bugün

televizon kanallarının reklama gireceği zaman biz izleyicilere hafif tehditvari kullandıkları emir kipi... sanki izlemeye devam etmezsek bir problem çıkacakmış gibi... *
(bkz: çocuk mu kandırıyorsunuz)
Az önce son dakika haberlerinde başbakanımızın sarf ettiği hatta yinelemekten büyük zevk aldığı yok artık dedirten kelime grubu...
"bizi izlemeye devam edin anacığım baaaaaaaaayyy" şeklinde devam edebilesi oya başar repliği.
recep tayyip erdoğan'ın son favori cümlesi. onlar ayrılırken izlemeye devam edilmelidir, arkalarından su dökmek kesinlikle yasaktır.
tayyibin ağzından duyunca banaesmeyianlat ın dediği gibi olacak okadar repliğini aklıma getiren cümledir. komiktir, gülünesidir...
bir başbakanın o anda ekrana kilitlenip kendisini izleyen milyonlarca insana, yani kendi halkina, kendisine iktidari veren millete yapmış olduğu ayıpların sonuncusudur. allah ıslah etsindir!
"zaten 4,5 senedir sadece izlediğimiz için bu haldeyiz" tepkisi verilesi cümle...

tüsiad 2 gün önece değil daha önce bıraksaydı izlemeyi, basın yalakalığı daha önce bıraksaydı böyle olmazdı be anam...
sen kendini zaten izletiyorsun millete, bak bir de izleyip entry giriyorlar, dediğim başbakan erdoğan'ın muhalefete ince ayar çektiği sözü.

güya koz ellerine geçmişti anayasa mahkemesini tehdit edip 367 şartını getirerek.
ama yine son sözü erdoğan söyledi.
hadi bakalım, ayıkla şimdi pirincin taşını
şaşırmamak gereken bir cümle, zira bu gibi ciddiyetten uzak cümleleri sıkça duymaktayız..
başbakan tayyip erdoğan'ın arasıra sarf ettiği cümle. dikkatimi çekti. ne zaman böyle bir şey dediyse; öncesinde muhalefetin karşı çıktığı bir yenilik olmuştur ve muhalefet şöyle demiştir "önce şunu yap, ondan sonra gel konuşalım". bu sayede muhalefet uzlaşmamak için ön şart koyarak ortamı tıkamayı seçerken tayyip "bizi izlemeye devam edin" der ve muhalefetin dile getirdiği ön şartı ele alıp o konuda düzenleme yaptırır. muhalefet bu düzenlemeyi yeterli görmese bile sorun büyük ölçüde ortadan kaldırıldığı için üzerine aşırı gidemez. çünkü "geçmişte sen bu kadarını bile yapmadın, bak sen isteyip duruyordun, yaptık işte" diye cevap hazırdır. bu şekilde muhalefetin halk gözünde kendi kendini sıkıştırdığı ve uzlaşmaz olduğu perçinlenmiş olur.

son günlerde konumuz yargı reformu. muhalefet yargı reformuna karşı öncelikle "dokunulmazlık kaldırılsın" diyor. şu günlerde başbakanımızın neşesi iyi. tahmin veya öngörü olarak söylüyorum; muhalefeti sıkıştıracak ve muhalefetin uzlaşmazlığını gözler önüne keyifle sereceği yeni bir anayasa değişikliğine gidiyor. bu değişiklik yargı reformu içerdiği kadar, dokunulmazlıkların çerçevesini de değiştirecek. başbakan dokunulmazlıklar konusunda; her zaman milletvekilleri her olayda zaten sorumlu tutuluyor, hesap veren bir tek onlar, milletvekilleri seçimlerde zaten halk gözünde yargılanıyor, milletvekillerden önce bürokratların da dokunulmazlığı kaldırılmalı gibi şeyler diyor. anladığım o ki; yargı reformu yapılırken, millletvekili dokunulmazlıklarının sınırları değiştirilecek, aynı zamanda bürokratlar( kamuda çalışanlardan özellikle hakim, savcı, asker, üniversite öğretim üyeleri ve benzer üst düzey bürokratlar) için de dokunulmazlık kalkanı kaldırılacak. böyle köklü bir değişiklik bir çok kesimi şoka sokacak ve yine gündemi değiştirdi diye suçlanacak. şahsen benim gündem değişikliklerinden dolayı şikayetim yok. türkiye büyük bir ülke ve pek çok gündemi var. haberciler, köşe yazarları, muhalefet veya düşük kapasiteli insanlar bütün gündemlere hakim olamıyorsa onların kendi sorunudur. herşeyi aylarca tek tek tartışarak zaman kaybetmek hepimize kaybettirir. iktidarın bir çok gündem yaratmaya gücü var da, muhalefet onlara cevap verecek kadro ve zaman mı bulamıyor? muhalefet de çok çalışsın, milletvekillerini çalışma gruplarına bölsün, her gündemi bu gruplar ayrı ayrı yürütüp yanlışlıklar varsa halka genişçe açıklasınlar.
görsel *
görsel