bugün

büyük özgüven farkıdır ki arada dağlar vardır. bu fark çocuklar mı yoksa ebeveynler arasında mıdır orası tartışılır.avrupalı çocuk daha 15 yaşına gelmeden en az 5 ülke gezmiş en az 2 dil konuşan bir birey haline gelirken türk çocuğu il sınırından dışarı çıkamamakla birlikte türkçeye bile hakimiyet kuramaz.
türk çocuğu küfürbazdır. dünya üzerinde türkler kadar küfürbaz bir millet yoktur.
-avrupalı çocuk yere düştüğünde kendisi kalkar, türk çoğuğu annesi kaldırır
-avrupalı çocuk seyahat çıktığında sorumluluk sahibi olsun diye ufak valiz taşır, türk çocuğunun ailesi taşır.
-avrupalı çocuk ağladığında ailesi tarafından susturulmaz, türk çocuk ağlar ağlamaz ağzına meme tıkılır.
-avrupalı çocuk yemeğini kendi yer, türk çocuk ise annesiyle yer.
-avrupalı çocuk kendi ayaklarının üzerinde daha iyi durur, türk çocuğu ise 40ında bile ailesine sırtını yaslar.
bir fark yoktur. insanız işte en nihayetinde.
türk çocuğu bizim evladımızdır. ecnebi çocuğa imrenmemek veya çocuğumuzu da imrendirmemek uygun olur. sonuçta biri bizimdir, diğeri ise başkasının.
avrupalı çocuk okulda sağlıklı süt içer,türk ise bozuk süt içer
o reklamdaki farklar değildir orası kesin.
avrupalı çocuk yabancı dil öğrenir, türk çocuğu yabancı dil öğrendiğini sanar maalesef.
avrupalı çocuk öğrenciliğinde garsonluk yapar, bulaşık yıkar ve bundan gocunmaz. dolayısıyla da hayata erken atılır. türk çocuk ise üniversite bitmeden çalışmak istemez, anneden babadan bolca para almaya bakar. bulaşıkçılık yaparsa karizmasının çizileceğini düşünür.
yorumları okudumda ya arkadaş türk çocuklarını ne kadarda çok kötülemişsiniz. onlarda din eksikliği olduğu için böyledirler biz ise ALLAH korkumuz olduğu için bize böyle şeylerin ters olduğunu düşünürüz ve haklıyızda. türkler kadar asil bir millet yoktur arkadaş bu böyle biline. osmanlı bu kadar yıl boşuna ayakta kalmadı.
efendim bir keresinde yunanistanın chalkis kentinde bir banka oturdum çıt çıt çıt kraker yiyordum,
sonra yere bir kaç parça düşürdüm. güvercinler geldi.

sonra kuşların ayağımın dibinde toplaşması o an çok hoşuma gitti, güzel bir hava, hafif rüzgar vs. derken hümanizm dalgalarına kapıldım,
"kuşlar böcekler, hayat ne güzel" moduna büründüm.

küçük bir kız çocuğu geldi kuşların yanına,
krakerlerimden biraz da ona verdim, küçük kızın avucuna koydum bir miktar da.
ufaklığa:
- "hadi besleyelim. hadi sende at krakerlerden" diye gaz verdim.

daha sonra aileleriyle parkta gezen 2 çocuk daha katıldı bize,
diğerlerine de kuşlara atıp eğlensinler diye kraker verdim,
ne de olsa 2 gündür bitiremediğim koca bir kraker paketim vardı. (evet kendimi eminönündeki kuşlar için yem satan teyzeler-amcalar gibi hissettim)
bu böyle süregidiyordu ki.....

- "hrööööööaaaarrrrrrr!!! hübelelelele!" diyerekten bir çocuk çıkageldi....

bütün kuşlar uçtu kaçtı... bütün eğlence bitti... çocuklar dağıldı...

oradan kükreyerek kuşları korkutup kaçıran canavarı ise babası şöyle çağırdı:

- "atilla oğlum uzaklaşma dövücem ama bak..."
başlığının "batı avrupalı" olarak değişmesi gereken ifadedir.
zira beyaz rusya, ukrayna, arnavutluk'ta avrupa'da.

ancak sadece batı ve kuzey avrupa ülkeleri ile kıyaslama yapılmış.
Türk çocuğu bir şeyi ağlayarak zırlayarak elde eder avrupalı çocuk çalışarak.
Ağlayarak, mızırdanarak hiçbir isteğinin yerine gelmeyeceğini, zerre umursanmayacağını bilen çocuk Avrupalı güruhundan...

Anayı babayı, ağlayıp zırlayarak parmağında oynatanlar da bizim bebeler.

Havaalanında kendi valizini kan ter içinde çeken Avrupalı çocuk.
Aynı yaşta olup, denyo gibi sağa sola koşuşan, yorulunca kucak isteyen de bizim bebeler...