bugün

Günlerden bir gün Teoman bir bar taburesinde otururken ona yanaşıp "çok kadın hiç kadındır oğlum, yalnızlıktır sonu" sözünü soylemiş anonim kişi.
--spoiler--
kadehte yansımama baktım, ayaklı bir kanıttım
--spoiler--
alkolün bilinç üzerindeki baskıyı hafifletmesi etkisinin ürünleri. yoksa o feylesof tavır ille de bar dekoruna ihtiyaç duymaz. kafatası hafifçe yumuşayınca, ifade etmekten korkulan fikirler uçacak delikler bulur kendine.

yanlış yapmaktan korkmayan akıl üretken olur! alkol de korkuyu alır. budur!
yapacak iş bulamayıp hayatını bir/birkaç bar köşesinde ziyan etmiş ,ziyan ederken gereksiz birkaç bilgi edinmiş değişik insan modelidir.
bar filozoflarının belirgin bir özelliği, kadınlar hakkında konuşması ve dine atıp tutmasıdır. bunun dışında empresyonizmden, hegel den, kant tan, pragmatizm den söz eden bir bar filozofu görmedim. varsa da başımızın tacıdır
'çok kadın hiç kadındır oğlum, yalnızlıktır sonu' der.
iğrenç bir kostümdür, bazen içen adama servis yapıldığı bile görülmüştür. söylediklerinin biçbirini yarın sabah hatırlamamak kaydıyla kabul edilebilir de aslında.

(bkz: iddia ediyorum şu şöyledir bu böyledir)
sözlerine, tavırlarına, yaşam tarzına ve zaman zaman dillendirdiği isyanına ve karşı duruşuna kulak verilmesi gereken yükselen yeni nesilin ve 21. yüzyılın düşünce adamıdır...
cennetten kovulanı çileden çıkaran kişi. * *
ayıptır söylemesi geçen gün çok ünlü bir istanbul barındayım. içmişim bir de votka fişneleri lak lak kapasitem armor seviyesinde etrafta bizim camiadan bir ton hatun bir ton bey. muhabbet de gani. yaktım pipomu önce derin bir nefes aldım, uzaklarda, beni kesen sol bacak tarafındaki yırtmacındann jartiyeri gözüken ve bana doğru bakan dişile doğru üfledim umarsızca. sedat vardı yanımda.. bizim edebiyat kahvesinden sedat.. ilahi sedatçım o fular öyle mi bağlanır alla sen dedim bir nefes daha çektim pipomdan. ha pipom dedimse de öyle de basit kapalı çarşı malı da değil hani bariz oltu taşı pek kibar içimi.. muhabbet ilerdikçe coşuyorum etrafımı saran kalabalıktan uzak karşı masada ki siyah jartiyerli bayanı görmeye çalışıyorum arada sıra taburemde doğrularak.. o da beni.. neyse ne diyordum sedatçım o fuları düğmük yapıp gömleğinin içine sokacaksın. böyle de fransızlara benzemişsin azizim..ahahaha.. erken seçim de yapılmalı hani. milletin geleceği için..sonra bu barlarda nasıl rahat rahat içeceğiz değil mi azizim.. ahaha.. barmen!! bir kadeh daha lütfen... ilahi sedatçım şeytan diyor git yerleş bir evropa ülkesine! nedir kardeşim bu memlekette ki keşmekeş.. ha keşmekeş dedim de! bizim sanat atelyesindeki çocuklar da bir dergi çıkarıyorlarmış keşmekeş adında.. editörlük teklif ettiler kabul etmedim.. ahah zibidi gençlik parasız yardım istiyorlar..biz de boşuna okumadık azizim 20000 kitabı.. neyse sedatçım ben karşı masa da bir arkadaşımı gördüm yanına uğrayıp çıkıyorum yarın görüşmek üzere. öptüm canım. yengeyi de..

işte böyle birşey..
(bkz: barmen)
teoman'ın söylediği zamparanın ölümü adlı şarkıda bir tanesinin şöyle bir söz söylediğinden bahsedilmektedir;

(bkz: çok kadın hiç kadındır yalnızlıktır sonu)
(bkz: Avrupa yakasındaki cem in babası)
içince güzelleşen güzelleştikçe coşan coşturan güzel insandır. insanı kamildir. muhabbetine doyum olmaz, rakı bardağı dibinde kurtardığı hayatlar toplasan burdan merzifona yol olur. hele de yanında fındık fıstık varsa değme keyfine aristonun bile eline verir o derece..