bugün

Laikliğin gelmesi için başka ne yapacaktı. Şimdiki kemalistler bide kemal zamanında yaşasaydı o zaman tayyip'in elini öperdi.
Keske anasini sikip oyle assaymis.
(bkz: atatürk zalimleri astı gerçeği)
görsel
Tarih okuyalım cidden herkesin elinde telefon var boş işlerde uğraşacağına biraz tarih oku.
Sevgili bedevi hamam oğlanı kısaca şöyle cevap vereyim ve siktir git uyu, bir daha gözüme görükme; https://www.youtube.com/watch?v=cgy2uTjp1Kk
Alim dedikleri bu herif gibilerse iyi yapmış

görsel
Kemalist değilim (ki rteci de değilim). Halbuki böyle bir şey yoktur.

1918 yılında istanbul işgali başladı. Ki sanırsam Bediüzzaman da bu olayla ilgili 1920 yılında bir Risale kaleme almıştı. Okumak isteyen arkadaşlar internetten okuyabilirler, adı "Hutuvat-ı sitte".

işgalciler Fransız ve ingilizlerdi. Fransız komutanı, Fatihin istanbula girdiği kapıdan içeri girerek gücünü göstermeye başladı. Kimse işgalcilerle savaşmadı. Osmanlı, işgale karşı direnememişti. Hal böyle olunca, bir grup subay, Anadolu'ya geçip milleti örgütledi sonra da direniş kararı aldı. Devletse, bu direnişi lanetledi. Direnişin lideri olan Atatürk hakkında "idam edilsin" kararı alındı.

O zamanlar Şeyhülislam Dürrizade Abdullahtı. Dürrizade Abdullah, direnişe katılanları Halife'ye isyanla suçladı. Fetva verdi ki, bu kimseler Din düşmanıdır. Şeyhülislama bağlı birçok şeyh(!) ingilizlerin desteğiyle Anadolu'ya geçip direnişe geçen Anadolu halkını caydırmaya çalıştı.

Hakiki Din adamları bu durumdan haberdar oldular. Ve hemen Ankara'ya gittiler. 154 tane Din Adamı vardı, başlarında 1941 yılında vefat etmiş Rıfat Börekçi vardı. Bu din adamları, Ankara Fetvası'nı yayınladılar. Ankara Fetvası'nı yayınlayan bu hocalar, düşmana direnmeyi Dini bir görev ilan etmiştiler!

Fetvayı herkes kabul gördü ve direnişe katılanların sayısı da artmaya başladı. Şeyhülislam daha direnenleri Dinden kovma peşindeydi. Bu sırada Libya'dan Şeyh Sunusi güneydoğuya geçip halkı ayaklanmaya teşvik etti! Düşünün Libya'dan!

Hakiki Alimler, Hakiki Hocalar, Atatürk ve arkadaşlarıyla birleşip direnişe destek oluyordular. ingilizlere karşı direnmeyen sözde hocalara gelince, Atatürk onlardan haberdardı.

Atatürk savaş bitince halkı kandıran dolandırıcı üfürükçüler, yalancı şeyhler, falcılar hakkında karar vermek için harekete geçti. Bu sahtekâr hocalar, askere gönderilmiyorlardı. ilk önce bu kaldırıldı. Bu sahtekârların kendilerine ait olan okulları kapatıldı. Bu sahtekâr hocaların Din eğitimi vermesi, köylerde hocalık yapması yasaklandı. Öyle öyle olaylar oldu. Eğer idam edilmişlerse bile, böyle bir şey varsa bile bunun herhangi kötü bir yanı yoktur. Çünkü Atatürk'ün idam ettiği hocalar da, istanbul'u işgal edip gövde gösterisi yapmaya çalışan ingilizlerle, Fransızlarla kardeşlik kurmaya çalışan korkakların, dolandırıcıların, yalancıların tekiydi.

Son olarak, Bediüzzamanın Risalesinden bir parçayı paylaşmak istiyorum:

"Bir zaman ingiliz devleti, istanbul boğazının toplarını tahrip ve istanbulu istilâ ettiği hengâmda, o devletin en büyük daire-i diniyesi Anglikan kilisesinin başpapazı tarafından, Meşihat-ı islamiyeden dini 6 sual soruldu. Ben de o zaman, Darül-Hikmetil-islamiyenin azası idim. Bana dediler: "Bir cevap ver. Onlar 6 suallerine 600 kelimeyle cevap istiyorlar." Ben dedim: "600 kelimeyle değil, 6 kelimeyle değil, hatta 1 kelimeyle değil, belki bir tükürükle cevap veriyorum. Çünkü o devlet, işte görüyorsunuz, ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı mağrurane üstümüzde sual sormasına karşı yüzüne tükürük lâzım geliyor.. Tükürün o ehl-i zulmün o merhametsiz yüzüne!" demiştim."
(img:#2317365)
Hey gidi hacı murat.
Senin başına gelenleri şimdiki bebeler bilmez..