bugün

burak aksak'a açık mektuptur.

arkadaş sen bizi kanser etmeye mi ant içtin kana kana. galatasaray bir, sen iki. arkadaş tamam iyi yazıyorsun, gülüyoruz, eğleniyoruz, çok iyi dizi de. dizi finalleri de bir kerecik mutlu bitsin be bilader.(birader değil bak, bildiğin bilader. o kadar doluyum sana. anla.)

pazartesi geceleri kuruluyoruz televizyonun karşısına. açıyoruz trt1'i. hop leyla ile mecnun. izle, gül, eğlen geçiveriyor zaman. ve final geliyor. hop çakıyorsun tokadı kaçıyorsun. olmuyor arkadaş. sonra bir hafta o iç burukluğuyla yaşa. niye yapıyorsun dostum bunu? niye?

diyeceksin ki izleme o zaman. ama dizi güzel. gayet güzel. sadece şu dumur finallerden vazgeçmeni salık veririm. yoksa seni bir yerde görürsek ağzını burnunu kıracağız.(önce imza isteriz ama!)
Burakcigim, allah askina sen de bozma. Leyla bulma hevesine mecnunu gozumuzden dusurme. Seviyoruz onu. Seni de seviyoruz.
burak aksak'a açık mektuptur.

evlenelim mi?
burak aksak'a açık mektuptur.

bunca zaman nerelerdeydin?
burak aksak'a açık mektuptur.

arkadaş söylemeyeyim diyorum tutamıyorum kendimi. yine şirin'e mi döndürecen sen mecnun'u? ne olacak sedef? ya artık bi karar ver burakçığım. birini seçsin mecnun. sen de itiraf ettin ya yavuz'un ağzından "seç birini, yürümüyo artık!" diye. sedef'i de üzme artık be burak. yazık kedi gibi bi şey. tatlı da mı acaba biraz. konuşması da hayli etkileyici. bayağı bayağı yürüyorum ben sedef'e burdan. gözünü seveyim yap artık şu mecnun'la sedef'in işini hacı! ayrıca ismail abi'ye de bi manita şart. şekerpare'yi mi geri getirirsin, başka bi hatun mu ayarlarsın bilmem. ama onu da ayarlayıver bi zahmet. sana da muhabbet tellalı muamelesi mi yaptık acaba?
burak aksak'a açık mektuptur.

sevişelim mi ?
eee, ne yaptın hafız?
arkadaş tam seçtin sedef'i gidiyorsun dedik. yine döndün şirin'e. bir karar ver artık arkadaş! ve mümkünse sedef olsun mecnun'un partneri.
dizilerle kafayı bozmuş cahil cühela kesimin yazacağı yazıdır.

http://inciswf.com/abyys.swf
sıçtın bari sıvama.
benden yaşça büyüksün diyecektim ki birkaç yaş büyükmüşsün. farketmez kendime göre bir prensibim var benden birkaç yaş büyük birine kesinlikle abi derim. burak abi!

başa sarmam gerek zannedersem. aslında bu diziyi ilk başta en çok kötüleyenlerden birisi bendim. sınıfımda biri vardı durmadan leyla ile mecnun'dan bahsedip bahsedip duruyordu. ben de her defasında oğlum çek git başımdan ben öyle dizi izlemem, benim tek dizim var o da behzat ç diyip durdum. fakat bir gün ki üstünden en az 1 sezon geçmişti ben diziye başladım. zamanda geriye dönüp bakıp nasıl oldu da başladığımı hatırlamaya çalışıyorum ama olmuyor. internetten teker teker evde izlemem neticesinde bir de baktım ki kendimi mecnun'da görüyorum. izlerken de, dizideki esprilere katıla katıla gülüyorum ev arkadaşlarım bile bu çocuk ne yapıyor demeye getiriyor.

şimdi ben de diğer yüzbinlerce insan gibi bir leyla ile mecnun hayranıyım.

eskiden mantık hatası aramazdım ama şimdi bir hata yakaladım. 59. bölümde erdal bakkal'ın, az sakallı dede'nin sakalına dokunmasından sonra az sakallı dede'nin kafasının yere eğik olarak gezmesi hiç mantıklı değildi. tamam sakalın altın olması da mantıklı değil ama bir kıl parçası altın olunca neden ağırlaşsın ki? bu olay aynı 1 kilo pamuk mu ağır, 1 kilo demir mi ağır olayına döndü. şahsi kanaatim, küçükken hep 1 kilo demir daha ağır dedin değil mi hep? yani, hiçbir şey yoktan var olmayacaksa az sakallı dede'nin sakalları ilk başta 30 gram ise altın olsa da yine 30 gram olarak kalması gerekir.

abi buraları geçiyorum, senden 2 ricam var. birincisi bizim oralara da gelmen. izmir'lere bir yolun falan düşse de gelsen. okuluma gelmen icin rica etsem de bizim okulun böyle şeylerle işi falan olmayacağı için getiremeyiz seni. biz getiremesek de sen en azından bir kere izmir'e uğrasan bir yerlere, biz hayran kitlen de uğrasak yanına. hı?

bir bölümde bizlere de selam çaksan hiç fena olmaz hani? ne bileyim elin dandik dizileri bile selam çakarken bir de sen yapsan hiç fena olmaz. 15 saniyeliğine de olsa ünlü olmak güzeldir.

şu 39 uncu altın kelebek ödülleri'nde senaryosunu yazdığın dizi her ne kadar ödül alamasa da biliyorsun ki biz bu diziyi ödül alması için izlemiyoruz, senin o hangi kafayla yazdığın belli olmayan replikleri için izliyoruz. senin ödülün bizleriz, buralarda yazdıklarımızdır, senin hakkında düşündüklerimizdir. gerisi de fasa fisodur.

diğer karakterleri es geçtim de bu mecnun'un işi ne olacak? sedef mi şirin mi?

her şeyi bir kenara itsem de, şu çöplüğü dönmüş türk dizi dünyasında getirdiğin, bizlere kazandırdığın bu farklı bir yapıt için herkes adına teşekkür etsem azdır.

seviyoruz seni.
bir görüşsek süper olacak.
dear burak aksak;

sakın bitirme bu sezonu lan sakın. kötü bir başlangıç oldu sezonun ilk birkac bölümü, umutlarımız tükendi, üzüldük. ama toparladın bir çırpıda, silkelendin. ilk sezonki tadı vermeyi başardın. bak isteyince oluyormuş adamım dimi. bozma sakın bu çizgiyi amman haa!!

kolay gele gurban seviyoruz seni! *
komik olmayan lanet bir dizinin, en ufak bir duygu bile yaratmayan sahte ve zorlama duygusallıklar katarak bir sonraki bölüm için seyirci toplama taktiğidir.
merakımdan soracağım; bir bölümde mecnun geleceğe gidiyordu ve o gelecekte yavuz eski manitası ile beraber idi mecnun da şimdi ölmüş manitası ile. oysa dedemiz dememiş miydi; geleceği değiştiremezsin evlat diye? Hani geçmişe gidip gelip leyla'yı diriltme çabalarında iken mecnun. ha diyeceksin ki iskender'in uzayda mekik itmesi sana normal geldi de bu mu anormal? e ama dizi içerisinde geçen sözü hatırlattım ben sadece.
bi de hacı dayı, o diziyi 2 saat yerine 20 dakikaya çekseler de konsantre izlesek? ağzımız iki gram tatlı görsün diye iki çeki keçi boynuzu kemirmek gibi bir şey şu anki halimiz.
dip not; martılar çok bağırıyorlar deeee mi?
kendin gülüyor musun?
bi selçuk aydemir değilsin.