bugün

''ahmet ümit'' bir cinayet hikayesinden yola çıkıp eski ve yeni istanbul'u, değişen düzeni, günümüz siyasetini, kaybettiğimiz tüm duyguları anlatmak isteyen bir yazar. cinayet onun için bahane. ama bu kitapta hikayeyi o kadar gereksiz dağıtmış ki insan okurken yoruluyor. bu yüzden benim için ahmet ümit'in en başarısız kitabı. istanbul hatırası'nı okuyun ne demek istediğimi anlayacaksınız.
ahmet ümit'in 21 ekimde raflarda yer alacak yeni kitabı.

kapağı; http://galeri.uludagsozlu...-g%C3%BCzel-abisi-508976/
Ahmet Ümit'in, çok keyif alarak okuduğum kitabı.

Tavsiye ederim.
zorlanarak okuduğum, içine yaşanmış toplumsal olaylar sıkıştırılma gayesi ile bazen kasmalara neden olan olay örgüsü ile, zaman zaman derinliğin kaybolduğu kitaptır. dili ve anlatım temizdir. yanlış anlamasın kitap fena değil ve ahmet ümit'in okuyucusuyum. Ama beklentim yüksek olunca, biraz hayal kırıklığına uğradım.
Ahmet Ümit'in,'' istanbul Hatırası '' nı okumuştum, başka romanını okuma ihtiyacı da hissetmemiştim. Bazı romanlar vardır, daha doğrusu bazı yazarların bazı romanları vardır, bunları okuduğunuzda bilirsiniz ki o yazarın başka hiçbir romanı bu tadı vermez. istanbul Hatırası'da öyle bir romandı benim için. Sonra Beyoğlu'nun En Güzel Abisi bu denli sükse yapınca, aynı tadı vermeyeceğini bilerek okumaya karar verdim.

Yorumlamak gerekirse ;

Her yönüyle vasat bulduğum romandır.Ahmet Ümit'in üslubunu samimi bulsam da,bu samimiyetin romana gerçeklik kattığını düşünsem de belki de romanın tek olumlu yönünün bu samimiyet olduğunu düşünüyorum.Romanı kabaca eleştirmek gerekirse,vasat bir cinayet,basit önermeler... '' Yere tükürmek kötü bir şeydir '' tadında basit önermeleri, beni gerçekten hayal kırıklığına uğrattı.Tüm bunlara ek olarak, yazarın siyasi görüşünü gözümüze gözümüze sokması, bir yazarın tarafsız olması gerektiğini düşünürsek rahatsız ediciydi.istanbul Hatırası'ndan sonra,hayal kırıklığına uğratmıştır, üzgünüm Ahmet Ümit...
Bu memlekette kadınların eti de canı da sudan uçuzdur, demiştir bi sayfasına. ne güzel de demiştir.
katilin klarnetçi Sadri olduğu son 3 bölümde açıkça anlaşılmaktadır. iyi okumalar.

ahmet ümit yine sıçmıştır.
ahmet ümit kitabında bir cinayet üzerinden gezi eylemlerine, ülkede ki demokrasi ayıplarına, kentsel dönüşüm adı altında yapılan ranta, aşka...dair şeyler söylemek istemiş.

ancak bunu o kadar karmaşık kurgulamış ki, başı sonu belli olmayan bir hikaye ortaya çıkmış. gerçi ahmet ümit o kadar başarılı bir romancı ki, hikayede ki istanbul tasvirleri bile insana yetiyor.

yazılanlara aldanmayın okuyun. pişman olmayacaksınız.
Köşelere iliştirdiği gezi olayları, olayın akışını frenlemiş gibi. Olmasaydı daha iyi olurdu. okurken sıkılmadım fakat daha iyisi olabilirdi velhasıl.

Ayrıca hakkında girilen spoilersiz entrylerden dolayı kitabı bitirene kadar içimde hiç bir merak uyandırmamıştır. Son kez uyarıyorum bir kitap hakkındaki düşünceler merak ediliyorsa eğer kesinlikle Uludağ sözlük'ten bakılmamalıdır!
ahmet ümit'i benim için bitiren kitap. o lakaplar neydi öyle be kardeşim. herkesin bir lakabı var. eski türk filmlerindeki dikiş tutmaz sabri gibi.
kitapta ahmet ümit bir cinayetten yola çıkıp beyoğlu'nun arka sokaklarına, sokak çocuklarına, kentsel dönüşüm adı altında yapılan dalaverelere, gezi olaylarına değinmek istemiş.

ancak mevzuyu o kadar uzatmış ve karıştırmış ki okurken hiç tat almıyorsunuz. içinde çok güzel istnbul ve beyoğlu tasvirleri bulunan hikayeye yazık olmuş. yine de güzel beyoğlu tasvirleri için okunmaya değer.
Cenk abimizdir.
Ahmet umit'in en vasat romanı sanırım. Diğer romanlarla beklenti yukarda olunca bu muydu diyor insan.
şayet sizler de zat-ı alim gibi ahmet ümit'i ve kitaplarını taa ergenlik öncesinden beri tanıyor iseniz mutlaka ki bu kitabı da alır okursunuz. merak bu. tanıdıktır çünkü o üslup size. okursunuz okumasına, zaten su gibi akar gider de tat alabilir misiniz, bilmem. zira ben, ahmet ümit'i sırf polisiye tutkumdan ve türk polisiye yazarları kıtlığına kıran girdiğinden okuduğumu farkettim. bir damla polisiye aşkına yani, başka bir şeyden değil...

bana kalırsa, polisiye yazarı edebiyat parçalamak zorunda değildir, edebiyat parçalamak zorunda hissetmesi kadar da saçma bir şey yoktur. polisiye yazarı iyi betimlese kafidir kişileri, mekanları... ki bizler o entrikanın içine azıcık girip heyecanlanabilelim. maksat polisiye olsun yani. hani heyecanlanamayacaksak neden polisiye okuyalım değil mi güzel abim?

misal jeff abbott, maxime chattam belki birer polisiye devi değillerdir. ancak kurguları, polisiye ruhu hissettirebilme yetileri ahmet ümit'ten çok daha fazladır. ki ahmet ümit'in de kendilerinden daha az polisiye tecrübesi yoktur. bu "bestseller olayım da ne olursam olayım" tavırları ile grange olmaktan bir ışık yılı uzaktadır belki sevgili ümit ama en azından bir türk maxime chattam olabilirdi.

her bir yerinden bayağılık fışkıran kitap. her bir yerinden ama. polisiye bu ise eğer, benim allah belamı versin.
bir okulun, bir isyerinin, bir yazlıgın, bir tatil koyunun, bir kampın, bir egitimin, bir tatilin, bir sozlugun, bir sanat sepet spor camiasının en yakısıklısı her zaman kendini bilir beyler bayanlar. siz raat olun;)