bugün

ohhhh be haceliz, 26 yaşına geldim nihayet bu zevkin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum.

öncelikle şahane bir tespit ve yazı için lütfen (bkz: başarıdan başarıya koşan komşu çocukları) ve bu hadisenin kontrası:

bizim alt komşunun oğlu ramçoyla, yıllarca aynı okula, aynı dershaneye devam ettik. herif ne kadar sportif-sosyal faaliyet, sınav hatta sözlü varsa hepsinde beni geçti. ramçonun başarıları benim insaniyet yönümü bile (baa baa kolpaya gel) gölgede bıraktı, aile saadetimi sikti. bi gün babamın gelip "oğlum bak ramçoya, götünü ne güzel siktirmiş. sen de hala tık yok gerizekalı" demesinden korkmakla geçti çocukluğum.

neyse konuya gelelim. ramçonun annesi, halk eğitimde bilgisayar kursuna yazılmış birader. gel zaman git zaman bizim validelere de tavsiye ediyor tabi. valideyle yengemin de kafasına yatıyor. (buarada yengemin de bir oğlu var. bu üç aile yan yana apartmanlarda oturuyoruz. kuzen de az çekmedi yani ramçodan) bizim valideyle yenge de yazılıyorlar kursa. ve halk eğitimden mesaj geliyor, pazartesi başlayabilirsiniz kursa deyu.

dün eve bi kap sıcak yemek getiren özden teyzeye (ramço's mum) söylüyor valide, kursa başlayacaklarını. özden teyze de kursu cuma günü itibariyle bitirdiğini ve sınavdan aldığı 90 puanla sertifikayı almaya hak kazandığını belirtiyor.

tabi kulak misafiri oluyorum bu muhabbete. sinsice geceyi bekliyorum. yengemler de geldiğinde, herkesin içinde annemle yengeme hazzın doruklarında olduğum o konuşmayı yapıyorum:

- bakın ramçonun annesi 90 almış sınavdan. utanmasa full yapacak kadın. siz ondan geri kalamazsınız. hiçbi şeyiniz eksik değil. özden teyzenin evde bilgisayarı yok. kursta ne gördüyse o. sizin ikinizin evinde de laptop var. bakın biz hiç bi imkanınızı eksik etmedik yani. ak koyun kara koyun çıkacak bakalım meydana, kurs sonunda.

evet, zevkten 4 köşe noktaladım geride kalan yılı. belki arkadaşlarla sıla konserini ekip memlekete döndüm aileyle birlikte yılbaşı için, belki alkolsüz bir veda yaptık 2010 a ama sana yeminler olsun izmirde kalıp konser sonrası sılayla sevişseydim bu kadar zevk almazdım. yani belki almazdım be olum abartma hemen sen de.
kısasa kısas. misilleme böyle yapılır.
(bkz: prensin intikamı)
annelerin hep örnek gösterdiği o komşu çocukları her zaman sinirimizi bozmuştur...komşunun çocuğu kadar olmadan o bu sınavdan 100 aldı sen 70 aldın falan şeklinde bi konuşma olmuştur muhakkak.ve bu konuşmaların tüm hırsını çıkarabilmek için anneye söylenecek en iyi sözdür efendim.sende komşu çocuğunun annesi kadar olamadın anne o şunu yapmış şeklinde devam edebilecek bir konuşmadır. doğrusu pek sevdim.
tokat ya da terlik yemeyle bitecek eylemdir. uzun sürmez pek.
bkz: (misilleme sanatı)
bakkala 10 kuruş yerine sakız vermek gibi bir olay.
hayalim. annem beni hep komşu çocuklarıyla karşılaştırıyor. benim de tepem atıyor ve o çocuğu bir süre görmek istemiyorum.
uzmanlar tarafından şiddetle yapılmaması istenen. anne eğitiminde türk çocuklarının en çok yaptığı hata belki de. oysa onları motive etmek için kıyaslamadan daha çok heveslendirme, ödül gibi yollarla motivasyonları sağlanmalıdır.

" aslan annecim benim, hanimiş bakim"
annem'in bana küçüklükten, beri yaptığı eziyet.

(bkz: sanane elelamden ya)
olayın ertesinde annenin; yumurta çıktığı kabuğunu beğenmiyo serzenişi ve hüzünlü gözleriyle mağdur olmuş bütün evlatların bu görüntü karşısında mağduriyetlerini devam ettirecekleri gerçeği de mevzu bahistir.
YILLARCA komşu çocuğunu örnek gösteren anneye ders niteliğindedir.
Şüphesiz ki içimizin yağını eritecek şeydir.
Zamanında açtığım muhteşem başlık.

Artık kimse kimseyi kıyaslamıyor direkt linç. Modern zamanları seviyorum.