bugün

bu konuyu sözlük içinde tartışmak güzel olabilir. şimdi tartışmak isteyen libidosunu bir kenara bıraksın ve ön yargılarını törpülesin.

bilim ve dinin ayrı şeyler olduğunu düşünüyorum. savlarımı şöyle sıraladım:
-bilim ilerlemecidir, yanılabilir, değiştirilebilir paradigmalar, teoriler, kurallar üretir; din ise sabit kurallar içerir yalnızca anlayışta ve uygulamada farklılık vardır, buyruklar değiştirilemez
-bilim var olanı nesne olarak kabul eder, üzerinde deney ve gözleme açık olan fenomenleri inceler, ampiriktir; din inançtır, soyut kavramlar üzerinden anlam sunarak ritüeller oluşturur ve yaşamsal faaliyetleri düzenler.
-bilim toplumsal, maddi ve ruhi düzeni ve yapıyı neden-sonuç ilişkileri dahilinde açıklar. din tüm bunları tanrıya/inanç nesnesine dayandırır.

uğraşılırsa daha fazla madde üretilebilir. benim tartışma konum şunun üzerine: dini inançlara sahip insanlar(müslümanların çoğul olduğu ülkede yaşadığımız için müslümanları kastediyorum) dini ritüellerini(oruç tutmak, namaz kılmak vb.) yerine getirirken garip bir şekilde oruç tutmak sağlığa çok faydalı bir şey yahut namaz kılmak bedensel olarak çeşitli faydalar sağlıyor gibi sonuçlar ortaya koyan bilimsel çalışmalardan bahsediyorlar, biliminsanlarının bu konudaki olumlayıcı fikirlerini sunuyorlar. yani dini bir ritüelin ne kadar da doğru olduğunu bilimle kanıtlama çabasına giriyorlar. daha da açık ifadeyle tanrıyı bilimle kanıtlıyorlar. halbuki bilim yanılabilir; yarın bir gün oruç tutmak zararlıdır, böbrekleri hasara uğratıyor diye bir kanıt bulunsa oruç tutanlar bundan vaz mı geçecek, namaz kılmanın fıtığa yol açtığı kanıtlanırsa namaz kılmayı mı bırakacaklar. hayır. öyleyse dini inançları bilimle temellendirme sevdasından vazgeçelim. çünkü din ve bilim ayrı şeylerdir.

diğer mevzu ise şudur: yakın gelecekte çocuğumuzun cinsiyetini henüz doğmadan seçebileceğiz. yani artık şu diyalog yaşanmayacak:
-oğlan mı kız mı?
-oğlan/kız
-"allahtan"

bu şu demek oluyor: cinsiyetini seçebildiğimiz takdirde artık "allahtan" diyemeceğiz yani tanrıyı bir kenara atmış olacağız ve bu durum bilim ilerledikçe daha da artacak ve derinleşecek. tanrı bir inançtır ve bu takdirde bir kurallar evreni yaratmıştır. yani tanrının kurallı evreninde yaşamaktayız. bu kurallar fiziktir dolayısıyla şeylerin hepsini tanrıya dayandırmak yerine onun kurallarına dayandırmak gerekiyor. bu bilim ve dini ayıran noktadır.

newton'un çok meşhur bir sözü vardır: tanrının iki kitabı vardır ilki kitab-ı mukaddestir diğeri doğa kitabı. ilkiyle teologlar uğraşmaktadır ben ise ikincisiyle uğraşmayı seçtim.
kesinlikle.

Biri sorgulamayı yasaklar, diğeri emreder.
onu bilmem de aradıkları şey aynı. reel delillerle ispat edemeyince din inanç ve imana bağlıyor, bilimse kabul e bağlıyor şöyle.
mesela ilk varoluşu açıklarken, dinler, tanrı hep vardı diyor. bilimde ilk yapıtaşı olan nesnenin hep var olduğunu kabul ediyor.

ek olarak din meselesi inançla ilgilidir inanırsın ya da inanmazsın, ispata gerek yoktur. bilim de ispat edemediği şeyleri inançla benzer anlamda kullanılabilecek kabul kavramıyla karşılıyor.
Ayrı olmakla birlikte bir bütündür. Bilim peygamberimiz zamanından beri vardır.
(bkz: inanmak)
(bkz: sanmak)
(bkz: bilmek)
(bkz: sorgulamak)
herşey birbiriyle kesişir.
Dinden dine fark var. Mesela islamiyette bilim var. Ha bakmak görmek isteyene. Kimisine gorede kuran bilimden uzak.