bugün

arabanın görünür yerlerine, özellikle arka camına üniversite etiketi yapıştırmaktır.
bunun bazı nedenleri:
-kişi gerçekten o okulda okuyordur ve okuluyla gurur duyuyordur.
-kişi gerçekten o okulda okuyordur ve hava atmayı, "hey millet ben üniversiteliyim" demeyi seviyordur.
-kişi arabayla okula gidiyordur ve arabasını okulun park yerine koyması için o etiketi yapıştırması zorunludur.
-kişi o okulda filan okumuyordur, "offff of içimde uktedir, o okulda okuyamadım, bari etiketini yapıştırayım" diye düşünüp yapıştırmıştır o etiketi.
bilgi university,yeditepe university gibisinden olacağı gibi metu boğaziçi university gibisinden de olabilir bunlar ,ilk kısım daha tikidir genelde, peugeot,106,206 gibisinden küçük çaplı fırlama arabalarda görülür ama bunlar artık sanayide bile satıldığından taksilerde bile görülebilir..ikinci kısım ise çalıştım kazandım havamı da atarım tarzında adamlardır hatta ve hatta asistan bile olabilir..sonuç olarak baby on board kadar gereksizdir...*
(#267611) (bkz: genital bölgeye yapılan dövmeler)den farksız olan bu stickerların da arabanın arkasına veya önüne yapıştırıldığı durumdur.
"o kadar da embesil değilim,bakın ben bile üniversite bitirdim" demenin türkçe mealidir.
sutcu imam universitelilerinin alcak gonullu olduklari icin yapmadiklari gorgusuzluktur..
(bkz: istanbul daki odtü etiketli arabalar)
girne amerikan üniversitesinde 2 yıl önce 5 milyona satılan oxford university ve cambridge university stickerlarını hatırlamama sebep olan başlık.
öncelikle doğuştan şanslı olmak gerekir. doğuştan şanslı olmak gerekir çünkü okumak için bu ülkede biraz şans gerekiyor. dünyanın her yerinde mecburi eğitim parasız ve yeteri kadar uzun süre devlet tarafından karşılanırken, maalesef ülkemizde bu pek mümkün olmamaktadır.

her ne kadar yakın bir zamanda mecburi eğitim süresi 8 yıla çıkarılmış olsa da, devlet okullarının şaibeli parasız eğitimleri yine de yeterli olmamaktadır. bu olanaksızlık pençesinde geleceğini can vermeye bırakmak istemeyenler tabii ki alternatiflere yönelecektir. nedir bu alternatifler? paralı okulların, bedelli olduğu için daha iyi eğitim verebilmesi, daha iyi eğitimden önce daha iyi olanaklar sağlaması, seçimde kolaylık sağlamaktadır. içinde öğretmen olmasa bile sıcak bir sınıf, düzenli yemekleri, tenefüste zaman geçirilebilecek ayrılmış bir bölge, ulaşımda rahatlık, bilgisayar sınıfları ve nice artılar, özel okulları tercih yapılırken avantajlı kılmıştır.

paralı okulların ülkenin her yerinde olmaması, olsa bile paralı olması tabii ki şanslı olamayan potansiyel eğitim mağdurunun önünde dikilmiş olan engellerdir. şanslı olmadıkları için yılın 7 ayı, karlar altında olan köyünden 8 km. uzaklıktaki okuluna yürüyerek giden, okula vardığında soğuktan donmamak için üstündekileri çıkaramayan, yeterli sayıda sınıf ve sıra olmadığı için normalde iki kişinin oturduğu sıralarda 4 hatta 5 kişi oturan, alabildilerse eğer odunla ısınan sınıflarından başka oyun alanları olmayan, bir kitabı 6 kişi kullanan, kalemi, silgisi, kalemtıraşı, cetveli olmayan ama hayalleri olan bu şanssızlar ordusu çok normaldir ki paralı okullardaki eğitimlere ya da dershanelere yönlendiren devletinin hazırladığı sınavda başarılı olabilmek için olağan dışı bir çaba göstermek zorundadır. zaten her öss, öys* sonucu açıklanıp, devlet okullarıdan mezun, başarılı biri çıktığında gazeteler coşardı. bu aslında ağlanacak halimize gülmekten başka bir şey değil. basın için bile inanılmaz bir olay, dikkat çekici, gerçekleşmesi zor olarak nitelendiriliyordu. bunun sonucunda öyle ya da böyle bir şekilde üniversiteye girilmiştir. peki şans faktörü artık bizden yana mıdır? kesinlikle hayır. çünkü şans doğuştan ya bizle olur ya da sonradan gelir. sonradan gelen şans ise hiç bir zaman zamanında gelmez.

devletin ücretsiz üniversitesinde okumak için yine de para vermek zorunda kalanlar, geldiği yerleri unutmadan haraçlarını, pardon harçlarını ödemek için okul dışı zamanlarda çalışırlar. çalışırlar ki onlara yük olmadan anne ve babalarına verdikleri sözü tutup doktor, mühendis, mimar, öğretmen olup onlara bakabilsinler. bu, okulun hiç ama hiç umuruda değildir. dönemlik harcını ödemeyen öğrencinin okul ile ilişkisi kesilir. ama o okul kantininde öğrencileri arabalarının camlarına yapıştırsınlar diye sticker'da satmaktadır. yani, ya herkesin şanslı olduğunu düşünmekte ya da daha da kötüsü sadece şanslı olanlara hizmet etmektedir.

bunca cümlenin özeti olarak; bir sticker'ı yapıştırmak için öncelikle araba sahibi olmak gerekir. kendi imkanlarıyla araba almak, üniversite çağındaki bir genç için gerçekten de çok normal bir şey değil. ya da anormallik sık rastlanan bir fenomen halinde üniversitelerde dolaşmakta. neticesi çok basit bir formüldür aslında bu; paran varsa araba alırsın. parayı da ya babandan alırsın ya da çalışıp kazanırsın*. eh ülkemizde de eğitim araba gibi satın alınan bir şey olduğuna göre, arabanın camına üniversitenin sticker'ını yapıştırabiliyorsan... doğuştan şanslısın demektir!
taşeron firmanın yüz kez gördüğü halde sizi tanıyamayan andaval güvenlikçilerinden illallah ettiğinizde yapabileceğiniz en mantıklı şeydir.

(bkz: o kilitler açılsın lütfen)
ancak okulun yalakası arastırma gorevlisi,yrd doç.,docent vb.lerin yapacağı eylem.