bugün

http://www.hossohbet.com/...turk-nasil-olduruldu.html
http://cagribeykubbetut.w...turku-masonlar-zehirledi/
araştırılması gereken konudur. nitekim atatürk' e otopsi ve biyopsi yapılmadı, turgut özal ve ecevit' e yapılmadığı gibi. bu noktada, ecevit' in gata' ya kaçışını hatırlatmak isterim ve kartal demirağ, ergenekon ile uğraşan turgut özal' ı. atatürk ise, o dönem tıp şimdiki gibi ileri olmadığı için ölümü şaibeli değildir derler. katılmıyorum, bir oyun olabilir görüşündeyim.
atatürk'ün ölümü, hayatı boyunca içki ve sigara kullanan birinin normal sonudur. özellikle aşırı içki içmesi karaciğeri bitirmiştir bunun sonucunda da hastalık siroza çevirip bu büyük önderi aramızdan almıştır.

günümüzde ki hepatit c hastalığı gibidir. bu karaciğer hastalığı kendini belli etmez uzun bir süre ve sonrasında siroza çevirerek ölüme neden olur.
her ölümün ardından masonların çık(arıl)ması gibi bir olayı akla getiren iddia.

öyle şüpheci bir millet olduk ki bu ülkede eceliyle ölen insan kalmadı malesef, her ölüm birilerine ihale ediliyor ya hadi bakalım.

(bkz: x i sinekler mi öldürdü)
ataturk'un ömrü boyunca ittihatcililar ile arasinda her zaman bir catisma olmustur. enver paşa ve onun takiminimi dersiniz, kurtulus savasindan sonra sürec içinde tasviye edilen ittihatcilarin b kadrosumu dersiniz (bkz: izmir suikasti), hatta buna son dönemlerinde yol verdiği inonumu hepsi ile bir hesabi vardir ve bunlarin defterini hakli olarak dürmüştür sağliğinda.

garip olan ittihatcilarin cogunlunun mason olmasi ve hatta cemal pasa'nin masrik-i azam olmasi idir.

işte buyuzden dolayi bu konu uzerinde egilmek gerekiyor.

ne kadar gercek ne kadar uydurma bilinmez ama bence iyi bir kurmaca roman konusu olacaği kesindir.
(bkz: mim kemal öke)
(bkz: ergenekon)
(bkz: p2 mason locası) * *
her öküzün altında buzağı arıyan zatı muhteremlerin zihnini meşgul eden, şahsım adına milletçe yarattığımız komplo teorilerinin bizi sürüklediği,örneklerine çok çeşitli şekillerde rastlanabilecek bir mecradır. hem atatürk ü masonlar öldürse ne olur ki? o zaman düşman belleyeceğimiz bir insan güruhu daha olacak. ne farkeder yani? sanki çevremizdeki bütün düşmanları bertaraf ettik bir masonlar kaldı. ey halkım!geç bunları, başka şeylerle meşgul ol biraz da, önümüzü görelim. geride kaldık zaten fazlasıyla.
kaynaklar okunduğu zaman mantıksız gelmeyen fakat hiç bir zaman aslını öğrenemeyeceğimiz hadise.
(bkz: hz adem i masonlar mı öldürdü)
33. dereceden mason benaroysan ın itirafları.

--spoiler--
yıl 1948, ağustosun 1'i.

yunan komünist halk cumhuriyeti (eld)''nin "laiki foni" yani "halkın sesi" isimli gazetesinin 685''inci nüshasında, bulgar yahudilerinden 33 dereceli farmason avram beneraoysan şunları yazar:

" mefkûremizi imha edici darbe vuranların akıbeti, feci şartlar altında ölümdür!.."

33 dereceli komünist mason hangi darbeden bahsetmektedir ve "akıbeti feci şartlar altında ölüm" olan kimdir?

bırakalım onu da kendi söylesin:

"(..) mustafa kemal atatürk, 10.10.1935 tarihinde ankara''da çankaya köşkünde doktor mim kemal öke''ye hitaben, ''mason cemiyetinin faaliyetini inkılaplarıma muarız gördüğüm için kapatılmasını elzem gördüm. bu dakikadan itibaren bu cemiyeti ölmüş biliniz. ve bir daha diriltmeğe teşebbüs etmeyiniz'' demişti..

(…)
o zannetti ki; bütün muhalif ve muarızlarını tasfiye ve bertaraf ettiği gibi masonları da tasfiyeye tabi tutmaya muvaffak olacaktır.

fakat asla!

türkiye''deki mason cemiyetinin kemal atatürk tarafından kapatılarak faaliyetinin durdurulduğunu moskova''da tarihi bir yerde yoldaşlar arasında yapılan bir toplantıda işittiğim zaman, beynimden okla vurulmuş gibi sersemledim. heyecandan şaşırmış bir halde, oradakilere şaşkınlık içinde haykırdım:

''- o sarı lider ortadan suret-i katiyetle kaldırılacaktır!''

işte böyle.. 1948 yılı ağustos ayının 1''inde yunan komünist halk cumhuriyeti örgütünün yayın organı "laiki foni"nin 685 sayılı nüshasında ege ve balkanların kıdemli komünistlerinden 33 derece mason bulgar yahudi avram benaroyas''ın itirafları.

bu itiraflar general cevat rifat atilhan tarafından çevrilmiş,, "atatürk''ün ölümündeki sır perdesi" alt başlığı ile gazeteci ogün deli tarafından kaleme alınan "agoni" isimli derlemeye de alınmıştır.

biz oradan aktarıyoruz.

evet, atatürk türkiye''deki mason derneklerini, "kökü dışarıda yahudi uşakları" diyerek kapatıyor ve dünya masonları bunun üzerine moskova''da gerçekleştirdikleri bir toplantıda, "o sarı lider suret-i katiyetle ortadan kaldırılacaktır!" kararı alıyorlar.

sonrasını zamanın kıdemli komünistlerinden 33 dereceli mason avram benaroyas''ın kaleminden okumaya devam edelim:

"- atatürk''ün âni bir dönüşle mason cemiyetini kapatması bizi pek derin bir düşünceye sevk etmişti. ilk anlarda kemal atatürk''ü silahla ortadan kaldırmayı düşündük. çünkü o, felsefemizin türkiye''de yerleşme imkânlarını ortadan kaldırmıştı. bu sebeple kendisinin de ortadan kaldırılması son derece elzemdi."

localarını kapattığı için atatürk''ü "ortadan kaldırma" kararı alan mason-komünist ittifakı silahla öldürme riskini başarı şansı yüzde 10''larda olduğu için tercih etmez. o zaman şu kararı alırlar:

"- onun ölümü esrarengiz olacaktır!"

balkanların kıdemli komünisti, 33 derece mason avram benaroysan''ın 1948''de kaleme aldığı itiraflarında atatürk''ü esrarengiz ölüme götüren yol haritası şöyle anlatılıyor:

"- mason cemiyeti atatürk tarafından kapatıldıktan sonra; mason biraderler, cemiyet sanki kapatılmamış ve atatürk''le aralarında hiçbir ihtilaf yokmuş gibi vaziyet aldılar. imkân buldukça onun her hareketini alkışladılar ve zamanla onun etrafında bir çember vücuda getirdiler ki; sarı lider kendiliğinden bu çemberin içine girip hayatını bize teslim etti…"

ve devam ediyor üstat mason benaroysan:

"- doktorlarımız atatürk''ün ölümünün ani oluşunu tehlikeli gördüklerinden; 1937 ortalarında, ismini açıklayamayacağım bir doktor, bazı şöhretlere dayanarak atatürk''e ilk darbeyi sinir organlarını za''fa düşürmek suretiyle indirdi.."

işin özü bu..
detayları lazer yayınları arasında çıkan "agoni"den öğrenebilirsiniz. yunanistan''da yayınlanan 1 ağustos 1948 tarih ve 685 sayılı "laiki foni" gazetesine ve zamanın kıdemli komünisti 33 derece mason benaroysan''ın hayatına ulaşmak atatürkçü bir genelkurmay için, tbmm için, atatürkçülüğü kimseye bırakmayan emekli generaller, mesela çevik bir için hiç de zor olmasa gerek…

adamlar, mason derneklerini kapattığı için atatürk''ü biz öldürdük. önce vurmayı düşündük, sonra başaramamaktan korktuk, onun çevresini kuşattık, güvenini sağladık, sonra da hedefimize ulaştık diyor, atatürkçüler susuyor, pısıyor…kur''an kurslarına, başörtüsüne aslan kesilenler masonlarla kadeh tokuşturuyor…

anlatılanlar hakikat ise, yedi düveli yenen atatürk, üç buçuk masonun elinde can çekişe çekişe can vermiş ve onun canını alanlardan hesap sorulmamış, bu ayıp bu millete yeter de artar bile…

ya sonra?..

mason dernekleri 1948 yılında "inönü''nün emri ve celal bayar''ın desteği ile" tekrar faaliyete geçtiler. halkevlerine devredilen mallarını da geri aldılar.
--spoiler--

buradan da görülebilir;
http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=203107

atatürkün mason localarını kapatması:

--spoiler--
bir gazete yazarlarından yakup almelek'in sözlerini yazdığı, oğlu alper almelek'in bestesini yaptığı marş, atatürkçü düşünce derneği'nin (add) resmi marşı olarak kabul edildi. (24 ekim 2001 - şalom)'

bir süre önce, komonistlerin (sosyalistlerin) faaliyetlerine dair aldikları kararları madde madde sıralamıştık. i̇çlerinden biri şöyle idi: '-hangi ülkede faaliyet gösteriyor iseniz, o ülkenin ölmüş devlet adamlarını sahiplenecek, yapacağınız propaganda ile onu ve dediklerini çizgimize çekeceksiniz. aradan yıllar geçtikten sonra herkes onu 'devrimci (solcu)' bilecek.'

tokat milletvekili ahmet gürkan, büyük millet meclisi'nde yaptığı konuşmada '-sosyalizmanın anası masonluktur!' diyor. öyle oldugunu da madde madde elindeki delillerle ispat ediyor. siz yaşadığınız süre içinde; okulda, işte, işyerinde, çarşıda, pazarda her yerde karşılaştığınız insanlardan, tanıdıklarınız veya değil hangisinden duydunuz birinin çıkıp da '-masonum' dedigini?

duymadınız, duyamazsınız... ama onlar '-solcuyum, sosyalistim, devrimciyim, ateistim, komunistim' derler. kılıktan kılığa girerler.

ilginizi çekeceğini umduğumuz ibret dolu bir yazı, eski van milletvekili ve vatanın sevilen asil evladı muhterem ibrahim arvas'in kaleminden:

'hatıratım sona yaklaşırken memleketimizde locaları bulunan masonlardan biraz bahs etmek isterim. masonların i̇stanbul, izmir, adana ve ankara'da bir çok locaları vardır.

mustafa kemal paşa'nın sevmediği iki zümre vardı. birincisi dönmeler , ikincisi de masonlar'dı.

bir gün eski adliye vekili mahmut esat bozkurd'u çağırdı. kendisine masonların taksimat, teşkilat ve ahvalini bildirir bir kitab verdi.

'-bunu güzelce mütalaa et, bir takrirle halk partisi gurup başkanlığına ver, gurupta bunlara şiddetli bir hücum yap ve gurupça kapanmasına delalet et. seninde bu işde büyük şeref payın olacaktır.' dedi.

gurup günü mahmut esat bozkurt riyaset makamına bir takrir verdi ve takririn okunmasını reisten rica etti. katip takriri okudu. gurup dinledi. hülasası şöyle idi:

'bizim eba ancet gelen atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık, masonluk ta kökü dışarda bir yahudi tarikatından başka bir şey değildir. memleketimizde bunun ne işi vardır? bunu da gurup kararıyla kapatalım.'

ve söz istedi, kürsüye gelerek takririni gayet veciz olarak izah etti.

meclisteki masonları bir telaşdır aldı. hele sözcüleri şükrü kaya'yı görse idiniz, başından süt dökülmüs kediye benziyordu.

meşhur hatib mahmut esat beye söz yetişebilir mi idi. şükrü kaya masonluğun bir hayir (!) müessesesi olduğunu kürsüden söylediği zaman gurubun hemen bütün azası yüzüne haykırdılar.

hayır eserleri dediğiniz nedir, birisini gösterebilir misiniz? yalan söylüyorsun, in aşağı! dediler. mahmut esat ise masonluğun kökü dışarda, gizli, memleket ve millet için muzur bir tarikat olduğunu ve her yerde umumi reislerinin yani meşrik-i azamlarının yahudi; olduğunu bir çok vesikalarla ispat etti.

şükrü kaya, kazım özalp, mazhar germen son çareyi katib-i umumi recep peker'e iltica etmekte buldular. ve salonda oturan recep peker'in etrafını alarak yalvarmağa başladılar. guruptaki hava çok elektrikli idi. heyecan son haddini bulmuş, her taraftan

'-kapatalim!' sesleri yükseliyordu. o esnada recep peker söz istedi ve kürsüye gelerek:

'-arkadaşlar, çok mühim bir işin üstündeyiz, müsaade buyurun, bu işi bir defa da devlet reisine götürelim, onun da reyini alalım, gelecek hafta bugün tekrar huzurunuza getireceğim, dedi.

bu söz gurubun tasvibine mazhar oldu ve mesele gelecek haftaya kaldı. bir hafta sonra olsun, biz herhalde bütün locaları kapatırız dediler. ertesi hafta recep peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi:

-arkadaşlar; bugünden itibaren türkiye'de masonluk kalmamıştır ve bütün localar kapanmıştır.

salonda bir kıyamettir koptu, alkışlar, bağırmalar ve kahrolsun yahudi usaklari! sesleri tavanları çınlatıyordu.

şükrü kaya ile arkadaşları ortadan sırra kadem basmışlardı. gurup dağıldıktan sonra doktor mim kemal'i öne katarak meclisteki masonlar toplu olarak reisicumhura gitmişlerdi. mim kemal, reisicumhura hitaben:

-efendim biz zaten maiyet-i devletinizdeyiz, fakat siz meşrik-i azamımız olursanız biz pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız, demiş. reisicumhur,

-peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra... siz avrupada hangi locaya bağlısınız ve metbuunuzun ismi nedir?

-biz cenova'ya tabiiz ve reisimiz de barca mison cenaplarıdır, demişler. bunun üzerine küplere binen mustafa kemal paşa onlara hitaben:

-haydi; defolun buradan, cehennem olun gidin, yahudi uşaklari! benim milletim bana kahraman sıfatını verdi, ben sizin gibi, bir çıfıt yahudiye uşak mı olacağım? bu gece sabaha kadar türkiye'deki bütün localarınızı kapatmadığınız takdirde yarın teşkil edeceğim divan-ı harbi örfi'ye hepinizi verir ve astırırım! haydi defolun karşımdan!

diyerek onları kovmuş, onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti istanbul, izmir ve adana'ya bildirdiler ve sabah olmadan hepsinin kapanma kararlarını getirip henüz sofrasından kalkamayan reisicumhura verdiler ve derin bir nefes aldılar.

reisicumhur mustafa kemal paşa bu suretle bütün mason localarını kapattı.

ismet paşa'nın reisicumhurluğu sırasında kanun-u mahsusla localar kapanmadı diye masonların müracaatı üzerine tekrar localar açılıp faaliyete başladılar.

ve 1952 de ise atatürkçü geçinen ve onunla iftihar eden celal bayar da, ahmet gürkan'ın teklif ettiği ve masonların loacalarını kapatmak istediği kanun teklifini red ederek bu suretle localarını kanunla pekiştirdi.

tabii bu ameliyeyi meclis yaptı, fakat bu müzakerelerin devam ettiği üç celse zarfında celal bayar reisicumhur locasına gelerek kanunun müzakerelerini sonuna kadar takip etmiştir.


bu tarihi müzakereleri ben de basın locasından takip ediyordum. yanımda burla'nın ankara müdürü alaeddin mizanoğlu vardı. milyonluk müessesini kapatıp gelmiş, heyecan içinde müzakereleri takip ediyordu. celal bayar da olanca heyecanıyle hatipleri dinliyor fakat gözlerini benden ayıramıyordu. haklı idi, onu bir hiçlikten o mevkiiye dünya masonluğu getirmişti.
--spoiler--
türk ve dünya kamuoyunca, yıllardır cevabı merak edilen ciddi bir sorudur.
gerçek olması kuvvetli önermedir.

mustafa kemal, mahmut esat bozkurt’u yanına çağırır. kendisine masonların örgütlenme şemalarını ve amaçlarını anlatan bir kitap verir. “bunu gizlice mutalâa et, bir takrir ile halk partisi grup başkanlığı’na ver ve grupta bunlara şiddetli bir hücum yap ve grupça kapanmasına delâlet et. senin de bu işte büyük şeref payın olacaktır.” mahmut esat bozkurt bunun üzerine gereğini yapar ve takriri gurup toplantısında okutur:

--spoiler--
bizim eba ancet gelen atalarımızın mensubu bulunduğu tarikatları kapattık. masonluk da kökü dışarıda bir yahudi tarikatından başka bir şey değildir. memleketimizde bunun ne işi vardır?”
--spoiler--

bunun üzerine mason olan şükrü kaya ve doktor mim kemal önderliğinde bir grup 11 ocak 1935 tarihinde atatürk’ün yanına geldiler. dönemin van milletvekili ibrahim arvas anılarında bu tarihi gerçeği şu şekilde anlatıyor:

'masonların büyük üstadı mim kemal, reis-i cumhur’a hitaben:
“efendimiz biz zaten maiyet-i devletindeyiz fakat siz meşrik-i azam’ımız olursanız, bir pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız demiş.

reis-i cumhur da;

'peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz der ve sonra… 'siz avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve mektebinizin ismi nedir?' diye sorar

mason üstadı mim kemal 'biz cenova’ya tabiyiz ve reisimiz barca mişon’dur' diye cevap verince küplere binen mustafa kemal paşa,
“haydi defolun buradan, cehennem olun gidin. yahudi uşakları! benim milletim bana kahraman sıfatı verdi. ben sizin gibi bir çift yahudi’ye uşak mı olacağım? bu gece sabaha kadar türkiye’deki bütün locaları kapatmadığınız taktirde, yarın teşkil edeceğim divan ı harb-i örfi’ye hepinizi verir ve astırırım. haydi defolun karşımdan” diyerek masonları kovdu.'

ibrahim arvasi’nin “tarihi hakikatler” isimli kitabının 71 ve 72. sayfalarında anlattığına göre; atatürk’ten ağır hakaret işiterek kovulan masonlar, o gece adeta yıldırım hızıyla durumu izmir, istanbul ve adana’daki localara bildirirler. sabah olmadan türkiye’deki bütün locaların kapanma kararlarını aldırıp, ilgili belgeleri daha sabah kahvaltısı sofrasından kalkmayan atatürk’ün önünü koyup derin bir nefes aldılar.

acı gerçek şu ki bilerek uygulanan yanlış tedavi ile masonlar amaçlarına ulaştılar. gün geldi masonlar dirildi bağımsızlık öldü. hatta uyanıklık edip atatürk'üde kendilerinden gösterip müslümanlarla atatürk'ün arasını açmayı başardılar.

--spoiler--
localarını kapattığı için atatürk''ü "ortadan kaldırma" kararı alan mason-komünist ittifakı silahla öldürme riskini başarı şansı yüzde 10''larda olduğu için tercih etmez. o zaman şu kararı alırlar:

"- onun ölümü esrarengiz olacaktır!"

balkanların kıdemli komünisti, 33 derece mason avram benaroysan''ın 1948''de kaleme aldığı itiraflarında atatürk''ü esrarengiz ölüme götüren yol haritası şöyle anlatılıyor:

"- mason cemiyeti atatürk tarafından kapatıldıktan sonra; mason biraderler, cemiyet sanki kapatılmamış ve atatürk''le aralarında hiçbir ihtilaf yokmuş gibi vaziyet aldılar. imkân buldukça onun her hareketini alkışladılar ve zamanla onun etrafında bir çember vücuda getirdiler ki; sarı lider kendiliğinden bu çemberin içine girip hayatını bize teslim etti…"

ve devam ediyor üstat mason benaroysan:

"- doktorlarımız atatürk''ün ölümünün ani oluşunu tehlikeli gördüklerinden; 1937 ortalarında, ismini açıklayamayacağım bir doktor, bazı şöhretlere dayanarak atatürk''e ilk darbeyi sinir organlarını za''fa düşürmek suretiyle indirdi.."
--spoiler--
hayır atatürkü içki ve kadın öldürdü.
Celal bayar bir röportajda ya ağzından kaçırdı ya da gözdağı vermek için itiraf etti

görsel