bugün

aminoasit diyince güldür güldür deki kel adamın skeçleri geliyor aklıma bastım aminoasiti taş gibiyim taş taş.
Amino asitler kasların yapı taşlarıdır ve aynı zamanda kasların büyümesi için vücudun anabolizmasını harekete geçirirler. Amino asitler , esansiyel ve nonesansiyel olmak üzere ikiye ayrılırlar. Nonesansiyel amino asitler vücut taradından üretilirken esansiyel amino asitler dışarıdan alınırlar. Et , balık , süt ürünleri, yumurta beyazı, soya fasulyesi gibi proteince zengin gıdalardan elde edilirler. Vücut geliştirme ile uğraşanların özellikle bazı amino asitlere şiddetle gereksinimi vardır.
Toplam 20 çeşit amino asit olmasına karşın son araştırmalar sadece belli başlı amino asitlerin anabolik süreci başlatması için gerekli olduğunu ispatlamıştır.

Amino asitler insan vücudu için hayati besin kaynaklarıdır. Sporcular aminoasit takviyesi ile yeni kas dokularının oluşması , büyümesi ve hücre onarımı bakımından fayda görürler. Vücut aminoasitleri asimilasyona uğratarak 50.000nin üzerinde protein ve 15.000nin üzerinde enzim çeşidi üretir. Amino asitler sadece protein ve üretmekle kalmaz aynı zamanda insanın psikolojisini motivasyon ve konsantrasyonu, dikkatini ,uykusunu seksüel performansının düzenlenmesinde anahtar rol oynarlar. Proteinler vücuda alındıktan sonra amino asitlerine parçalanırlar , daha sonra bu amino asitler vücudun gereken proteinlerinin ve enzimlerinin üretiminde kullanılırlar.

Amino Asitlerin ve Proteinlerin Farkı
Amino Asitlerin ve Proteinler yıllar boyunca insanlar tarafından birlikte telaffuz edilmiş ve bir çok insan için aynı anlamı taşımışlardır. Gerçekte bu iki madde yapıları itibariyle farklıdırlar ve amino asitler protein tozlarının yapamadıklarını yaparlar. Protein tozları (whey , casein , yumurta beyazı gibi) birbirine kimyasal olarak bağlanmış amino asitlerden meydana gelir. Bu proteinler kana emilmeden önce vücut tarafından peptitlere bölünmesi gerekmektedir. Bu bölünme ve sonrasında kana emilim çok uzun bir süreçtir. Örneğin bir ölçümde 15gr süt proteinin %70 – 80 oranında emilmesi için 3 saat zaman gerektiği tespit edilmiştir.
Aslında uzun bir sürede emilmelerine karşın bozulmamış proteinler çok önemlidir çünkü vücuda geniş spektrumlu bir amino asit profili sağlayarak kaslarda temel yapı taşlarını oluştururlar. Böylece amino asit havuzunu doldurarak yeni dokuların oluşumunu ve büyümesini sağlayarak en temel görevi yerine getirirler. Amino asitlere göre daha ucuzdurlar. Ancak amino asitlerle kıyaslandığında daha az etkilidirler. Çünkü protein tozları vücut enzimleri tarafından amino asitlere ayrılırken bu amino asitlerin bir çoğu karaciğer tarafından etkisiz kılınırlar. Daha fazla amino asit için daha fazla protein tüketmek ise vücutta protein paradoksuna yol açar.
Aşırı protein alımı büyümeyi desteklemek yerine , büyümeyi yavaşlatır. Buna protein paradoksu denir.
Amino asitler protein tozları ile kıyaslandığında , protein tozlarının yanında saf maden gibi dururlar. Çünkü amino asitler zaten proteinin peptitlere ayrılmış halidir ve vücut ayırma işlemi uğraşmadan direk olarak daha çabuk ve etkili bir şekilde amino asitlerin kas hücrelerine emilimini sağlar. Amino asitler protein tozlarının sağladığı tüm faydaları sağlarlar. Daha önemlisi kan dolaşımına direk girmeleri dolayısıyla daha başka artı faydalar gösterirler. Sadece kasların yapı taşı olma özelliğinin çok ötesinde özellikler sunarlar. Protein tozlarına karşın en temel üstünlüğü protein tozlarının ortaya koyamadığı bazı anabolik ve anti katabolik ve hormonal fonksiyonları ortaya koyarlar. Anabolizm, hormon regulasyonu (GH , insülin) immunamodülasyon , nörotransmiter fonksiyoun gibi armakolojik ve psikolojik etkiler gösterirler. Doğru oranlarda amino asit profiline sahip amino asitler gücü arttırmada ve onarım sürecini kısaltama da, yorgunluğu önlemede ve yağsız kas kütlesini arttırmada protein tozlarının sahip olduğu potansiyelin çok üstünde bir potansiyele sahiptirler. Tüm bunlar protein tozları ve amino asitlerin birlikte kullanılmaması anlamına gelmemelidir. Sporcular her ikisini de kullanabilirler. Ancak çok sıkı bir protein diyetine girilmişse sadece amino asit kullanımı tercih edilmelidir. Aksi takdirde sporcu protein paradoksuna girme riski yaşar.

Esansiyel ve Non-Esansiyel Amino Asitlerin Farkı
Amino asitler en temelde ikiye ayrılırlar. Bunlar vücudun üretemediği esansiyela amino asitler (EAA) ve vücudun ürettiği non-esansiyel aminoasitlerdir (NEAA). EAA lar dışarıdan besin takviyesi olarak alınır ve çok değerlidirler. Vücudun nitrojen dengesi gerekli olduğu zaman EAA lardan elde eder. EAA lar sırasıyla : histidine , isoleucine, leucine, lyine , methşonin , phenylalanine , threonine ve valindir.
Klinik deneyler EAAların protein sentesi ve pozitif nitrojen dengesi yoluyla anabolik etkiler sağladığını kanıtlamıştır. NEAAlar ise pozitif protein sentezi ve anabolizm için gerekli değildirler. Teksas Üniversitesinde yapılan bir çalışmada bir grup sporcuya 6gr EAA verilirken diğer grup sporcuya 6gr karışık (EAA+NEAA) amino asit verilmiştir. Uygulanan antrenman programı sonrasında 6 gr EAA almış sporcuların iki kat daha fazla anabolik etki gösterdiğini dolayısıyla anabolizma için NEAAlara gerek olmadığı kanıtlanmıştır.

En iyi Amino Asit Kaynağı – Whey Proteini
Dünya piyasalarında amino asit yapımında whey proteini , yumurta beyazu ve süt proteini gibi çeşitli proteinler kullanılmaktadır. En pahalı proteinin ehry olması sebebiyle br çok firma amino asit üretiminde maliyetleri göz önünde bulundurarak diğer ucuz maliyetli protein kaynaklarını amino asit üretimi için tercih edebilmektedirler. Günümüzde bilinen en iyi ancak en pahalı amino asit kaynağı whey proteini olup diğer protein kaynaklarına göre üstünlüklerini aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Nitrojen yeni kas dokularının büyümesi ve tamirinde önemli bir rol oynar. En fazla nitrojen içeren protein kaynağı en yüksek biyolojik değere sahip olan proteindir. Peynir altı suyu proteininin biyolojik değeri 104 olup diğer proteinlere göre çok daha fazla nitrojen içerir.

Protein Kaynağı Biyolojik Değer
Whey 104
Yumurta Beyazı 100
inek Sütü 91
Sığır Eti 80
Kazein 77
Soya 74

kısa ve orta süreli antrenmanlarda temel enerji kaynağı glikojen depolarıdır. (karbohidratlar)
Antrenman süresi uzadıkça tükenen karbonhidratların yerini enerji kaynağı olarak yağlar alır. Antrenman süresi daha fazla uzadıkça proteinlerde enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlanır. Bu durumda enerji kayanağının %10 – 15 i aminoasitlerden özellikle de BCAAlardan karşılanır. BCAA lar aktif olan iskelet kasları tarafından kullanılarak nitrojen açığa çıkarılır. Nitrojen kaslardaki prouvatla birleşerek Alanin i oluşturur. Karaciğer Alaninden nitrojeni ayrıştırarak glukozu oluşturu. Böylece glukoz yeni enerji kaynağı olarak kullanılır. Dolayısıyla BCAA lar tüm amino asitler içerisinde ağır antrenman esnasından çok özel bir yeri olan amino asitlerdir. Whey proteini tüm protein kaynakları içinde en yüksek BCAA değerine sahip proteindir.

Protein Kaynağı BCAA g/100 g protein
Whey 26
Yumurta Beyazı 22
Süt izolatı 20
Soya izolatı 17

Önemli olan diğer bir nokta protein kaynağının PDCAAS (proein digestibility corrected amino acid score) değeridir. Bu değer vücut tarafından emilen proteinin kaslarda kütle artışında ne kadar etkin olduğunu gösteren değerdir. Whey diğer protein kaynaklarına göre en yüksek nitrojen miktarının yanı sıra en yüksek protein değerini de sunmaktadır. Protein kalitesinin ölçümü PDCAAS ölçü metoduyla bulunur. Bu ölçüm için temel alnın kriterler yaklaşık nitrojen değeri , esansiyel amino asit profili ve sindirilebilme oranıdır. Bu metoda göre ideal bir protenin PDCAAS 1,0 olmalıdır. PDCAAS metoduna göre değeri 1,41 olan whey tüm protein kaynakları içerisinde rakipsizdir.

Protein Kaynağı PDCAAS Değeri
Whey 1,14
Yumurta beyazı 1,00
Kazein 1,00
Süt izolatı 1,00
Soya izolatı 1,00
Sığır eti 1,00
Mercimek 0,52
Buğday gluteni 0,25

Görüldüğü gibi hiçbir protein kaynağı wheyin sunmuş olduğu biyolojik değere , BCAA miktarına ve PDCAAS değerine ulaşamamaktadır. Bu değerler amino asit ürünleri içinde en iyi amino asitin whey olduğunu ortaya koymaktadır.

Dünya piyasalarında üretim yöntemlerine ve maliyetlerine göre çeşitli kalitelerde whey proteinleri üretilmektedir. Whey proteince çok zengin olmasına karşın insanlar tarafından tüketilebilir hale getirilebilmesi gerekmektedir. Bunun için başlıca iki temel üretim şekli geliştirilmiştir. Bunladan birincisi filtrasyon yöntemi olup ileri teknoloji şle mekanik olarak membran filtrelerden basınç altında geçirilmesiyle hiçbir kimyasal işlem görmeden filtre edilir. Bu metodla yüksek oranda alfa-lactalbumin ve glukomakropeptidler elde edilir. Alfa-lactalbumin neden önemlidir? Çünkü anne sütünde bulunan insanlar için en fazla besin değerine faydalı proteindir. Glukomakrıpeptidler BCAA amino asitlerince zengindir. ikinci üretim yöntemi ion-exchange yöntemidir. Ağır kimyasalların sebebiyle wheyin bir çok değerli ajanları işlem sırasında kaybolabilir. Dolayısıyla whey proteini üretiminde önem kazanan noktalar : alfa-lactalbumin ve Glukomakrıpeptid formların yüksek oranda eldesi ve yüksek nitrojen miktarı için yüksek biyolojik değeri olan ürün eldesidir.
Proteinler iki ayrı formda bulunurlar:
Bozulmamış protein :
Kırılmamış uzun zincirli protein
Peptid form protein (kısa uzun zincirli amino asitler):
Amino asitler kasların yapı taşıdır. Araştırmalar göstermiştir ki en iyi amino asit alımını sağlamak için peptid form protein tüketmek gerekir. Peptid form protein hidrolize prosesiyle elde edilir. Hidrolize prosesinde de iki üretim şekli geliştirilmiştir. Bunlardan biri %100 enzimatik hidrolize yöntemi (önceden sindirlimiş) mide enzimleri ile protein zincirinin peptid zincirlere kırılması ile gerçekleşir. Bu prosesin faydası hidrolize olmamış proteinlere oranlara vücut tarafından daha çabuk ve daha fazla oranda sindirilebilmesidir. Proses zorluğu ve maliyetinden dolayı dünyadaki en pahalı whey proetini hidrolize whey proteinidir. Protein satın alırken dikkat edilmesi gereken % kaçlık bir protein olduğu değil nasıl filtre edildiği ve hidrolize olup olmadığıdır.
hem amin hem de karboksil grubu içeren moleküllerdir.
"amino" terimi, Yunanca ammoniacos= NH3 kaynağı olan, ilk kez Libya’da keşfedilmiş keskin kokulu bir reçineden türetilmiştir.

aminoasitler, proteinlerin komponenti olan rölatif olarak küçük moleküller ya da yapı taşlarıdır. Standart olarak yaşamsal organizmalarda 20 adet aminoasit tanımlanmıştır. Kimyasal açıdan aminoasitler merkezî karbona (alfa) bağlı bir amino grubu (-NH2) ve karboksil grubuyla (-COOH) birlikte değişken radikal gruba sahiptir. Alfa karbona bağlı amino ve karboksil grupları, peptit bağlarıyla daha büyük zincirler ve ileri katlanmalarla üç boyutlu spesifik proteinleri meydana getirir. Oluşan zincirdeki amino asitlerin farklı doğaları, zincirin ve üç boyutlu yapının kendine özgü bir hâl almasını, dolayısıyla sentez edilen proteinin kendine özgü işlevlere sahip olmasını sağlar. Bu aminoasitler apolar, polar, hidrofilik, hidrofobik, siklik radikal gruplu, asit ya da baz olabilir. Tüm bu kimyasal nitelikler, aminoasit zincirlerini ve proteinleri fonksiyona özgü kılar. Aminoasitler, sentez esnasında spesifik transfer RNAlar (tRNA) ile sentez bölgesine hücrenin çeşitli yerlerindan taşınır ve messenger RNAlar (mRNA) tarafından özel bir kod ile sekanslanır, polipeptitler oluşturulur. Ribozomlar tarafından katalizlenen translasyon süreciyle ve sentezlenen farklı polipeptitlerin birleştirilmesiyle spesifik proteinler oluşturulur.

temel aminoasit yapısı:
görsel

Aminoasitler, sağ-elli (D-form) ve sol-elli (L-form) olmak üzere iki antimerik formda bulunabilir. Yaşamsal organizmalarda sentezlenen proteinlerde aminoasitler sıklıkla L-form olarak yer alır; ancak aminoasitler rasemizasyon adı verilen bir prosesle D-forma da dönüşebilir. Hem sağ-elli hem sol-elli molekülleri barındıran molekül karışımına rasemik karışım adı verilir. Rasemizasyon, bazı kitaplarda epimerizasyon olarak da geçmektedir. Rasemizasyonda moleküllerin farklı ayna görüntülerine dönüşme hızı kestirilerek molekülün yaşı ve tarihlenmesi hakkında bilgi edinilir.

bir örnek olarak Alanin aminoasidinin L- ve D-formları:
görsel
protein yapıtaşı,düzenleyici,vucutta bazi nörotransmitterlerin ve molekullerin öncülü olan maddelerdir aminoasitler,20 cesittir 8i insan vucudu icin esansiyeldir(disardan alinmasi zorunlu) vucudumuzda gerceklesen türlü reaksiyonlarin çalışabilmesi,sorunsuz işleyebilmesi icin gereklidir.değişik bir metabolizması vardır,amino grubu ayrı bir şekilde kalan karbon iskeleti ayri bir şekilde vucutta yıkılır.
doğada 20 çeşit amino asit bulunur bunun 12 tanesi biz sentezleriz kalanını dışardan alırız. amino asitler proteinlerin yapı taşları olduğu için çok önemlidirler. zaten protein tozlarında da çok çeşit aa bulunur bu şekilde hücre alınan aa lardan protein sentezler kas yapar.
amino asitler nh2 ve cooh foksiyonel gruplarini iceren yapilardir. Kendi bunyelerinse hem asit hem de baz icerdiklerinden iç tuz olusturabilirle ve amfoter ozelliktedirler. hem asitle,hem bazla tepkime verebilirler.
peptit baglariyla birbirlerine baglanirlar
Babamın arkadaşının lakabı.

Bir lakap bir insana bu kadar yakışır. Kekoş.
Proteinin yapıtaşlarındar biridir.Süt içen yumurta yiyen insanlarda bulunduğu bilinmekle beraber üre veya ürik asit olarak vücuttan atılır.
Kimyada bir aminoasit hem amin hem de karboksil fonksiyonel gruplar içeren bir moleküldür. Aminoasitlerin kovalent bağlarla uç uca eklenmesiyle oluşturdukları kısa polimer zincirler "peptid", uzun polimer zincirler ise "polipeptid" veya "protein" olarak adlandırılırlar. Hücre içerisinde ribozomlar, mRNA moleküllerini kalıp olarak kullanarak aminositleri uç uca ekleyerek proteinleri sentezlerler. Bu işleme translasyon (çeviri) denir. Bilinen 20 tane aminoasit vardır;
(bkz: Glisin)
(bkz: Alanin)
(bkz: Valin)
(bkz: Lösin)
(bkz: izolösin)
(bkz: Fenilalanin)
(bkz: Triptofan)
(bkz: Metiyonin)
(bkz: Prolin)
(bkz: Serin)
(bkz: Treonin)
(bkz: Asparagin)
(bkz: Sistein)
(bkz: Glutamin)
Proteinin monomeridir.
spora yeni başlayan insanların, kas yapma amacıyla "sağlıklı olm bu steroid kötü, aminoasit değil." diyerekten bastığı, gereksiz ve sağlıksız olay.

tabi yukarıda yazılanı proteinin yapıtaşı aminoasit olarak değil, dışarıdan "ilaç" gibi alınan aminoasit olarak algılayınız.