bugün

nazım hikmet'in aslına berkeley'i andığı ama berkley olarak yazdığı şiiridir.

şöyledir;

Behey
Berkley!
Behey on sekizinci asrin filozof peskoposu.
Felsefenden tüten günlük kokusu
basimizi döndürmek içindir.
Hayat kavgasinda bizi
dizüstü süründürmek içindir.
Behey
Berkley,
Behey Allahin
Cebrail seklindeki Ezraili,
Behey on sekizinci asrin en filozof katili!
Hâlâ geziyor Iskoçya köylerinde
adimlarinin sesi.
Hâlâ uluyor adimlarinin sesine
tüyleri kanli bir köpek.
Hâlâ her gece titreyerek
görüyor gölgeni Iskoçya köylüleri
evlerinin camlarinda!
Hâlâ
kanli bes parmaginin izi var
o beyaz buzlu camlar gibi simal aksamlarinda!
Behey
Berkley!
Behey meyhane kizlarinin kara cübbeli kavalyesi,
Kiralin sövalyesi,
sermayenin altin sesi,
ve Allahin peskoposu!
Felsefenden tüten günlük kokusu
basimizi döndürmek içindir.
Hayat kavgasinda bizi
dizüstü süründürmek içindir!
Her kelimen
kelepçelerken
bileklerimizi,
kivrilan
bir yilan
gibi satirlarin
sokmak istiyor yüreklerimizi.
Beli hançerli bir Isaya benziyor resmin.
Sivriliyor kitaplarindan ismin
sivri yosunlu ucundan
kizil kan
damliyan
yesil bir dis gibi.
Her kitabin
diz çökmüs önünde Rabbin
kara kusakli bir kesis gibi..
Sen bu kiyafetle mi bizi kandiracaktin,
inandiracaktin?
Biz Isanin vuslatini bekleyen
bir rahibe degiliz ki!
Behey
Berkley!
Behey tilkilerin sahi tilki!
Çalarken satirlarin zafer düdügü,
küçük bir tas parçasinin en küçügü
imparatorlarin imparatoru gibi çikinca karsisina,
hemen anlasmak için
bir kapi açiyorsun,
binip Allahinin sirtina
soldan geri kaçiyorsun!
Kaçma dur!
Her yol Romaya gider,
bu belki dogrudur --
fakat
fikri evvel gören her felsefenin
safsata iklimidir yelken açtigi yer!
Bu bir hakikat
hem de mutlak cinsinden --
Iste sen
iste senin felsefen:
Sen o sari kirmizi rengini gördügün
cilâli derisine parmaklarini sürdügün
parlak
yuvarlak
elmaya:Fikirlerin bir
terkibidir,
diyorsun!
Disimizda bize baglanmadan
var olan
varligi
inkâr ediyorsun!
Su mavi deniz
su mavi denizde yüzen beyaz yelkenli gemi,
kendi kendinden aldigin fikirlerdir, öyle mi?
Mademki kendi fikrindir yüzen gemi,
mademki kendi fikrindir umman,
ne zaman var,
ne mekân!
Ne senin haricinde bir vücut
ne senden evvel kimse mevcut,
ne senden sonra kâinat baki
bir sen
bir de Allah hakikî.
Lâkin ey kara meyhanelerin sarhos papazi!
Senin disinda degil miydi
killi kollarinda kivranan meyhanecinin kizi?
Yoksa kendi altinda sen
kendinle mi yattin?
Diyelim ki senden evvel baban yok
Isa gibi.
Yine fakat bacaklari arasindan çiktigin
Meryem gibi bir anan da mi yok!
Diyelim ki yapyalnizsin
Turu Sinada Musa gibi,
ne yazik! Tevratini okuyan da mi yok!
Çok yalan söylemissin çok.
Sen emin ol ki Berkley
olmasan da zarar yok --
bu si're benzer yazida hissene düsen sey:biraz alay
biraz saka
ve birkaç tokat
eldivensiz cinsinden --
Neyleyim?
Nes'e kavganin musikisidir.
Kavgada kuvvetini kaybetmis gibidir biraz
nes'enin çelik ahengini duymayan adam;
nes'e ... iyi seydir vesselam,
-- bas döndürmezse eger --
ve iste bizimkiler
güldüler mi,
agiz dolusu gülüyorlar.
Kabahat onlarin kuvvetinde:
yoksa ne sende
ne de bende!
Dinle Berkley!
dinlemesen de olur --
Biz dinleyelim:
Beynimiz bal yoguran
bir kovan.
Ona bali dolduran
aridir hayat.
Aldigimiz hislerin
sonsuz derin
pinaridir kâinat!
Kâinat genis
kâinat derin
kâinat uçsuz bucaksiz!
Biz onun parçalari,
biz ondan dogan bir sürü bacaksiz!
Biz o bacaksizlarin
anasini inkâr etmeyen cinsi --
Çünkü biz
emredenlere emir verenlerden degiliz!
Bagliyiz topraga
kalin halatlar gibi kollarimizla!
Çelik disleri simsekli çarklilar
koparirken kara topragin esrarini,
biz
seyretmedeyiz
cihan içinden cihanlarin
dogusunu;
kehkesanlarin
gümüs aydinliginda!
Görmüsüz,
görmedeyiz
yillarin yollarinda toprak olusunu
kizil kadife dudakli kizlarin!
Çiziyor hareketi gözlerimize
sonsuz maviliklerde
kuyrukluyildizlarin
sirma saçlarindan kalan izler.
Her habbe koynunda bir kubbeyi gizler!
Su denizler,
su denizlerin üstünde denizler gibi esen,
rüzgârlarin ugultusu.
Su ipi kopmus
inci bir gerdanlik gibi damlayan su,
su bir damla su,
uzaklastikça, yaklasilan
hakikati gizler
Her yeni ummanla beraber
bir yeni imkân!
Kâinat genis
kâinat derin
kâinat uçsuz bucaksiz!
Behey!
Berkley!
Behey bir karis boyuna bakmadan
Karpatlari inkâr eden cüce!
Ahrete gittiysen eger
oradan bir taç gönder,
süslemek için Allahinin kafasini!
Fakat buradan
topla hemen taragini tasini,
Haraç mezat!
Haraç mezat!
götür pazara bir pula sat:Topraktaki saltanatin
göge çikan tahtini!
Yok üstünde tabiatin
tabiattan gayri kuvvet!
Tabiat genis
tabiat derin
tabiat uçsuz bucaksiz! **
Nazım Hikmetin, ünlü filozof George Berkeley hakkında yazdığı şiirdir.