bugün

itidardaki veya iktidara yakın olan kesimdeki mümin kardeşlerimizdir.

açgözlülük hikayeleri o kadar fazladır ki hangi birini anlatsak kafi gelmez.

mesela;

(bkz: metrobüs gişelerindeki inanılmaz vurgun)

3 milyar dolar avroluk yatırıma engel olan makam şoförü

veya (bkz: kaldırım taşlarını yapan şirket)

olmadı (bkz: asfalt danışmanı) ve daha binlercesi.
(bkz: hepsi müslüman bunların)
(bkz: paranın yahudisi olmaz)
(bkz: bu dinciler o müslümanlara benzemiyor)
(bkz: müslüman ile müsliman arasındaki fark)
Saaaayın Recep Bey'in en az üç çocuk yapın emr-ü alalarının aksine sapsaaayın Sağlık Bakanlığı'nca çıkarılan tüp bebek yönetmeliği uyarınca tek embriyo transferi getirerek binlerce insanı umutsuz ve çaresiz bırakmaktır. Sonra da bu yasaya rağmen Saaaaaaayın Emine hanım'ın ortak olduğu yandaş medical "pork" hastanesine çoklu embiryo transferi yaptırıp haksız rekabete sebep olmaktır. Hangi sağlık bakanlığı müfettişi gidip saaayın hanımefendinin hastanesinde denetleme yapıp ceza kesebilirmiş şaşarım. Likit yumurta, mısır ve pırlanta ürünlerinde yeni "düzenlemeler" yaparak saaaayın veled-i zin.. (ehhem) afbuyurun veled-i nazırlara ticaret kapıları açmaktır. Daha sayacak çok şey var da keşke ahlak sahibi dürüst insanlar da açgözlünün ipliğini pazara çıkarmakta bu müminler kadar açgözlü olabilseler...
(bkz: mümin şirinler) *
cümlenin gidişatından da anlaşılacağı üzere demek ki problem kişilerde. bu adamlar ya herkeste olduğu gibi mükemmel değiller, ya da alenen inanç kavramını bir sömürü unsuru olarak kullanıyorlar. ilkini mazur görmek gerekir, sakınca yoktur. lakin ikinicisini anlatmak veya dikkat çekmek için de "diğerleri"ni topa tutmamak gerekir. ne yapalım yani şimdi böyleyse. kastedildiği manada mümin olmayan aç gözlü insan yok mu? neden illa mümin kardeşleriniz göze batıyor. tamam mümin olmakla çelişebilir ama dediğimiz gibi herkes mükemmel değil. hem sadece müminler mi çelişiyor kendileriyle. eşitlik, adalet vs kavramlarla sosyalizm çığırtkanlığı yapanlar da aynılarını yapmıyor mu?
bırakın bu işleri. herkes önce kendisine baksın.

tanım: eksikliği olan ya da sözde mümin olan kardeşciklerimizdir.
''Sağlık Bakanlığı'nca çıkarılan tüp bebek yönetmeliği uyarınca tek embriyo transferi getirerek binlerce insanı umutsuz ve çaresiz bırakmaktır. Sonra da bu yasaya rağmen Saaaaaaayın Emine hanım'ın ortak olduğu yandaş medical "pork" hastanesine çoklu embiryo transferi yaptırıp haksız rekabete sebep olmaktır. Hangi sağlık bakanlığı müfettişi gidip saaayın hanımefendinin hastanesinde denetleme yapıp ceza kesebilirmiş şaşarım. Likit yumurta, mısır ve pırlanta ürünlerinde yeni "düzenlemeler" yaparak saaaayın veled-i zin.. (ehhem) afbuyurun veled-i nazırlara ticaret kapıları açmaktır. Daha sayacak çok şey var da keşke ahlak sahibi dürüst insanlar da açgözlünün ipliğini pazara çıkarmakta bu müminler kadar açgözlü olabilseler''

tamamen yalanlarla dolu bir yazıdır yukarıdaki. asıl olarak tek embryo transferi doğru olandır. sebebpleri de çoktur. bunu tıbbi bilgimle söylüyorum. ama kadın doğumcu değilim mevcut yasadan haberim yok ama yinede şunu ekliyeyim, yakın bi zamanda gözünü para bürümeyen doktorlar, bu yasanın tek embryo transferi işini düzenlemesini istiyorlardı. çoklu transferler tamam çocuk olma ihtimalini arttırır. ama çocukların anne karnında bir çok komlikasyonla karşılaşması muhtemeldir. üstelik zeka geriliği yada bir anormal durumla yüzyüzedir bu çocuklar.
gözü aç veya tok bilinmez diğer "mümin" kardeşlerce savunulan "mümin" kardeşlerimizdir. Hatta öyle bir savunmayla korunurlar ki, uğurlarına bilim bile çarpıtılır. Döllenmenin 3. gününde ancak 2-3 adet 4 hücreli 3. kalite embriyo geliştirebilmiş kadıncağızları ve ailelerini manasız şekilde tek embriyo transferine sürüklemeyi bile göze alırlar. Hatta bu zavallı kadınların tek embriyo transferi yüzünden artan 1-2 adet çok kaliteli olmayan ama rahimde tutunma şansı bulabilecek embriyoları, vitrifikasyondan sağlıklı çıkmayacakları bile bile en az 1500 TL karşılığında dondurulur. Kadıncağız embriyolarının dondurulmasını risk alarak kabul etmişse tek ve kalitesi düşük embriyoyla negatif sonucu alıp zar zor bunu hazmeder, 2-3 ay sonra dondurulmuş embriyosu için tedaviye başlar ancak hormon replasman tedavisinin sonunda embriyoları çözme zamanı geldiğinde beklenen sonla karşılaşır. Çözünen embriyoları işe yaramaz olmuştur artık. Ya da dondurup çözdürme riskini göze alamamışsa belki de nakledilse rahmine tutunabilecek zar zor geliştirdiği embriyolarını çöpe atmak zorunda kalır ve üç ay sonra tekrar dünyanın eziyetine ve maliyetine girerek yeni tedavisine başlar.

Tüm bunlar sadece "T.C. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü"ndeki nasıl oraya seçildiği belli olmayan jinekoloji ve IVF teknikleri hakkında en ufak bilgisi olmayan (tüm üyeleri ile bizzat telefonda yaptığım görüşmeler sonucunda bu hükme varılmıştır) en kibar tabirle mütevazi bir bilgi birikimine sahip hekimlerce, alelacele, bilim dalının Türkiye'deki öncülerinin bilgi ve görüşleri alınmadan, sırf yapmış yönetmelik çıkarmış olmak isteğiyle iş yapıldığından olmaktadır. Bir takıp mümin kardeşler sırf yandaş sağlık kuruluşuna avantaj sağlamak için bilimle ve teknikle hiçbir alakası olmayan, hiçbir esnekliği olmayan, iVF teknolojisinin pek çok özelliğine değinmeyen, baştan aşağı eksik ve yanlış bir yönetmelik çıkarak içinde benimki de bulunan binlerce ailenin umutlarını, sabırlarını, sağlıklarını, paralarını heba etmişlerdir. Hangi kadına kaç embriyonun transfer edileceği o kadınının tedavisini takip eden IVF alanında uzmanlaşmış jinekolog ile transfer edilecek embriyoları takip eden ve değerlendirmesini yapan embriyoloğun önereceği, anne ve baba adaylarının karar vereceği bir konudur. Her kadın bir değildir, her çiftin kısırlık sebebi de bir değildir, kısır çift sayısı kadar kısırlık çeşidi ve tedavi yaklaşımı varken transfer edilecek embriyonun sayısı kesinkes bir ile sınırlanacak demek ancak ve ancak cahillikten veya kötü niyetten kaynaklanabilir. Bu işin Preimplantasyon Genetik Tanı gerektiren durumu var, kanser yüzünden bir an önce çocuk sahibi olmak isteyen sonra da tüm üreme organları alınacak olanı var, embriyo kalitesi ne yapılırsa yapılsın arttırılamayanı var...

6 Mart 2010 genelgesine kadar ebeveyn adayları ile doktorun fikir birliği ile maksimum 3 embriyoya kadar transfer yapılabiliyordu. Bunu uygulamayıp akla hayale gelmedik işler yapan merkezler yok değildi, evet yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardı; ama bu düzenlemenin merkezlerin fiziki koşulları ve personelleri ile ilgili olması, ayrıca da yönetmeliğin uygulanmaması durumunda getirilecek yaptırımları düzenlemesi gerekiyordu. Ama bunun yerine "bakın size avrupai düzenleme getiriyoruz" ayağına tek embriyo yönetmeliği getirildi. Oysa ki bu tür bir düzenlemesi olan avrupa ülkeleri bir elin parmaklarını geçmiyor. Bu ülkelerde (isveç, norveç, danimarka ve finlandiya) de devlet tüp bebek tedavisini kaç sefer denenirse denensin 100% ödüyor. Bu dört ülkenin dışında kimi ülkelerde iki kimi ülkelerde ise 3 embriyo sınırı var. Onlar da tedaviyi büyük oranda karşılıyor. Peki benim bilmemnereme konulacak embriyo sayısına karışan yüce Türk devleti bu tedavinin ne kadarını karşılıyor? Hastaneye göre 3000 ila 6000 TL arasında değişen tedavinin 1340 TL sini (ki bu da ancak anlaşmalı ve çoğunlukla dandik merkezlerde geçerli) ve yaklaşık 1000 ila 2000 TL tutan ilaç masraflarının 80% ini o da tüm ömür boyunca iki kez karşılıyor. Bunu yapmak için 5 yıl ödenmiş SGK primi, 3 yıl evlilik, 23-39 yaş arasında olmak, başka çocuk sahibi olmamak ve iki intraüterin inseminasyon (aşılama) yaptırmış olmak şartı arıyor. Tüm infertiliteler arasında tek başına 40%'i oluşturan Erkek infertilitesinde aşılamanın işe yarama olasılığı ise 0%... Gerekli raporu çıkartmak ise yaklaşık 6-8 ay sürüyor.

Peki yukarıda adı anılan hastane ne yapıyor? "Aaa biz kanunu öyle yorumlamadık" diyip 2 embriyo transfer ediyor. Böyle transferi olmuş ya da böyle olacak diye orada tedaviye başlamış insanlar internette bu haberi birbirlerine iletiyor. Peki hastanenin bu işten çıkarı nedir? Tüp bebek gibi istatistiklerin konuşulduğu ve buna göre değerlendirme yapıldığı bir alanda 3-5 senelik geçmişinin dezavantajını köklü ve tecrübeli kurumların zararına sıfıra indirmek.

Bu entry'ye konu olan gerçekler hayatımın son 6 ayını mahvettiğinden bu entry yüksek oranda şahsi zart zurt * * * * içermektedir. Bu entryde kayda geçirilenlerin tümü gerçektir ve 2 dakikalık google aramasıyla teyid edilebilecek durumdadır. Bu konu bu entry'nin yazarı tarafından defalarca sözlüğe taşınamk istenmiş ama hatırlamak bile yazarın had safhada sinirlerini bozduğundan ve kas spazmları geçirmesine neden olduğundan görece sakinleştiği bir döneme ertelenmiş, ancak artık yeri geldiğinden yazılmadan edilememiştir.
söz konusu embryolar kalitesiz dir ve tek embryo transferi ile zeka olarak yada beden olarak özürlü çocukların doğma ihtimali minimuma indirilmektedir. işin ehilleri bilirlerki çoklu embryo ekme işi sakat iştir. ve toplumda anormal bebek doğumlarının hızında artışa neden olmaktadır. işin profları bu işi böyle bilir. ama gözünü para hırsı bürümüş insanlar ailelerden para kazanmak için bir çok embryoyu birlikte ekmektedir. söz gelimi 10 yumurta çıkardı anneden kör topal her neyse. ekiyor bu 10 unuda. 3 ü tutuyor. ama dediğim gibi kör topal. bu insanların çocuklarının sakat doğma ihtimali 10 da bire kadar yükselebilmekte. bir çok üçüzden biri down sendromlu son zamanlarda acaba neden. düşünün bir aile 3üz veriyorsunuz ama biri downlu. yada 3 ü beraberde downlu olursa düşünün. ne yapardınız o zaman?

üstelik sağlık bakanlığının cömertliği meşhurdur ama nedense bir çok kadın doğum kongresinde hep bu çoklu embryo transferi meselesi yüzünden sakat çocukların arttığı söylenmekte ve sağlık bakanlığının elinin daha sıkı olması gerektiği vurgulanmaktadır.
Düşünülmeden çıkarılmış bir yönetmelikten faydalanarak First Lady+deliğe süpürücü bakan+milletvekili ortaklıklı yandaş hastaneye avanta sağlanıyor gerçeğini pas geçip ortada "söz konusu olan" spesifik bir embriyo yokken; "söz konusu olan embriyolar kalitesizdir" demek işte tam olarak bu mümin kardeşlerimiz ve onların şakşakçılarına yakışır bir harekettir. Hangi embriyodan bahsettiğimiz belli mi ki de kalitesi hakkında yorum yapabilelim? bir tane olunca kaliteli oluyor da 3 tane olunca otomatik olarak hepsi kalitesiz mi oluyor acaba? Elde edilen 10 embriyosunun 10'u da 1. kaliteye ulaşmış bir kadına (bkz: ben) 3 tane 1. kalite embriyo verince bir adet bile gebelik elde edilmediği de olabiliyor. Embriyo kalitesi tutunma oranını istatistiksel olarak artırır ama size kesin tutacağı yönünde bir garanti vermez.

Sınırsız sayıda embriyo transferinin zararları bilim dalının birikimi arttıkça görülmüş ve çoğu ülkede transfer edilecek embriyo sayısını sınırlayan yönetmelikler yürürlüğe girmiştir. Ülkemizde de 08 Temmuz 2005 yılında yapılan değişiklikle "Üremeye yardımcı tedavi merkezleri" yönetmeliğinin 17. Yasaklar Maddesi'nde 3 den fazla embriyo transfer edilmesi yasaklanmıştır. 3 Embriyo transferi pek çok Avrupa ülkesinde ve gayet bilimsel gerekçelerle optimum sayı olarak kabul görmüştür. Pek çok aklıselim sahibi doktor, örneğin erkek infertilitesi gibi, kadının gebe kalmasına engel olmayan durumlarda kadının yaşı da 30'un altındaysa en fazla 2 embriyo transferi önermektedir. 06 Mart 2010 tarihinde aralarında tek bir iVF uzmanı jinekolog bulunmayan (hatta konuştuğum üyelerin bilgi ve kültür düzeyine bakılırsa doktor olma yeterliliği bile olmayan) bir kurulca "kafadan atılan" yönetmelikle bu sayı 35 yaş altındaki kadınların ilk iki denemesinde 1'e 35 yaş üstüne ve 3. denemeden itibaren her denemede 2'ye indirilmiştir.

Bilim camiası ve konuya taraf olanlar bu işin bilimselliğini zaten tartışıyor. Hatta yönetmeliğin iptali için dava açılmış durumda. Peki Akepeli ahbap çavuşlar tarafından kurulup "yenge" ye de sakal atıp kendini garantiye alan Hastane, hangi mabadına güvenerek, cezası o kadar ağırken ve başka kimsecikler yönetmeliği delmeye cesaret edemezken "yönetmeliği farklı yorumlayıp" çoklu embriyo transferi yapabiliyor? Anlatalım; yönetmelikler bakanlıklar tarafından çıkarılır. Yönetmeliklerle öngörülen cezalar idari cezalardır ve uygulanması için mahkeme kararı gerekmez. Ceza vermekle yetkili organlar da ilgili bakanlıkların teftiş heyetleridir. Yani bakanlık size teftiş gönderirse denetlenirsiniz, göndermezse denetlenmezsiniz. Demek ki bu abiler kendilerine teftiş gelmeyeceğinden eminler ki böyle bir uygulama yapabiliyorlar.

işte arkadaşlar aç gözlülük böyle birşey, umutsuz çaresiz ve bitap insanlar üzerinden rant elde etmek, rant elde edebilmek için bir grubu daha da ümitsiz çaresiz ve bitap hale getirmek... Yazıklar olsun.
çanakkale savaşı yıldönümlerinde şehitlere küfreden,

10 kasım yaklaşınca atatürk'e ve ölmüşlerini anmak isteyen binlerce diğer müslümana küfreden,

müslümanlığın hiçbir isteğini yerine getirmeyen çakma müslümanlardır.
bir parayı saymaları vardır ki aç köpek kemiğe o muameleyi yapmaz.

info:görülmüştür. gözlemdir. buna yapan frankfurtta cami sorumlusudur.