken çok miktarda dış borç alarak gecici rahatlıklar sağlıyor.

demek ki ne yapacaksın. devlet para basacak ama bu paranın yatırıma ve üretime gitmesini iyi kontrol edecek yani parayı kısarak parayı kontrol etmek yerine bollaştıracak ama yatırıma gitmesini ve talep var diye gereksiz zam yapılmamasını sağlayacak.

he hani serbest piyasa ekonomisi denilebilir. dünyanın neresinde serbest piyasa kuralları uygulanıyor ki.
git abd de araba yapmaya kalk bakalım. binlerce prosedür ve tescil işleriyle dünyanın parasını alırlar senden. bu nedir, koruma ve kontroldür. e serbest piyasada koruma ve kontrol olur mu. serbest piyasa dendiğinde, benim istediğim arabayı yapma imkanım olması lazım. kötü yaparsam zaten müşteri almaz ve cezamı çekerim. di mi?
az para çok mal = fiyatların düşüşü

yeterli para yeterli mal= fiyat istikrarı

çok para az mal= fiyatların artışı

not: ihracat mal azalmasıdır.
"amerika" değil "küçük amerika" olmamız yüzünden. Amerika olsak, her şeyi kitabına uydurup karşılıksız para basabilirdik.

(bkz: Zeitgeist Addendum)

https://www.youtube.com/watch?v=e1K-BMkHJPs
neden para basmıyoruz ben de anlamıyorum leyla. bi daha mi gelecez dünya ya. di mi?
kağıt çok pahalı, tezeğe para basma üzerinde çalışıyoruz.
Bende çocukken merak ederdim acaba oda mı parayla.
anlamak için beyin gerekir.beyin olsa sorulmaz kanımca bu soru.hadi hiç bişey bilmiyosun diyelim.bu dahiyane fikri bir tek sen mi düşünmüş olabilirsin bi düşün.dünyanın en zekisi sen misin onu bi düşün salih abi.
ben şunu anladım ki para basılamamasının sebebi, basılan paranın üretime değil, tüketime gitmesi ve piyasadaki domates miktarını artıracak üretimin yapılmaması.
devlet bunu sağlarsa, insanlarda iyi niyetli, her fabrikanın br kale olduğunu bilirse bol para basmak ülkeleri şahlandırır. yani iş gene insan zihniyetine gelip bağlanıyor.

misal şöyle bir şart koyabilir devlet.
her fabrika veya işletme kazancının %25 ini yatırıma yönlendirip bir önceki seneden %25 daha fazla mal ve hizmet üretmek zorundadır diye.
al sana büyüme ve peşinden ihracat.
ne oldu o zaman piyasadaki domates miktarı da arttı, para miktarıda. oranlanınca fiyatlar sabit kaldı.
e halk o %25 fazla domatesi tüketemeyince işletmeler ihracat yaptı. olduk mu sana almanya.
kabaca ve çok basit bir şekilde aşağıdaki gibi anlatabilirim.

bir kişi bir iş yaptığında, bu işin karşılığını almalıdır. ancak devlet güvencesi olmayan takas yollu ticaret, taşıma ve stoklama zorluklarından dolayı bu konuda çok zorlayıcı bir yoldur. be nedenle kişiler senet yapmaya başlar. örneğin "et verdiğim kişiden buğday alacağım ancak benim buğdayım var, bozulmasında diye buğdayım bittiğinde alacağım." bunun metni karşılıklı olarak yazılır, imzalanır ve alacaklının elinde tutulur. aynı mantıkta, devlet, kişilerin kendi aralarında kullanımını kolay kılmak için, öncelikle kişilerden ve şirketlerden aldığı mal ve hizmetlerin karşılığını vermek için, saçma sapan kağıtlar ve haksızlıklar olmasın diye, karşılığı merkez bankasında bulunmak üzere, piyasaya borç senetleri sürer.
kısaca "siz aranızdaki alışverişi bu senetler üzerinden yapın, bu senetlerin karşılığı olan altınlar bende" der.
bu durumda, örneklendirmek gerekirse 1 ton altın karşılığı 1 000 000 tl piyasaya sürülür. (rakamların tamamı sallamasyondur) ancak mal ve hizmetlerin azalmasından dolayı, bu hizmetleri sunan kişiler daha yüksek miktarlar ister. örneğin "elimde 10 dana varken etin kilosunu 10 liraya veriyordum ancak 6 danam hastalandı ve elimde 4 dana kaldı. zarar etmemek için diğer 6 dananın maliyetini de bu 4 danaya yansıtmak zorundayım. dolayısıyla etin kilosunu 10 liraya değil, 24 liraya veriyorum diyor. yani takas usulu düşünürsek, 1 kg etin karşılığı 10kg buğday iken, artık 24 kg buğdaya tekabül ediyor." bu nedenle devletin piyasaya sürdüğü para, günlük hayat ve ticaret akışına yetmemeye başlıyor.
buradaki kırılma noktası şu. devlet 1 ton altın karşılığı 1 000 000 lira iken altın miktarını artırabilmiş mi? eğer altın miktarı artarsa, piyasaya süreceği para miktarını, değer kaybetmeden artırabilir. ama devletin elindeki altın miktarı aynı kalmış ya da azalmışsa, paranın değeri de o oranda düşer. yani önceden 1 ton altın 1 000 000 lira ediyorsa, 500 kg altın 500 000 lira etmeli. yani 1000 liranın devletteki karşılığı 1kg altın olmalı iken, 1000 liranın devletteki karşılığı bu durumda 0,5 kg olur. aynı şekilde 1 ton altının karşılığı olarak sürülen 1 000 000 lira eğer 2 000 000 liraya çıkarılmışsa, yine aynı şekilde 1kg altın almak için 1000 lira değil, 2000 lira vermek gerekir.
bu nedenle en basit ve genel geçer kural olan " bir şeyin miktarı ne kadar artarsa, karşılığı o kadar düşer"den dolayı bol miktarda para basamayız.

en basit hali bu şekilde anlatılabilir diye düşünüyorum.
zaten bu anlatım da zayıf görülüyorsa ya bende bir terslik var ya da siz doğada şiir falan yazın, takılmayın böyle şeylere. zaten yakın zamanda da birileri sizin böbreğinizi, dalağınızı falan çok rahat bir şekilde alabilir ve böylelikle bu gibi dertlerden kurtulmuş olursunuz.
ilkokul 1. sınıf öğrencisine anlatır gibi anlatacağım olaydır. bu karşılıksız basılan paralar, ekstra alım gücü yaratır. bu ekstra alım gücü de ekstra talep. bir süre sonra arz talebi karşılayamamaya başlar. sonuçta malın/hizmetin fiyatı artar.

örnekle açıklayacak olursak, bugün 10 kişinin alabileceği arabayı, bu ekstra alım gücü sayesinde 100 kişi alabilecek duruma gelir. bir müddet sonra, herkese yetecek araba üretilemediği için, 100 kişi araba almak ister ama satın alınabilecek 50 araba vardır. dolayısıyla arabanın fiyatı da otomatik olarak talep yoğunluğundan artar. bu da enflasyon demektir.

daha reel bir örnek için bugünkü venezuela'ya bakmak yeterlidir.
sonuç entrim şudur ve buraya bi daha yazmıyacağım.

benim o başlkta yazılanlardan ve kendi düşünce üretimlerimden sonra çıkarttığım şudur ki üretim kaynakları sonuna kadar ve iyi niyetle kullanılırsa para basmakla enflasyon olmuyor. yani para bastığında o fazla parayı yatırıma, üretime yönlendirmelisin.
tabi memur gidip üretim yapmayacak fabrikatör, çiftci, yazılımcı yapacak
saraydır.