ahanda yılın buluşu.. erke merke diye yediler bizi yıllardır, asıl dönergeç bu.. dönengeç miydi lan?.. dönüyor ama ona eminim..
uygulanışı çok basit.. önce temmuz sıcağında trafikte sıkışmış bir dolmuşçu buluyoruz.. sonra da kafasına 'sinir dalgalarını enerjiye dönüştürecek alet'i takıyoruz (bu noktada hala çalışma halindeyim).. ama adı üstünde sinirli olduğu için kafasına abajur gibi bir şey geçirmemize kızabilir, yine de bilim için bu dayağı göze alıyoruz..
inanılmaz bir kaynak var olm.. dolmuşçuya da gerek yok, taksici, minibüsçü, faytoncu da olur.. adamlar sinirden, öfkeden insanlıktan çıkıyor, oturdukları yerden trafo gibi enerji üretiyorlar, boşa akıyor milli servet.. alın kilolu bir dolmuşçuyu, koyun saat 18.00'de zincirlikuyu'ya, 2 saatte köprüye varana kadar burdur'u bir ay aydınlatacak enerji üretir siniri..
tecrübeyle sabittir bu teorim.. hayatım boyunca hep gördüm.. bir keresinde de tek başına petrole alternatif olabilecek bir abiyle karşılaşmıştık.. bu fikri ilk o aklıma sokmuştu.. hem de bildiğin vura vura..
orta sona mı ne gidiyoruz, sabiyiz daha arkadaşlarla.. her gün de kadıköy-bostancı dolmuşunu kullanmaktayız.. biraz da çıkıntı, şımarık tipleriz kavga aramıyoruz ama bulursak da keyifleniriz..
anam daha dakka bir gol bir arkadaş kapıyı biraz sert çarptı.. bu amca metro golden mayer aslanı gibi bir döndü bize ''yavaş kapayıın ulaaaeeeyn kapıyıı, babanızın kapısı mııı ooo?..'' diye.. biz üç tane agresif geçinen genç pıstık kaldık.. kantindeki son böreği aldı diye kendinden büyük çocuğa tokat atıp dayak arayan arkadaş bile korkudan o dakka kekeme oldu.. daha yeni yeni düzeliyor..
sonrasında amcanın yüksek volümlü monoloğu başladı.. ne yolda kendilerince yürüyenler, ne de o gün arabayla dışarı çıkma gafletinde bulunan soysuzlar kurtulabildi küfürlerden.. herkes de sünmüş dinliyor.. adam kapıları açıp açıp başkalarına bağırıyor lan caddede..
arkadan bir para uzanıyor, bir baktım 20 ytl.. ''abi'' diyorum arkaya, ''etme, eyleme bozuk ver..''.. ''y-yok diyor çaresizce..''.. ben uzatamam diyorum, arkadaş kendini feda ediyor o uzatıyor:

- sen benle taşşak mı geçiyon laaan bozuk yok mu ulaaan?..
+ ü-üstü kalsın abi çıkmıyorsa, n-n'apalım?..

haha yeminle abartmıyorum ya.. sanki yunan drahmisi uzatıyor para olarak adamcağız.. herif resmen hegomanya kurdu üstümüzde.. ah işte ne olduysa o sonradan binen teyze yüzünden oldu.. en öne şoförün yanına oturduğu anda biz bildiğimiz bütün duaları bitirmiştik içimizden.. bostancı'da oturan arkadaş, inip yürüme fikrini tartışıyordu bizle ama fısıltıyla..
neyse biraz sonra herif birden sağa çekti.. teyzeye ''bacım senin ineceğin yer burası..'' dedi..

* a-a ben burada inmeyeceğim ayol.. daha ileride ineceğim.. (teyze in işte lütfen, sorun çıkarma)
- o zaman 500 bin daha vercen, fiyat farkediyor..
* allah allah hayret bişi.. al o zaman.. (sus teyze yalvarırım sus)

hareketlendik bir kez daha.. 2 dakka sonra teyze ''müsait bir yerde inebilir miyim?..'' dedi.. cevap kısa ve netti: ''müsait değil..''

* parasını verdik diye de son durağa kadar gitmemize gerek yok herhalde..

dananın kuyruğu o zaman koptu.. en sol şeritten en sağa keskin bir dönüşle geçtik.. arkadan bir kişi bayıldı, bir kişi de kelime-i şahadet'ine başladı..

- in ulen..
* hayret bişi sizi dolmuşçular birliğine şikayet edeceğim.. (kapıyı açıyor bu arada)
- bacım in deli etme adamı..

bu noktada kadının başını itti bu öküz.. kadın da migros poşetlerini falan da düşürerek korkuyla inmekle düşmek arası bir şey yaşadı dolmuştan.. sonra dolmuşçular birliğini aradı mi bilmem..
şimdi olsa tabi bir çift söz söyleriz adama, küçüğüz o zaman yemedi.. tamam bu hıyarağası normal bir adam olmayabilir ama, beyni bu kadar enerji üretmeseydi, bu hale de gelmezdi..

ismini de koydum.. ninja dönergeci.. ninja dönencesi.. barış manço..
artık adı herneyse bundan bir çuvalda pendik - kadıköy arası çalışan minibüs şöförlerine dağıtmak lazım. adamlara bozuk para uzatmaya gelmiyor elektriği direk damarlarında hissediyorsun.