bugün

Yine kendimi kadıköyde buldum.
Bulana kadar düşüncelerim beni evrenin bir ucundan diğer ucuna savurdu durdu.

Sabit duramıyorum.
Aitlik kavramım bile net değil.
Hep ucu açık, hep sonsuz.

Bu duygu ilk olarak evden üniversite için ayrılıp istanbul'a yerleşmemle başladı. ilk zamanlar pek hissetmedim; ne zaman ki kendi ayaklarımın üstünde durmak zorunda olduğunu hissetmeye başladım bağlarım yavaş yavaş o katı kurallarını hafifletmeye başladı.
Bir "ben" var.
Ailesine ait olan "ben"
Tek başına olan "ben".

Hani şu asmalı konak dizisinin bahar'ının bir repliği vardı.
"Ama benim evim neresi bilmiyorum"
işte benim durumumu anlatan tam da bu.

Nereydi ki benim evim?

Ne ailemin yanına gidince oraya ait hissediyorum kendimi ne de istanbul'a geldiğimde buradaki evime ait hissediyorum.

Araf işte.

Bilinmezlik, boşlukta sallanma...vb
Adını ne koyarsanız koyun.

Bir noktadan sonra zaten yaşam tarzın oluyor.
Hiçliğe aitsin aslında.
isimsiz.

Ait olamayan insanın kendini hissettiği sonsuz boşluk.
görsel
güncel Önemli Başlıklar