bugün

2 yaz öncesine kadar benimde kalbimde olam sevdadır. Ama daha sonra farkettim ki, genel itibari ile değerlendirdiğimde, insanı çokta cezbeden bir tarafı olmadığını görmüşümdür ayrıca amerikanın.

(bkz: gittim gördüm ordan biliyorum)
amerika sevdam sadece fıstık ezmesine hayranlıktan ibaret. onun dışında amerikan bayraklı t-shirt giymeyi moda sanmayın sevdadır o.
ülkesinde ki sikten insanlardan, sikten demokrasiden ve sikten vergilerden sıkılmış insanın sevdasıdır.
Takma saç ve üniforma paltolardan önce
vardı ırmaklar, candamarları gibi ırmaklar,
aşınmış dalgalarının tepelerinde kondor’un ve kar’ın
kımıltısızca durduğu sıradağlar vardı:
nem ve yabanıl orman da bulunurdu, henüz
adı olmayan şimşek, gezegenimsi bozkırlar.

insan topraktı, kaptı, titreyen bataklığın
gözkapağı, bir çeşit balçıktı,
Karaib maşrapası, Chibcha taşıydı,
sultan kupası ya da Arauco çakmaktaşıydı.
Genç ve acımasızdı, gene de kanlı kristalden
yapılma silahının kabzasında basılıydı
dünyanın başharfleri.
Onları
ansıyamadı sonraları hiçkimse: rüzgâr
unuttu onları, toprağa gömüldü
suyun dili, yitirildi anahtarlar
ya da boğuldu sessizlik ve kanda.

Yaşam yitirilmedi, çoban kardeşlerim.
Ama yabanıl bir gül gibi
düştü kızıl bir damla ormana,
ve bir yerlambası söndü.

Öykünün akışını anlatmak için buradayım.
Yaban öküzünün barışından
dünyanın bir ucunda kırbaçlanan
sahillere dek, Antartik ışığıyla toparlanmış
köpük yığınlarında ve bunaltan
karanlıklarda, Venezuella sakinliğinin
dikkaya oyuklarında aradım
seni, babam benim,
karanlığın ve bakırın genç savaşçısı,
ya da seni, gelinlik bitki, yatırılmaz saçörgüsü,
ana-timsah, metalik güvercin seni.

Ben, dipçamurun gururlu inkası
dokundum taşa ve dedim ki:
Kim
bekler beni? Ve ezdim bir avuç
sırçayı parmaklarım arasında.
Gene de dolandım durdum
zapoteka-çiçekleri arasında,
ve ışık bir geyik kadar yumuşaktı
ve gölge yeşilce bir gözkapağı.

Sen memleketim benim, adsız, Amerikasız,
gündönümünün taçyaprağı, erguvan mızrak,
köklerimden sürünür kokun tepeme dek,
boşalan kadehime dek, en taze söze dek,
henüz ağzımdan doğmamış olana dek.

(bkz: Pablo Neruda)
bu sevda hiç bitmez.*
(bkz: amerikan rüyası)
zihniyetin değişmesiyle,kendi ayaklarının üstünde durmayı öğrenince vaz geçilecek boş anlamsız sevda.
Dünyanın en zengin ülkesi olması, kendi vatandaşına gayet iyi bakması, türkiyeden kesinlikle çok daha iyi hizmetler sunması, güçlü olması dolayısıyla makul görülebilecek sevda. Amerikanın olumsuz yönleri yok mudur? Tabii ki vardır hem de çoktur fakat bu olumlu yönlerini yok etmez, 3 yanlış 1 doğruyu götürmüyor.

(bkz: kadınlarda güce tapma)
benzer konunun eleştirildiği bir roman

(bkz: araba sevdasi)
günümüz gençliğinin yavaş yavaş kurtulmaya başladığı anlamsız hayranlık.
amerika filmleriyle,ürünleriyle,reklamlarıyla,markalarıyla gözümüzü gözümüze sokulan amerika'nın insanların gözünde "dünyadaki cennet" ilan edilmesi ve kişilerin kapağı oraya atma isteğidir.