türkiyede hastalık gibidir,
insanın 'müze kalkanı' yapası gelir.

Atatürk'ün ayran içtiği bu yerlerin çoğu da müze olmaz, şehir merkezlerinde harabe şekilde bırakılır,
tadilat yapılmasına vakıflar genel müdürlüğü izin vermez,
yıkılmasına hiç vermez,
çünkü orada Ata bir tas ayran içmiştir.
Sembollere dayalı yaşam tarzıdır,
psikolojik vak'adır.
yapılıyor da bari biraz emek verilse, insanların ilgisini çekecek şekilde, gösterişli olunsa.
(bkz: atatürk oto sanayi)
saygı duyulması gereken insanları kutsallaştırmaktır. her şeyi olduğu gibi bunu da abartmışızdır.
[görsel ] akıllara feyziefe sitesi'ni getiren durumdur.
terkeden sevgilinin evde unuttuğu pijamasının, tarağın üzerindeki saçlarının bile o bomboş geçirilen ve kokusuna, sesine hasret kalınan geceler boyunca ne kadar kıymetli geldiğine, yastığı kaldırınca altından, evi toparlarken biryerlerden gözden kaçmış başka bir avuntu bulunması heyecanına benzer bu. gitmiş ki artık, ona ait ne varsa çok güzel.. ve özel kalmalı.
(bariz ek: bunu ne tür bir i*ne eksiler, bir özelden şeyetsin. harbiden merak ettim.)
--spoiler--
> > ABD'de yaşayan Gazeteci arkadaşım Savaş Süzal, 10
> > Kasım Atatürk'ün
> > ölüm yıldönümünü anma amacıyla Washington
> > Büyükelçiliği'nde düzenlenen
> > toplantıya katılmış.
> >
> > Toplantı için ''hem dinleyici, hem konuşmacı hem de
> > konuşma konusu
> > bakımından ilginçti'' diyor.
> >
> >
> >
> > Washington Büyükelçiliği'nde düzenlenen anma
> > töreninde konuşan
> > Amerikan Deniz Piyade Kuvvetleri Harp Akademisi öğretim
> > üyelerinden
> > Doçent Doktor Edward J. Ericson'ın uzmanlık alanı,
> > Osmanlı ordusu ve
> > savaş taktikleri.
> >
> > Bu konuda Amerikalılara ders veren bir kişi.
> >
> >
> >
> > Savaş izlenimlerini şöyle anlatıyor:
> >
> >
> >
> > Konuşmasının konusu, ''Mustafa Kemal, bir askeri
> > tarihçinin sunumu'' idi.
> >
> > Konuşmayı çoğunluğunu askeri ataşelerin oluşturduğu
> > yabancılar da dinledi.
> >
> > Tabii salonda Atatürkçü dernek üyesi çok sayıda Türk
> > de bulunuyordu.
> >
> > Doçent Ericson; benim/bizim yıllardır bildiğimiz, ancak
> > ilk kez bu
> > şekilde toplanıp düzene sokulmuş bilgileri sundu;
> > Atatürk'ü devlet
> > adamı olarak değil, bir asker/bir komutan olarak
> > değerlendirdi.
> >
> >
> >
> > Mustafa Kemal'i; Amerikalı General Patton, General Lee,
> > Alman General
> > Rommel ve bir dizi tarihteki komutanlarla
> > karşılaştırdı.
> >
> >
> >
> > Doktor Ericson; Mustafa Kemal'in en küçük birlikten
> > başlayarak, alay
> > ve tümen kolordu ve ordu komutanlıkları yaptığını
> > milli orduyu
> > kurduğunu anlattı.
> >
> >
> >
> > Amerikalı uzman ayrıca Mustafa Kemal'in, Libya
> > çöllerinden Balkanlara,
> > Doğu Anadolu'dan iç Anadolu'ya kadar her türlü arazide
> > her türlü iklim
> > koşullarında çarpıştığına da dikkat çekti.
> >
> >
> >
> > Uzman; Mustafa Kemal'in gerilla savaşından, savunma, geri
> > çekilme ve
> > taarruz gibi operasyonların tümünden de alnının
> > akıyla çıktığını
> > vurguladı.
> >
> >
> >
> > Hatta Filistin'de ingilizlere karşı savaşan üç
> > ordudan yalnız Mustafa
> > Kemal'in komuta ettiği birliklerin bozguna uğramadan ve
> > savaşma
> > yeteneğini koruyarak Adana'ya kadar çekilip, memleket
> > savunmasına
> > hazırlandığına işaret etti.
> >
> >
> >
> > Doktor Edward Ericson; Mustafa Kemal'in Çanakkale Savaşı
> > sırasında
> > ANZAK savunmasının ABD Harb okullarında okutulduğunu ve
> > stratejisinin
> > Pasifikte Japonların elindeki adalara çıkarılan
> > Amerikan deniz
> > piyadeleri tarafından kullanıldığını söyledi.
> >
> >
> >
> > Uzman bu sözleri salonda çok sayıda yabancı dinleyici
> > arasında bulunan
> > Yeni Zelanda ve Avustralya askeri ataşelerine hitaben sarf
> > etti.
> >
> > Ericson, Çanakkale savaşındaki yönetimini dâhiyane
> > diye tanımladı.
> >
> >
> >
> > Kurtuluş Savaşı'nda güçlü Yunan ordusunu kuşatan
> > çevirme
> > operasyonlarının büyük bir başarı olduğunu ve
> > Yunanlıları bu taktikle
> > bozguna uğrattığını belirtti.
> >
> >
> >
> > Bir Milli Ordu kurmanın ve onu yönetmenin ne denli riskli
> > olduğuna
> > işaret eden Doktor Edward Ericson, o yıllarda eldeki
> > imkânları ve
> > organizyonu ayrıntılı verdi.
> >
> >
> >
> > Hatırlarsanız bundan birkaç ay önce yazdığım
> > yazıda, Karargâh subayı
> > ile kıta subayı arasındaki farkı anlatmıştım.
> >
> > Ve orada askerin arasında olan kıta subaylarının
> > yönettiği bir ordunun
> > başarılı olabileceğini, oysa Karargâh subaylarının
> > büro havasına
> > alışıp NATO gibi dış güçlerin elinde oyuncak haline
> > gelebileceğini
> > vurgulamıştım.
> >
> >
> >
> > Doçent Doktor Edward Ericson'a göre Mustafa Kemal
> > karargâh subayı
> > değil, cephenin ön saflarında her an görülebilen bir
> > kıta subayı idi
> > ve başarısının askerini ve yeteneklerini iyi
> > tanımaktan
> > kaynaklandığını belirtti.
> >
> >
> >
> > Çanakkale'de saatine saplanan kurşun, Anafartalar'da,
> > Sakarya'da
> > askerin onu cephede görmesi ona güveni artırdı.
> >
> > Askeri uzmana göre Mustafa Kemal iyi bir asker ve sevilen,
> > güvenilen bir dosttu.
> >
> >
> >
> > Peki, bizimkilerdeki Mustafa Kemal düşmanlığının
> > altında yatan şey ne?
> >
> > Hele bu askerin halkıyla birlikte ülkenin kurtuluşu
> > için ortaya
> > koyduğu mücadele bu kadar açıkken...
> >
> >
> >
> > Yabancılar tarafından sık sık övgüyle anılmaya
> > başlanan Mustafa
> > Kemal'e karşı bu saygısızlık neden?
> >
> > Acaba bunda geçmişlerindeki karanlığın ışığı
> > engellemesi mi var?
> >
> >
> >
> > Evet, artık Türklere yabancılaşan Mustafa Kemal'in,
> > yıllardır olduğu
> > gibi bugün de yabancılar büyüklüğünü vurguluyor...
--spoiler--
bundan başka Ata'nın kokoreç yediği, gazete okuduğu, iki dakika soluklandığı yerler de mevcuttur.
saçmalıktır. gereksiz yerlerdir. yaşadığı evi dahi yıkmak gerekir.
biz dindar insanlar olarak gösterişe lükse karşıyız ve bu yüzden atanın herhangi bi şey yaptığı yerler harabe de olsa umrumuzda olmaz.zaten çoğumuzun evleri dökülüyor.

da acaba bu harabelerden bazı elitler bir gün rahatsız olsalar yine de susarlar mı bilinmez.
He teyzemlerin evinin yanında var bi tane Atatürk ün ayran içtiği ev.Anladık kutsal sayıp yada saygıdan,her neyse yıkmıyorlar.Ama restore edin be kardeşim,Bi gün birinin başına yıkılacak,çokluk çocuk altında ezilecek maazallah.
Neticede herşeyin bişeyi var.*
şöyle bir şey de vardır.
(bkz: niğde deki atatürk heykelinin kerhaneyi göstermesi)
atatürk'ü atatürk sevenlerden daha fazla düşünen şakirtlerin bir başka sıkıntısı.
milli kültürümüzün bir parçasıdır.
atatürkün bi tas ayran içtiği her yer gerçekten müze yapılsaydı savunmasını yapardım. (bkz: götünden sallama)