bugün

sözlükte olsun, medya dünyasında olsun kişinin kendisine favori bir yazar seçmesi ve on çok sevmesi durumudur. buna göre o yazar asla yanlış yazmaz, hata yapmaz.
(bkz: bir kitap kahramanını çok sevmek)
(bkz: holden)
(bkz: demian) ve tabii ki bu kahramanların yaratıcılarına hayran olmak..
(bkz: bu canımı sen verdin benden almak istiyor)
(bkz: insanlık hali olur böyle şeyler)
gunluk islerinizi yaparken arada sirada aklinizin bir ucuna gelmesi, yazdiklarini merakla tek tek okumaniz, sozlukte gecirdigi zamanin kendi islerini engellememei icin surekli uyarmaniz, iki gun yoklugunda acaba nerde diye dusunmeniz, acaba chip mi taktirsam ona diye dusunmeniz, bir derdiniz oldugunda ona ulasmaya calismaniz, akil sormaniz anlamina gelir.
(bkz: yazarlarin isimlerini miras birakmalari)
başrollerini kathy bates ve james caan'ın paylaştığı misery filmi düşünüldüğünde; her iki taraf için de pek iyi sonuçlar doğurmayacağı aşikar olan durumdur.
en azından yazabilen birini sevmektir, aksini düşündüğümüzde hafazan diyebileceğimiz bir durum.
onu artılara boğmaktır, ona ayar vermemektir.
nickini sevdim önce, e harfi ile başlıyordu
sadece üç harfti
seviyordum nickini
sonra nickimin başlığını bile sen açmıştın beni tanımıyordun
bir şeyler bağlıyordu beni sana
önce sözlük hancklendi
sonra msn'lerden sildik birbirimizi
oysa bir nick kadar yakındık
seviyordum yazdıklarımı gülüyordum sana çok

bir sözlük yazarını sevmek işte böyle bir şey. bir daha hiçbir sözlük yazarını senin kadar sevmedim. ve hiçbir zaman blonde mermaid sözlük sularında o günlerdeki gibi mutlu yüzmedi.

allah'a emanet ol.