bugün

(bkz: gökten indiği sanılan kitap)
aşağıdakiler atatürk’ün bilimle ilgili okumaları sonucu tuttuğu el yazısı notlardan alıntılardır:

“bundan 200 sene evveline kadar dünyanın 5-6 bin sene önce yaratıldığı ve insanın basra'ya iki günlük yolda, fırat nehri üzerinde bulunan cennet'te yaratıldığı zannolunmakta idi. bu kanaatlar hep din kitaplarındaki hikayelerin, olduğu gibi hakikat sanılmasından doğuyordu. artık hayatın 6 bin senelik değil, milyonlarca senelik olduğu anlaşılmıştır. bu anlayış arzdaki kaya tabakaları ile onların arasındaki fosillerin 100 seneden beri, usul dairesinde tetkiki sayesinde olmuştur.

hayat, dünyanın karalarında, denizlerinde ve havasındadır. kainatın bizim dünyamız haricindeki yerlerinde, şimdiki halde, hayatın mevcudiyetini kati olarak bilmiyoruz.”

“herhalde şunu kabul etmek lâzımdır ki hayat tabiatın haricinde gelmiş değildir ve tabiâtın fevkinde bir amelin eseri de değildir. hayat tıpkı suyun buhar olması; bazı cisimlerin billür haline geçmesi, hararet tesiri ile toprağın yarılması kabilinden zaruri bir tabiat hadisesidir ve husulü lâzım olan tabii sebepler mevcut olduğu zaman kendiliğinden hâsıl olmuştur.”

“ilk hayata ait, bu güne kadar edinebildiğimiz bütün bilgilerin kitabı ''kayalar sicilidir''. bu sicile göre en eski kayalar, hiç bir hayat eseri göstermiyor. çok sonraları da kayalarda görülen ilk hayat izleri pek basit şeylerdir. küçük hayvan kabukları, deniz otlarının sapları gibi.”

“gördük ki, hayat zincirinin son halkası insandır. bu zincire nazaran insanın sair memeli hayvanlar gibi, daha basit bir sınıfa ait cetlerden geldiği kanaatine varılır.”

"filhakika umumiyetle iddia olunuyor ki, insanın ve büyük maymunların müşterek bir cetleri vardır. bu cet dahi, daha basit şekilleri haiz bir nesilden, ilk memeli hayvan cinslerinin birinden ayrılıyor. bu memeli hayvan bir nevi yerde sürünen hayvandan ve nihayet bunların hepsi de ilk hayat şekli olan iptidai hücreye dayanıyor. insanın bu şeceresi, insanın teşrihi ile sair kemikli hayvanların teşrihi arasındaki mukayeselere müstenittir.”

“tabiatın, her şeyden büyük ve her şey olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan, kendinin de büyüklüğünü ve haysiyetini anlamaya başladı.”

daha fazlası için, şu makaleye bakabilirsiniz:

http://www.evrimagaci.org/makale/1