bugün

erkeklerin büyük bölümüne göre kendileri, kadınların çoğuna göre de erkeklerdir. acaba gerçekten de öyle midir?
bu yaklaşımın, teorik kökeni aristoteles denilen ademoğluna dayanır. aristoteles, felsefeye yaptığı kimi önemli katkılar yüzünden takdir edilse dahi, akla gelebilecek her konu ve alanda (tıp, biyoloji, siyaset vs...) yaptığı ipe sapa gelmez yorumlar yüzünden, günümüzde bilim dünyası tarafından müstehzi bir sırıtışla anılır.
aristoteles öyle çok konuda öyle çok şey yazmış ve saçmalamıştır ki, yazdıklarının hiç değilse bir bölümünün doğru olması kaçınılmazdır. misal, büyük boşboğaz, 21 yaşına gelmemiş bir kadın ve erkeğin zinhar sağlıklı çocuk meydana getiremeyeceğini buyurmuş, bizi güldürmüştür. erkeğin cinsel olarak baskın taraf olduğunu vurgulayan, kadını bir tür tarla gibi niteleyen aristoteles'dir.
sokrates ve platon'un aksine şiddetli bir kadın düşmanıydı bu amcamız. buradan hareketle cinsel ilişkiye bildik maşist, ilkel ve seksist yaklaşımlarıyla, becermek, düzmek, sikmek vs. isimler veren ataerkil kültüre göre kadın ikincil, güçsüz, zayıf bir yaratıktır. ucube ataerki, insan dışındaki tüm hayvanlarda, erkek cinsinin damızlık olmak dışında bir işlevi olmadığını bile görmezden gelerek, bu irrasyonel ideolojiyi insanlığa dayatır. neyse efendim, iki tarafın da isteği ile girilen cinsel ilişkide beceren-becerilen diye bir şey yoktur. alma ve verme her iki cins için de geçerli olan bir etkileşim biçiminde cereyan eder. fakat becermek fiilinin amiyane söylenişini lugatımızdan çıkaramıyor isek, zannımca şöyle anlamlar yüklemek daha mantıklıdır. becermek, birini isteyerek üzmek, manevi olarak tecavüz etmek, mecazen bilerek canını acıtmak anlamlarında kullanıldığında her iki cinsiyet de bu cürümleri işlemeye muktedirdir. ezcümle kimse kimseyi becermesin, üzmesin, kırmasın şu üç günlük dünyada diyor ve esenlikler diliyoruz.
vermek mi - almak mi sorunsali.
güncel Önemli Başlıklar