bugün

ankara sokaklarında yürümek hiç bu kadar canını acıtmamıştı . sınavlarla uğraşırken kaybettiğin sevgilinin yokluğunu hissetmemek için çok çaba harcamamıştın . zaten yaşamının heryerinde izleri varken yokluğu sana ne kadar inandırıcı gelebilirdi ki . ama şimdi yarın ki son sınavını vermek için ders çalışmaya gittiğin arkadaşının evinden , dikmen den yürüyerek iniyorsun tunus caddesine . sırf onun okulunun önünden yürüyerek geçmek için , okulda olmadığını bildiğin halde onun varlığı var çünkü o okulun biryerlerinde . hızlı hızlı geçiyorsun okulunun önünden , sebebini bilmeden belki de ağlamamak için . sonra deniz kuvvetlerini arkana alarak devam ediyorsun , yürüyerek bu yolu nasıl bu kadar çabuk kattetiğine şaşırarak . adımların yavaşlıyor , ankara daha da anlamsız geliyor sana , onun içinde olmadığı bu şehir sana çok daha fazla acı veriyor . seni acıtmamak içinden elinden geleni yapmıştı ayrılırken , herzaman olduğu gibi , sana yalan söylmediğine inandıracak bir tavırla artık seni sevmediğini söylemişti ayrılığınızın ilk dakikaları başlarken . şimdi sen bu yolda yürüyorsun ve her haftasonu seninle buluşmaya gelirken yürüdüğü bu yolda bıraktığı ayak izlerini takip ediyorsun , mavi converseleri bir görünüp bir kayboluyor . sonra tanıdık bir koku alıyor burnun , yanından geçerken o tanımadığın adam , boynuna atlayıp sevdiğini koklama hevesi kursağında kalıyor ve iki damla yaş süzülüyor yanaklarından . ayrılırken gözyaşlarını sildiği gibi şimdide senin yanında olması için herşeyi verirsin ama hafif esen rüzgarda o iki damla gözyaşı kuruyor ve yanaklarının gerildiğini hissediyorsun . sonra kalbine bir bıçak saplanıyor her zaman sevdiğinin boynuna atladığın halkbankası nın önüne gelince . biraz daha boğuluyorsun sevdiğinin yokluğunda , ona iyi olacağına söz verdiğin için güçlü durmaya çalışıyorsun ama günlerdir kendini tutan gözyaşların artık lafını dinlemiyor , hıçkırıklara boğuluyorsun yürümeye devam ederken , ilk buluştuğunuz günün sonunda oturduğunuz merdivenlere oturup gözyaşlarıyla yokluğuna sarılıyorsun sevdiğinin ...
bir istanbul'lu için her adımda işkence.

-ne zaman işi bitecek de istonbula döneceğim..
bir daha gelenin...
bir ankara'lı için her adımda bitmeyen işkencedir...
okula, işe şuraya buraya gitmek için yapılabilecek sıradan bir eylemdir...
genellikle güzelliği veya çirkinliği sokaktan sokağa değişen eylem. kızılayda yürüyorsan hoştur. çinçinde yürüyorsan axa oyakla iyi yolculuklar.
oldukça normal bir durumdur, yadırganmamalıdır. e adam ankarada yaşıyorsa istanbul sokaklarında yürüyecek değildir ya.
insanın yüreğinde aşk acısı oldukça şehir ve mekan fark etmiyor. çünkü alışmamışsın ellerini yürürken cebine koymaya veya boş boş sallamaya. başlıyorsun alkole sigaraya sırf ellerin boş kalmasın diye daha sonra paran bitiyor bu sefer başlıyorsun onların yokluğunu hissetmeye.
hiç aşık olmamak gerek meğerse diyorsun bu seferde yalnızlığın boşluğunu hissediyorsun. demek ki acı çekmekte gerek memleket sokaklarda...
Bi bakıma yürek ister. kendi adıma.. Bu sokak nilüfer kokar, menekşe kokar ama pek huzur koktuğu söylenemez. Ayrılık, gözyaşı, kan, cam kırıkları, can kırıkları, mermiler, ne varsa akla gelen en kötü şey, hepsiyle tanıştı bu sokaklar, istanbul sokaklarında yürürken ruhu okşanır insanın, ama Ankara sokaklarında yalnız yürümek, yüreğini alıp avcunun içinde sıkmaktır.