bugün

karşılıksız aşk yüzünden hayata öyle bir küsmek, ömrünün büyük kısmını evde geçirmek birfiil mallık, şöyle ki;

tayvan'da yaşayan 1978'de yaşadığı bir karşılıksız aşk macerası yüzünden kendisini eve kapatan ve bir daha dışarı çıkmayan a-fan isimli bir ablamızın gerçekleştirdiği ekstrem olay. hatta geçen yıl annesi trafik kazansından öldüğü halde cenazesine gitmemiş, konu komşunun yardımlarıyla yaşayan bir kadınceğiz.
mecnun bile sevdigi icin collere dusmusken evde oturup kalmak akil alir birsey olmayan eylem.
not seni seviyorum filminde geçen bir diyalog güzel bir gerçeğe işaret ediyor.

esas kız: ben eve kapansam, gelinliğimi giyip, sallanan sandaliyem de ölene kadar otursam ve ona kavuşmayı beklesem olmaz mı?

arkadaşı: delirmek lükstür tatlım. bizim gibi orta sınıf insanlar deliremez. kimse delisin diye faturalarını ödemez.
aşk acısının tek ilacı zamandır ama bu ablamızda biraz fazla abartmış. eğer iyileşirse kendisine, bir daha aşık olmaması gerektiği söylenmelidir. düşünsene lan; bi daha aşık olsa, yaşıtları torun severken bizim bu teyze evde aşkı için debeleniyor olacak.
aşk acısının abartılmış hali.
(bkz: eh babaneni)
acıyı hafifletmişse mazur görmek gerekmektedir. ama daha da alevlendireceği aşikardır. o yüzden yapılmaması gereken eylemdir.
acıyı hafifletmez, güçlendirir. evde bütün gün yapcak bir şey bulunamadığından ötürü aşk acısı çeken x bütün gün aşk acısı çektiren y ' yi düşünür. ha bir de akıllara takılan ; '' nereden geliyor bu paranın kaynağı ? 30 yıl ana baba parası mı yiyecek x ? '' diye düşündürtür. *
Fevkalade gereksiz bir durumlardan biri olan " aşk acısı "
gözümle görmediğim bir şey için acı çekmiyorum diyenlerdenim.
luzümu olmayan bir his.

bkz. evde olmasına karşın bir tabagın eksik olması