bugün

(bkz: yapısalcılık)

analatik düşünce, geçersizdir, işlevsel değildir. çünkü -kendi içerisinde- tutarlı, eleştiriye açık olmayan
bir düşünce biçimidir. bir bakıma, popper'ın bilim felsefesi çerçevesinden, yanlışlanamaz olduğu için bilimsel de değildir. ancak marksizm gibi yapısalcı( analatik düşünceye dayanan) bir ideoloji 'bilimsel sosyalizm' gibi bir adla 'bilimsellik' kazanabilmiştir. çünkü analatik düşünce yoluyla yapısalcılık çoktan, bilimselliğini tepeden inme bir şekilde kabul ettirmiştir. örneğin darvinizmde oluğu gibi. bilimsellik zırhına bürünmesi her türlü eleştiriden korumuştur yapısalcı akımları. psikanaliz, darvinizm, marksizm.. ad hoc varsayımlarla, anahtar kavramları ile gelişen tek yönlü analizleri ile... örnek vermek gerekirse herhangi bir şeye bilinçaltı kaynaklı sebepler gösterebilmek ya da sınıfsal analizler yapabilmek bu düşünce yapılarının doğru olduğunu ya da daha önemlisi bilimsel olduğunu göstermez. bir dayanak, eleştiriye açık bir nokta olmalıdır. insanları kategorize eden, örgütleyip harekete geçirici( sürü psikolojisi ile), bireysellikten, özgürlükten uzak, insanları bir yapının parçaları gibi düşünen hastalıklı sistemler...

aksiyomdan yola çıkıp her şeyi kendi içinde kurgulamak, ''kurumsallaşan bilime'' katkı sağlamış, onu ortaya çıkarmıştır ya da kurumsallaşmak durumunda kalan bilim(!) yapısalcılığa ya da analitik düşünceye ihtiyaç duymuştur. artık bilimsel araştırmaların bile 'ısmarlama' yapılabilmesini, her şeyi bürokrasi ya da demokratik yolları meşru olmayan şekillerde kullanan devlet yapılanmalarının faaliyetlerine kalmıştır. tabi bu arada devletle birebir ilişkili güçlü sermayedarları söylemeye gerek yok.. işte bu bürokrasi ideolojileri( yapısal ideolojiler) bireyselliği de ortadan kaldırmıştır. her şeyi kurumsallaştırmıştır. her şeyi politikaya bağlamıştır...