bugün

dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç...
Sevdiğim,çok sevdiğim;
Biraz önce bir çok şey yazdım buraya ve biraz önce sildim. Beni bir anda hayatından silebilmen gibi. Hayır bir terk ediliş değildi bu. Üzerine edebiyat yapılamayacak kadar kısa ve net. Seni sevdim, çok. Ardından yıllar geçmesine rağmen, hala seviyorum. Aklımda tek soru? Cevabını bildiğim, ama korktuğum söylemeye. Sevmemiştin ki beni asla. Beni bırakamadığın ama gidiyorum ben dediğimde de gitmeme izin verip, belki bu hastalıklı duruma son vermenin rahatlamasını yaşadığın bir durumdu bu. Ne diyebilirim ki. Seni beklemek güzel, belki bir gün gelirsin diye. Beni aslında sevmediğini düşünmek çok can yakıcı. Neden sevemedin beni diyebilmek cesaret işi. Ama seni çok sevdim, sevgilim, işte bu güzel olan tarafı.
Hani var ya Cemal Süreya nın bir şiiri. ilk iki dizesi herkesin dilinde.
" ben nerde bir çift göz gördümse
tuttum onu güzelce sana tamamladım" işte bu şiirin bir de devamı var sevgilim. Kimsenin çok da söylemediği.
"Sen bincelerce yaşayasın diye yaptım bunu
bir bunun için yaptım" işte sevgilim, sevdiğim,kendim ve ötekim, beni sevmeyenim, işte bu şiirin en güzel dizeleri burasıdır. Sen bincelerce yaşayasın diye yaptım, bir bunun için yaptım. işte sevgilim,Sen binlerce yaşa diye, benimle kal gitme diye sevdim diğerlerini. Sen yaşa sevgilim. Sen binlerce yaşa.
Çok canım yanıyor ama. Çocukca bir soru hep aklımda. Sevdin mi hiç beni.
o kadar uzundu ki yazacaklarım, üşendim ve bıraktım.
bazı geceler içerken kafamın çalıştığını sanıyorum.. her şişede bir damla alkol var ve bu alkolün son damlası kimeydi hep düşünürdüm.. kanıma karışmak istemeyen sen (son damla) biliyorum sende de çekiniyorsun yaklaşamıyorsun.. kapattın kendini dört duvar arasına.. karış kanıma..
kime dediyse ona yazılmış bir yazıdır.
aslında yazmam gereken o kadar çok şey vardı ki sana..
gün geçtikçe birer cümle eksildi yazacaklarım. gün geçtikçe içimi acıtan her bir kelimeyi attım içimden. kurtulmam gerekiyordu çünkü sana söylemek isteyip söyleyemediklerim zamanla daha da yakıyordu içimi. napsam bilemedim haykırmak istedim korkusuzca; yanına gelip konuşmak , bazen sadece sesini duymak.. nasılsın? demek istedim. çok özledim seni çok. senin beni özlemediğini bildiğim halde , senin beni sevemeyeceğini bildiğim halde çok da sevdim seni. bana bağlanamayacağını bilerek bağlandım sana. belki de yanlış kişiyi seçtim ama kalp seçerken akla sormuyor ki...
şimdi uzaklardasın hem de çok hem bedenin benden uzakta hem kalbin, acaba arada aklına geliyor muyum? çok merak ediyorum, sen de beni görmek istiyor musun? bir gün karşılaşmak için umut ediyor musun? bir dakika dahi olsa konuşmak şimdiye kadar nerelerdeydin napıoyordun? diyebilmek...
benim kadar istemiyorsundur eminim...içimde sana karşı hep bi nefret bi o kadar da anlam veremediğim sevgi var..
acaba rüyalarına giriyor muyum? beni görünce mutlu oluyor musun? sen benim rüyalarımdasın, bana gerçekte olduğundan çok daha yakınsın.. her gördüğümde gerçek zannediyorum, ta ki uyanana kadar...
Sen karşıma çıkmadan evvel bir sorunum vardı. Uyurken trafı göremıyordum. Şimdi ise tek sorunum sensin.
sevgili sözlük yoğun ergen yazarlar ve gereksiz, adeta çöp niteliğindeki başlıklar sebebiyle epeydir sana yazmıyordum, epeydir okumuyordum bile. bugün eski sözlük atmosferini özlediğimi hissedip geldim. gelmez olsaydım. anketçi ruhumuz kendisini msn testleri yapan ruhla birleştirmiş. yok hangi karaktersiniz filan, üzüldüm! hem de çok üzüldüm. kültür abidesi yazarları, sözlüğe yakışır entry'leri özlüyorum be sözlük. neyse çok içlendim lafı uzatmayayım, esen kal.
uzun adam...
bu yazıyı sana yazdım ben. sayfalarca gönderilmemiş mektup gibi.
her gece adını söyleyerek uyanıyorum hala. ve hala rüyalarımda elele kilometrelerce yürüyoruz.
bir kafede oturuyoruz, sen sevda sözlerini ben de sensiz harfleri okuyorum.
tavla oynuyoruz sana 6 - 2 yeniliyorum.
sonra sen gidiyorsun, ben sana yine yeniliyorum.
senin sevmediğin ne varsa attım üzerimden senden sonra.
o kolonya da en son senleyken sürdüğüm kadar kaldı. bitmedi.
ve basit bir ilaç prospektüsü beni üzüntüden hasta etmeye yetiyor.
kim nar ye dese sana temizlediğim nar geliyor aklıma.
gözlerime yaş, aklıma susuşların geliyor sonra.
bazen bütün gece üzüleyim de sabaha bitsin diyorum. olmuyor.
arkadaşlarım bile basit bir aşk acısının bu kadar sürmesine şaşırıyor.
ben seni ilk günkü gibi sevip, terkedilmenin acısını da ilk günkü gibi içimde yaşıyorum.
senin ilk günlerdeki sübliminal şiirlerine benzer ayrılık şiirlerim bile oldu.
takım tutmasam da galatasaraylıyım diyebilirim gibi geliyor.
sahip olduğum hiçbirşeyin anlamı kalmadı.
otogar , birlikte gittiğimiz kafeler , dinlediğimiz şarkılar izlediğimiz filmler senin yüzünle dolu.
ve senin yüzün uzun adam, özlemlerimin öznesi olsa da; o ben ile, dudağındaki o çıkıntıyla , gördüğüm en masum yüzdü.
özledim.
çok özledim.
özlemeyi öğrendiğimden bu yana bu kadar özlemedim hiçbir şeyi.
eski sevgilinle barışmışsın. maşallah duba gibi. benden 10 kilo fazlalığı, 10 cm eksikliği, 2 diploması, bir de vicdanı eksik. aslında bakıyorum da yakışmışsınız. inşallah kendi pisliğinizde boğulursunuz. he bi de lanet girsin! öpt by kıb bsg
yoruldum seni sevip sevmediğimi anlamaya çalışmaktan beni önemseyip önemsemediğine kafa yormaktan.
tecrübeyle sabitlediğim her şeyi söktün yerinden.
öyle düşünmesin böyle zannetmesin, anlamasın
o olsun bu olsun diye uykularım kacıyo artık ama her sabah mısıl mısıl uyumusum da çok yogunmusum
senı de adını görunce hatırlamısım gıbı davranmaktan yoruldum artık
keşke beni gerçekten sevseydin diye düşündüğüm zamanlar öyle çok ki...o zaman her şey ne kadar farklı olurdu. beynimdeki zehir hergün beni zehirlemezdi. keşke bana söylediğin sözleri gerçekten içinden gelerek söyleseydin. keşke bana her zaman ihtiyaç duysaydın. her ihtiyaç duyduğunda yanında olsaydım...onlarca keşke içindeyim.
hikayenin aslı yine ayın 11 de başlamıştı... ve yine 11 de bitti... yani bundan 365 gün önce bitti. ne kadar saçma değil mi aradan 365 gün geçmiş ve ben hala oturmuş senin için bir şeyler yazmaya çalışıyorum. hayat işte insana ne yaptıracağını belirlemiyor sadece yaptırıyor. bu gün san çiçekler, hediyeler, kıyafetler almak isterdim ama ne yazık ki olmayan birine bunları almam imkansız. sen gittiğinden beri her önemli günü, anı, mekanı hatırlar oldum... sen gittiğinden beri her aklıma gelişinde bir sigara yakar oldum ve artık günde 3 paket sigara içiyorum. bu gün buraya ayrıldığımız günden beri sana yazdığım defteri yazmak istedim sonradan düşündüm de insanlara bu eziyeti yapmak saçma geldi. çünkü sadece sen vardın orada benim dünyam da, benim saçmalıklarım da... uzun lafın kısası gittin... sadece gittin... hiç sevmeden gittin... canımı yakarak gittin... çok korkuyorum artık canımın yanmasından senin gibi bir zalimin beni tekrar beni bu duruma düşürmesinden çok korkuyorum... diyeceksin ki ''dene başkasını dene'' denedim... çok denedim... başkasını öpmeyi denedim, sarılmayı denedim, gözlerine bakmayı denedim, elini tutmayı denedim ama her seferin de senin hayalini gördüm. terk ettim orayı. kaçtım. tekrar denedim ve yine kaçtım... kaç gece adın ile uyandım sayısını ben bile hatırlamıyorum. hani sigarayı söndürürken elin yanar ya istemeden işte sen benim yüreğimi, sevgimi, duygularımı öyle bir yaktın ki şimdilerde dışarıdan sağlam duran, kuvvetli bir adam olarak duruyorum... ama sadece gözüküyorum... ben her gece gizli gizli ağlıyorum ufak bir çocuk gibi. gelip başımı sevmeni istiyorum geliyorsun ama sonra o kabus ne kadar bağırsam da arkandan bir kere bile bakmadan kaçıp gidiyorsun... ben yine çaresizce ağlıyorum... gel desem de gelmeyeceğini bile, bile gel... sadece gel...
Ben bu yazıyı sana yazıyorum Baba,

Anlatacaklarımı konuşmak isterdim seninle ama konuşamam artık.Daha yapmak istediğim bir çok şeyi yapamayacağım gibi.
Benim kahramanım olduğunu söyleyemedim hiç yüzüne.Yüzüne bakıp sana hiç seni seviyorum diyemedim.Dediğimde ise sen beni duyamazdın artık.Ne kadar haykırsam arkandan nafileydi.
Bundan sonra hayatta ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.Senin benimle ilgili ne düşündüğünü sadece tahmin edebiliyorum.

Geçen 1 sene içinde yaşadıklarımızı ne sen yakıştırabildin kendine ne ben...Senin gibi bir adamın başına böyle bir şey gelebileceği kimse düşünemezdi ki...Böyle neşeli,hayat dolu bi adamın bi anda bu kadar güçsüz düşeceğini, seni tanıyan hiç kimse aklına dahi getiremezdi.

O kadar çok şeyi kaçırdın ve o kadar erken gittin ki...Hep en azından üniversiteyi kazandığımı görürsün diye düşünürdüm.En azından bi şeyi başardığımı görür ve tam anlamıyla gurur duyarsın benimle diye bekledim hep.Ama hayat mı kader mi ne diyolarsa bunun adına: mezuniyetimi bile göstermedi sana.

Şimdi deprem haberlerini duyunca marmara depreminden sonra kardeşimle beni öpmeden yatmadığın geceleri hatırlıyorum.Maçlarımızı senin fotoğrafınla beraber izliyoruz.Seni koklayamıyorum belki ama, son giydiğin atlet zor günlerde yarenlik ediyor bana.Dükkanında senin masandayım şimdi ve masa da ki her bir çentiği inceliyorum.Baktığım her yerde seni görmeye çalışıyorum istemli, istemsiz...Öyle ki kapının önü bile eskiden oynadığımız oyunları değil, cenaze arabasını hatırlatıyor artık bana.Ve hergün daha eskilerden birşeyler geliyor aklıma.

Yaz gelirken gittin sen.O sabahın köründe cehennemin dibindeydim sanki sen güneşide yanında götürdüğünde.Hala ordan çıkabilmiş gibi hissetmiyorum.
Geri gelemezsin artık biliyorum.Ben burda sadece sana geleceğim günü bekliyorum..

Ben bu yazıyı sana yazdım Baba.Seni çok seviyorum.
Sensiz geçen günlerin mi?Sensiz geçen günlerin....
kendimden bile geçtim sevgili, hayatım bomboş nerdeyse.
uyanmak bile istemiyorum artık, saatimi her daim erteliyorum; keşke senli zamanlara alabilsem geri.
uyanır uyanmaz acı bir tat alıyorum hayattan.
sensizliğe uyanıyorum, aldığım nefes bile yetmiyor bana, sensizliğime yetmiyor.
yeni isimler, yeni bedenler kandıramıyor beni.
her daim sen aklımdasın.
bi kez yazılmışsın yüreğime, silemiyorum yokluğunu.
mekan, zaman dar geliyor bana.
şarkımızı dinlerken neden hala canım acıyor?
seni çok özledim. mutlu musun acaba?
bugün sana hiç veremediğim çiçekleri alan bir sen aldım. meleğe benziyordu tıpkı sendi. sonra farkettim ki sana veremiyordum. denizin derinliklerine bıraktım sessizce belki bu şekilde kavuşursun diye.
hiç tanımadığım bir adama

”-öyle işte dedi’. neden bende senin yerinde olamıyorum ki .”içindeki yorgunluğu hissetti sessizce kalktı yerinden ve kapıyı kapattı -kalbini kapattı-. aşık olduğu adamın hayatından böyle çıkıp gitmişti. gidişi fark edilmemişti bile sanki su içmeye kalkmıştı. oysa adam gözlerinin içine bir defa baksa geri dönülemeyecek kadar olan yorgunluğunu görebilecekti. küçük bir suskunluğun buna neden olabileceğini bilseydi şayet o zaman adam susarmıydı yine?
arkada takıldım okul hayatım boyunca
okul kelimesinin görüntüsü zihnimde öyle kayıtlı
sınıfın en arkasında oturmak, şamatayı önüne alarak mal mal önlere bakmak işte
sınıfın en popüler elemanıyla en seksi, en güzel kızının cilveleşmelerine arkalardan şahit olmak
hocaya en yakın ve en şişman arkadaşın sınıfa duyurularına en arkadan kulak kesilmek...
montlara daima yakın olmak
hep arkadaydım derken de muzur, yavşak, hiperaktif bir öğrenci olduğum manası çıkarılmasın beyanlarımdan
boyum diğerlerinden erken uzadığı için öğretmen tarafından oturtulurdum arkaya
iyi görebildiğim tespitini öğretmen yapmıştı, çok pratik zekalıydı makivari arkadaşlarım varken benim biraz önde olmam ziyadesiyle lükstü
hatırlarsınız hani okulun ilk günlerindeki sıra oturma planı merasimini
alırdı herkes çantasını tahtaya giderdi
öğretmen keskin hesaplarıyla yerlerimizi belirler ve gönderirdi tahta, harabe sıralarımıza
uzatmayayım
bizde boy leylek
kap çantanı yavrum arkaya ilerle
yanımda yamacımda arpası bol gelmiş bebeler
aralarında bi espiri
hemen peşine gelen kahkaha tufanı
malum sende de ortama tutunma çabaları zoraki gülüyorsun götüm gibi espiriye
jargonunu onlara uydurmaya çalışıyorsun ama içinde yoksa onuda beceremiyorsun tabi
ergenlik yelleri beyinleri estirmiş o dönemler
yeni yeni başları henüz
onlarla yakalayacağın en önemli ortak yön cinsellik olur herhalde diye düşünüyorsun
başlıyorsun seksi espiriler yapmaya
acaba beğenilicemmi gülüceklermi espirime diye aklından geçirerekten korka korka
başarısız oluyo tabi çoğu
boğuşmalarına katılmıyorsun köpek yavruları gibi şakalaşıyorlar birbirleriyle
çoğu zaman fenerbahçe galatasaray tezahüratları yapıyorlar işte
en altta kalanı sikertmece oyunları vs
aralarında zeki tipler oluyo ama çoğunda da sike sürülecek gram akıl yok yolu belli
bazen sessizsin diye hırpalanırsın arakada
taşşak geçme maksadıyla el şakaları işte bunlar seni de tezahüratlarına katarlar sarsarak sağdan soldan
gülümsersin sağa sola yalpalarken
aram bozulmasın dersin aman çıkışmayayım aralarında güçlüler var sikerler belamı alırlar façamı diye düşünürsün
bırakın beni amına kodumun evlatları düşüncesiyle güleyim eğlenirmiş gibi yapayım düşüncesi kafanda omlet olur berbat bir duygudur
sınıfın güzellerinden biri olan kız
arka sıralardaki zeki, yakışıklı ve piç elemanlardan birine birşey söylemek için gelir bazen
sende arka sıradasın izliyorsun olan biteni
birkaç cümlede ben duyayım ne diyor bunlar
izlersin onun yeni filizlenmeye başlayan memelerini
azcık kulak kabarttığın muhabbet senin için başka bir dünyadır haddin değildir o dünyada takılmak
içerisinde buluşma, görüşme, beğenme, eğlence kelimelerinin sıkça geçtiği muhabbetler ederler
sen sımsıkı bağlanmış kravatınla, dibine kadar iliklenmiş gömleğinle, özenle külodunun içine sokulmuş atletinle tanık olursun şehvetli sohbetlerine
teneffüsleri iple çekersin
uysal kankanla beraber voltalar atarsın okul bahçesinde
doyumsuz muhabbetler eder güzel planlar kurarsınız
çoğu zamanda sınıfın göz önündeki tiplerininin arkasından veryansın eder her fırsatta ne kadar mal adam olduklarını dillendirirsiniz
notlarınız ne çok iyidir ne de çok düşüktür
iyi öğrenciler arasında olmak işte
sınıf kızlarıyla alakan pek yok çirkin olanlarıyla espirileşiyorsunuz sadece
ödevi sorarsın, zil çalmasına kaç dakika kaldığını filan sorarsın arada
güzel hatunlarla konuşmazsın göt korkusundan
hiçbirini arkadaşın olarak görmezsin güzel kızların
o dönemler libido kavramı hayatına yeni yeni giriyor ve onlar senin hayal gücünün temel malzemeleri olan seks tanrıları
tüm masturbasyonlarına malzeme oluyorlar filan
kankanla birbirinize sınıfın kızları ile olan fantazilerinizi anlatırsınız
arada uçuk yalanlar söylendiği olur
olum x görmüş onu kukusunu okşuyomuş derste gibi kolpajlar

derslerde filan kendini gösterememek
sorunun cevabını bildiğin halde cevaplamamak
öğretmen tahtaya kaldırmasın diye dünyanın en etkili kamuflaj hareketlerini denemek
sınıf başkanı seçimlerinde hiçbir zaman aday olmaya yeltenmemek
sınıfta dönen bir tartışmada fikir beyan etmemek
yarrak gibi olanı biteni sadece izlemek, eylemsizlik
böyle böyle geçirmezmi bazılarımız okul hayatlarını
mezun olur ilkokuldan mezun olur liseden
peşine üniversiteye girer oranında en siliği en yabanisi olur sosyal manada
bir sevgili edinmesini bilemez
toplar etrafınada kendi gibi üç beş tane halim selim bize sakın dokunmayın
bir sikim de yaptığı yoktur he vaktide boşadır böylelerinin
vakitlerinin çoğu biryerlere birşeyle sürtmekle geçer
ne kendileri yaşarlar ne de yaşayanı severler...
bir şey söyleme, sus. sadece kafamı omzuna yaslayayım, öylece kalalım. ben ağlayayım, gözyaşlarım senin tişörtüne aksın, ıslansın belki de, ama bir şey söyleme, neden deme. nefes al ve ben senin nefes alış-verişinle mutlu olayım. arada ellerinle gözyaşlarımı sil, gözlerimin içine bak. yapabilirsin değil mi bunu? ya da yapma hayır. gözlerinin içine bakmaya dayanamam bilirsin, daha çok ağlarım. sen sus. sadece sarıl, tek kelime etmeden. yanımda varlığını hissedeyim, inan böylesi daha güzel.
bir insan ;bu kadar iyi niyetli, bu kadar şeker, tatlı dilli, güler yüzlü, bu kadar canım cicim modunda olurda bu kadar mı piç ruha sahip olur?

ya ben görmek istediklerimi görüyorum gerisi bahanelerimden ibaret, ya da sen inanılmaz güzel rol yapıyorsun.

bak kadın! eğer bir kez daha hakkımı yemeye kalkarsan, bir kez daha canımı sıkarsan sadece bir kez daha gülümseyerek sanki iyi bir şey söylüyormuş gibi yapıp laf sokmaya kalkarsan, o zaman;

belanı sikerim senin. bencil sürtük.
bugün bir tek sen eksiktin!
bazen seni seviyorum cumlesi inandirici olamiyor bir tur yalan gibi senin dudaklarindan, soylemesen kahrolur, soylersen yalan der ama inanirim hem de deli gibi. mesala bu kelimeyi benden önce kaç sıfat daha duymuş olabilir? ne güzel bir cümle şu görüşmek üzere, hem bir ayrılığı ima ediyor hem de tekrar buluşma arzusunu. ne tümüyle iyimser ne de tümüyle kötümser. ikisi de icinde. ne kendine iyi bak gibi umutsuz, ne hoşçakal gibi yalan. Ama sen yine de gel, gitme, seni sevmedim ben, aşik oldum.
bırakıp gittin ya beni,
başkası var dedin ya hiç acımadan..
senli kelimelerimi yitirdim..
yeşil gözlerine hapsolmuştu yüreğim,
çıkamadım işin içinden sevgili..
hala yüreğimde olmana şaşırıyorum bazen,
bunca zaman oldu, hala aynı yerdesin.
ellerini sadece hayallerimde tutabiliyorum,
gözlerine ancak o zaman bakabiliyorum..
giderken beni benden alarak gittin sevgili..
gözyaşlarım hep sana akıyor.
yüreğim bir sana yanıyor sevgili.
dönmeyeceğini bilmek acıtıyor canımı.
yerine sevemiyorum sevgili..