bugün

tane sınırlarında kaldı aklım
günler geçmiyor sensiz poligonal tanem.
keşke dislokasyon olsam da tırmansam atsam şu yalnızlığımı
SEM olup kalbime baksan
o aşk-ı saçılmaları bir görsen
o an pekleşir
o an dehşete kapanır
katastrofik olarak kopar gidersin benden...

gönül sensizliğe katlanır mı?
içimdeki yaranın boyutu mikronu da geçti, gitti.
tüm yaşadığımız çökelti-dislokasyon etkileşimi gibiydi
ya beni kestin, ya boğumladın ya da kayarak gittin üzerimden.

dün rüyamda gördüm seni kübik yapılı yarim,
usulca yanıma yaklaşmış
striasyon gibi dalgalı saçlarımı okşuyor
kulağıma bir şeyler fısıldıyordun,
aşk-ı malzeme, aşk-ı malzeme diye.

grafit gözlüm, ne olur dön artık
yokluğun stabilitemi azaltıp durur,
keşke bir tav fırını olsam da aşkımızı tekrar normalize edebilsem
dön ne olur gülüm
mukavemetim kalmadı artık
beraber sahip çıkalım bu aşk-ı malzemeye
aşkın eritsin ve sonrasında istediğin yönde katılaştır beni
sadece dön, aşk-ı malzemem benim.