bugün

--spoiler--

Atatürk çağının Milli Eğitim Bakanlarından Vasıf Çınar ile istiklal Mahkemeleri Başkanı Ali Saip Ursavaş Kürttü. Fakat bunların aklına Türklükten ayrı Kürtlük diye bir şey gelmiyordu ve Atatürk çağında böyle bir şey akla gelemezdi de. Atatürk ortalığa bir “Türklük Dehşeti” saçmıştı. Bu sayededir ki Kürt olan Ali Saip, istiklal Mahkemelerinde birçok asi Kürdün idamında büyük rol oynamıştı...

Atatürkçülükten başka hiçbir prensip tanımadıklarını söyleyenler, Atatürk’ün adını unutturmak için elinden geleni yapan, para ve pullardan, resmî dairelerden resimlerini kaldırtan, mezarını yaptırtmayan inönü’yü millî kahraman ilân ederek Anıtkabir’e gömdürdü.
Atatürk medrese ve tekkeleri kapattığı zaman bir yüksek islam enstitüsü açsaydı, şimdiye kadar yetişmiş olacak olan birkaç bin aydın din adamı Diyanet işlerinin başında ve sıra görevlerinde bulunur, “radyonun içinde melekler vardır, konuşan onlardır” diyen Kürt Said gibi karacahil yobazların ardından binlerce gafil Türk gitmezdi.
Atatürk olsaydı o türlü idarecilerin külünü savururdu. Fakat yıllardır memlekette zorla estirilen ırkçılık düşmanlığı, kafalara o türlü işlemiştir ki Türk’le Türk olmayan arasında bir anlaşmazlık çıktı mı, en doğru çözüm yolu Türk olmayanı tutmakla bulunuyor.

Atatürk’ten sonra Türkiye’de huzur diye bir şey kalmadı. (Atsız’ın bu sözü yanlış anlaşılmalara yol açmamalıdır. Atsız, bu sözünde Atatürk’ün ölümünün Türkiye için talihsiz bir olay olduğunu anlatmaktadır. Yani Atatürk’ün aleyhinde söylenmiş bir söz değildir.)

Atatürk’ün büyük kumandan olduğundan kimsenin şüphesi yoktur. Ama Birinci Cihan Savaşı’nın sonunda Suriye’de yenildi. Gazi Osman Paşa da büyük kumandandır. O da yenildi. Hem de tutsak düştü. Bunlarla Atatürk’ün ve Gazi Osman Paşa’nın büyük kumandan olmak vasfı gider mi? Gitmediğine en büyük senet, Moskof Çarı’nın Gazi Osman Paşa’ya kılıçla gezmek müsaadesini vermesi, ingilizlerin de Çanakkale Savaşı hakkındaki resmî tarihlerinin başında Atatürk’e yaptıkları ithaftır.

Atatürk’ün “Türk milleti başına geçireceği insanların kanındaki cevher-i asliye dikkat etmelidir” sözü, açık anlamı ile Türk ırkından olmayanları başına geçirme demektir. Bu söz mücerret bir övünme veya şatafat değil, acı denemelerden doğmuş bir gerçek, yabancı soyluların getirdiği felaketlerden alınmış bir derstir. Bunu, Atatürkçü geçinip de Türkçülük düşmanlığı yapanları uyarmak için hatırlatıyorum!
--spoiler--