bugün

(bkz: koğuş kalk)
yaşadığım en berbat gündür.
yastığa atlet geçirmeniz ile son bulan gündür.
gözümde coming soon şeklinde canlanan hadise.
koğuşa geçildiğinde geçmek bilmez o dakikalar..

giydirirler er in birine uzman çavuş üniforması..
kendinizi tanıtırsınız sesin çıksın lan diye bağırtırlar üzerine..

mo ni fe kırklareli emret komutanım..

- bağır lan biraz bağırrr

* mo ni fe kırklareli emrettttt komutanımmmm..

- mesleğin ne ulan senin

* bankacıyım komutanım..

- yaz kantinci *
ardından yanınızdakine geçer...

sen söyle lan..
aynı muhabbet yapılır...
o da bankacıyım derse ne lan öyle sikip sikip çoğalttılar da öyle mi geldiniz lan derler..
sıkarsa gül..

sonrasında kardeş adettendir diyerek tanışılır..
ben zaten yutmadım olm numara olduğunu biliyordum zaten dersiniz.
heee öyle olur zaten derler..

huzurla yatarsınız..
12 de uyur 4 te uyandırılırsınız..
gayet gırgır bir gündü. tabi kısa dönemler için.

-sağ baştan say. 1.2.3.4......

-39 kişi okey hocam.

- ne hocası ne okeyi lan. 8)
kışladan içeri girdiğinde henüz neyle karşılaşacağını bilmezsin,hafif bir mallık hali hakimdir.alırlar genişçe bir alana oturturlar ardından koyun sürüsü şeklinde işlemler başlar.

öncelikle sigortan yapılır şehit olursan ailene bir miktar para (20 bin lira kadar) aktarılması için
arından evrakların incelenir muayene kısmına sevk olursun
soyunursun tartıya çıkarsın boyun ölçülür
ardından aşıları dayarlar
kısa bir ön bilgi verilir şöyle yapacaksınız böyle yapacaksınız
bölüklere taksimat yapılır
eşya alımına yollanırsın sırasıyla yazlık kışlık bot verirler,ardından kamuflaj ve koca bir spor çanta ,içinde eşofman iki atlet bir spor ayakkabı diş macunu falan filan

ardından bölüğün yolunu tutarsın bir koğuşa girersin bu saydığım şeyler yaklaşık 8 saat sürer geceye kalan biri olarak 1 de girdiğim koğuşta imza karşılığı sayılma sonucu 3 te yatıp sabah 5.30 da bir düdükle koğuş kalk şeklinde uyandırıldım (herneyse)

ilk sabah çok boktandır, üstünde kamuflaj olan yüzlerce adamla yemekhaneye girer kahvaltı sırasına girersin ,sırada sadece tencerede kaynatılmış çay alırsın masalarda dilim peynir siyah zeytin küçük tereyag vardır haftada 5 çeşit kahvaltı vardır kimi zaman saralle ,bal,krem peynir alırsın kahvaltıyı edip çıktığında yaktığın sigara ömrünün en tuhaf anlarından birisidir.

acemelik süresince çekeceğin içtima eziyetinin ilk etabını yemekhane önünde verirsin eğitim alanına giderken daha kimseyi tanımadığın için ilk okuldaki ilk gününü tekrar yaşarsın,öğle yemeğine aynı şekilde sırayla gidersin ,akşam yemeğine aynı, bu arada giriş kayıt işlemlerin yapılır formlar doldurulur ilk akşam yatağa başını koyduğunda yarrağı yediğinin artık farkındasındır devamını acemilik ile bir başlıkta paylaşırım ...
allahım kız olsaydımda gerdekde sikselerdi beni dedirtecek hadiseler silsilesidir. önce nizamiyede götü kalkık bir çavuş karşılar ve bavulundan, "senin işine yaramaz" deyip kendi işine yarayacak radyo, kolonya, parfüm vb şeylere el koyar ve ipnemsi bir gülüşle çıkışta alırsın demesi ile başlar herşey.
gelen giden memleket sorar ve artık götüne plaka takma isteği duyarsın. iyice mala bağlarsın ve kendini gerçekten koyun gibi hissetmeye başlarsın yavaş yavaş. üst devrelerin sevinir aha alt devreler geldi diye "sanki ipnelerin geri kalan askerliği bitti" hayvan toplama kampına girmiş gibi aşı yapılır, muayene edilir, tek tipler ve kamuflajlar verilir.
sürekli çök komutuna maruz kalırsın "çökerim turnam sineye" ve bir bakarsın gece olmuş ve yatmaya gidersin.
nereye mi ?
1 koğuş 100 yatak 100 ter kokusu 200 ayak 2000 ayak parmağı ve 1600 parmak arası kokusu olan ahırımsı bir yere.

lan yeter a q daha fazla anlatamayacam. eski günlerime döndüm.
anılar nasıl da dökülüyor birer birer...

(bkz: anılar anılar şimdi gözümde canlandılar)
evden çıkarsınız tek başınıza. bilmediğiniz bir şehre doğru yol alırsınız, hatta harita da yerini bile bilmediğiniz bir bilinmezliğe gidiyorsunuzdur. merak, hafif korku, hafif gurur... yol çabuk biter düşünceler içinde olduğunuzdan. teslim saati gelir ve o kışlanın kapısının önünde sanki son kez konuşacakmışsınız hissine kapılırsınız ve sevdiklernizi ararsınız bir telefon kulübesinden. sonra sıraya girersiniz kışla kapısında, kimliğinizi ve gerekli belgeleri tutarsınız elinizde sıraya girersiniz. işte o sırada başlar askerlik.içeri girersiniz, her şeyiniz kontrol edilir ve daha sonra usta askerler eşliğinde kalacağınız koğuşlara doğru götürülürsünüz. öncelikle takım çavuşunuzu tanırsınız, yönlendirir sizi.bir sıranın en arkasında bulursunuz kendinizi, o sura bir kapıdan içeri girmektedir ama içeride ne olduğunu bilmezsiniz. sıranız gelir ve girersiniz içeriye, elinize boş bir valiz tutuşturur yan yana dizilmiş usta askerlerin en baş sırasındaki. valizi bir bebek tutar gibi tutarsınız kucağınızda, her adımınızda her bir asker başka bir eşya atar valizin içine. çorap, atlet, kamuflaj, iç çamaşırı, eşofman... gibi çeşitli envanterle doldururlar valizi. sonra bağcıklarından birbirine bağlanmış bir çift spor ayakabıyı boynunuza asarlar, sonra bir çift botu aynı şekilde. ağırlıktan kambur bir şekilde koğuşunuza doğru gidersiniz. usta askerler bıyık altı gülümsemelerini eksik etmezler bu sırada. verilenleri dolaba dizemezsiniz çünkü 5 dakika içerisinde bahçede toplanma emri gelir. kimse giyemez verilenleri tam teşekkül. botlar bağlanamaz o beş dakika içerisinde. kamuflaj giyilir palaska elde tutulur, takacak vakit bulunamaz. kepini unutan da vardır, saçı kepinden taşanda. koşturursunuz bahçeye doğru o sıcağın altında dikilirsiniz 400 500 kişi. azar işitmeye o zaman başlarsınız giyemedikleriniz yüzünden ya da sıraya uygunluğu bozduğunuzdan dolayı. o yüzlerce kişilik listenin ilk sırasındaysanız daha zordur o an. ilk sizin isminiz okunur ve o kalabalığı karşınıza alıp, sıralar zincirinin ilk halkasını siz oluşturursunuz. sakın kısık sesli olmayın askerliğin tüm evresinde, ilk günden son güne kadar sesiniz gür çıksın. sıralar oluşturulur, takımlar ayrılır. ilk gün takım çavuşunuzun gittiğiniz yerdeki askerliğin işleyiş biçimini, kuralları anlatmasıyla geçer. ilk gece uyumak zordur. sevdikleriniz sizi, siz sevdiklerinizi merak edersiniz. ilk kez gördüğünüz bir kalabalıkla aynı oda içerisinde uyumaya çalışırsınız. sayıklayanı da vardır, horlayanı da. uyur gezeri de vardır, uyumayanı da. zordur ilk gün, koğuşta nöbet tutmaya başlarsınız o ilk gece, daha kıyafetlerinizi bile doğru düzgün giymeyi öğrenemeden nöbet tutmayı öğrenirsiniz. tuvalete gidemezsiniz ilk 3 gün, bazısı için bir haftadır bu süre. askerlik nerede ne kadar süreyle yapılırsa yapılsın ilk gün böyledir genelde, herkes için aynı kurallar vardır. sonraki günlerde daha çok şey öğrenir, daha çok zorlukla karşılaşırsınız ama ilk gün bilinmezlikle geçtiği için, öğrenip uyguladıklarınızdan daha zor gelir. o kapıdan girerken tüm karakterinizi nizamiyede bırakınç askerlik 6 ay boyunca sahte karakter kiraladığınız bir yer olacaktır. sıfırdan öğrenir gibi davranın her şeyi. bilsenizde bilmiyormuş gibi görünün. çıkarken kiraladığınız o karakteri geride bırakın ve nizamiyeye bıraktığınız kendinizi alın ve gidin. hiç yaşanmaış gibi ya da başkası yaşamış gibi kalsın o dönem hatıralarınızda. ileride acı tatlı bir anı olarak anımsayın o günleri.
Bir erkeğin hayatında kendini en çaresiz ve güçsüz hissettiği iğrenç, berbat, zehir zembelek, lanet olası, insanın insan, adamın adam yerine konmadığı, ömrü hayatında kendini hiç bu kadar yalnız ve aşağılanmış hissetmediği ''anlatılmaz yaşanır'' cinsinden berbat gün...

Edit: dünyaya bir kere daha gelsem ve erkek olsam bu sefer askere gitmemek için elimden gelen her türlü şeyi yaparım. savaş çıksın umrumda olmazdı gene yapmazdım sonuna kadar kaçardım. Hayatımda ki en büyük tramvaydı askerlik, allah belasını versin o lanet yerin pühhh!
hüzünlü olur.

hele bir de sevdiceğinizi bırakıp gelmişseniz...
hayatın en berbat günü. burda ne işim var, ben buraya ait değilim diye en az 1 hafta düşüneceğiniz süreç. allah bir daha yaşatmasın
3 gün sıcamadım. Herkez bağırıyor bir yerlerden. Hele o usta yavşaklar yokmu nasıl kaldırmış bekliyorlardı.
Erkeklerin en çok heycanlandıkları yerler.
1. Sünnet.
2. Gerdek.
3. Askeriyenin nizamiye kapısı.
Bünyesi zayıf er kişilerin gece yatağına baş koymasıyla, anne diyerek aglamasiyla son bulur.
yurdum erkeğinin zorlu anları ve sınavlarındandır.
Son güne 1 adım daha yakınsınızdır. Buraya girdiğinizde nereye geldim diye ağlayasınız gelir bittiğinde ise ne güzel arkadaşlarım vardı gidiyorum diye.
nereye gittiğinizi en net biçimde anladığınız gündür. bir nevi yemeği çiğneme mevzusu hani tadını alırsın ya. sonrası zaten sindirme dönemi gibi yavaş yavaş sindiriyorsun yediklerini..
ilk günü değil de, ilk yemeği yerken kendime gelmiştim. o ne biçim eciş bücüş tabak ve bardaktı. köpek mama kabı daha güzel duruyordu.
en boktan günüdür. bilirsiniz hep en çok acıyı ucu verir. sonrasında girdikçe alışıyorsunuz.
neler yaşayacağını henüz idrak edemediğin gündür.

komutanın biri arkadan seslense "efendim komutanım" dersin.

adam seni azarladığında da "aaaa neyi yanlış yaptım ki ?" dersin.

bu durum acemilikten çıkana kadar devam eder.
"Sizler bize ana babalarınızın Emanetisiniz bundan sonra Sizin ananızda Babanızda Biziz."

1 hafta sonra:

-Gel Buraya Amınakoduğum gel...
her gün 5 posta dayak var

gitmeyenler fazalıklardan kurtulup, gitmesinler.

(bkz: ali nihat mındıkoğlu)
kışın gittiyseniz yaraa ayediniz o gece götünüz donar soğuktan. ha bide benim gibi cenabetseniz de aynı durum söz konusu nisanda izmire gittik 1 ay izmir gibi yerde götümz dondu.