bugün

allah ın müslümanlara hiç ama hiç iyi bir şey vermemesi.

ekşiden arkadaşın biri şöyle özetlemiş;

---
ver allahım ver herşeyi onlara ver. uzun boy, uzun bacak, yüz güzelliği, küçük burun, sarışınlık, renkli göz, güzel evler, özgürlük, refah. bize de kıl, tüy, kısa boy, bastı bacak, kemerli burun, gelenek, örf, adet, töre, komşu teyze, elalem, rte. neyse ki lazer epilasyon diye de bir şey göndermişsin.
--

bunlara ek olarak müslümanlara kan vahşet vermiş, açlık ve medeniyetsizlik vermiş, ölüm ve haksızlık, çarpık ahlaki değerler ve düzen vermiş. yoksa allah hristiyan yada ateist mi diyeceğim ama zaten var ise teknik olarak allah'ın ateist olması gerekiyor. şimdi bunların hepsi sınav mı yine? ne sınavmış arkadaş. yoksa bunlar sınav değilde hatalı ve hastalıklı bir inanışa mensup olduğumuzdan dolayı mı? hangisi daha mantıklı bir seçenek acaba?
zamanında ziya paşa'nın yaptığı tespittir. o gün bugün, ne kafalar değişti ne de gerçekler...

Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm

Bulundum ben dahi dar-üş-şifa-yı Bab-ı Âli'de
Felatun'u beğenmez anda çok divaneler gördüm

Huzur-ı gûşe-yi meyhaneyi ben görmedim gitti
Ne meclisler ne sahbâlar ne işrethaneler gördüm

Cihan namındaki bir maktel-i âma yolum düştü
Hükümet derler anda bir nice salhaneler gördüm

Ziya değmez humarı keyfine meyhane-i dehrin
Bu işretgehte ben çok durmadım ammâ neler gördüm
Müslümanların ne istediğini sorgulamak gerek.
bu dünyadaki güzellikler onlarındır.

ömür otobüs durağına benzer. insanlar onu süsler güzel görünsün ister uğraşır . Be adam otobüs gelince atlayıp gideceksin o durak süslü kalsa ne olur kalmasa ne olur.
önemli olan öldükten sonraki ferahlıktır.
sebep olan kafanın değişmediği ortadadır:

--spoiler--
ömür otobüs durağına benzer. insanlar onu süsler güzel görünsün ister uğraşır . be adam otobüs gelince atlayıp gideceksin o durak süslü kalsa ne olur kalmasa ne olur. önemli olan öldükten sonraki ferahlıktır.
--spoiler--

1918 yılında yeryüzünde esir olmayan müslüman kalmamıştı neredeyse... islam dünyasındaki ayaklanmaların hemen hemen hepsini milliyetçiler başlattılar. yobazlar aynen bu kafada devam ediyorlardı. tuttukları yol akıllarınca ahiretlerini garanti ediyor ya, gerisi ne gam!...

yobaz katırdan daha inatçıdır. yeryüzündeki tüm müslümanlar diğer insanların ayağının altında paspas olsa bile tutumunu değiştirmek istemez. asla ve kat'a hatalı olduğunu kabul etmez, düşüncelerine ve inançlarına yönelik bir özeleştiri yapmaz.
%99 u müslüman diye düşünülen bu ülkedeki müslümanların yaklaşık % 60' ından fazlasının dinle hiçbir alakası yok ve hayatında allah için hiçbir şey yapmamış. peki neyin isyanıdır bu?
cenabet olduğum zaman işlerim daha rast gidiyor, daha çok kazanıyorum diyen bir komşum vardı.

oysa ki islam, zorluk zamanı sabretmeyi, bolluk zamanı şükretmeyi öğütler. hayatında daha çok bolluk var ise üzerine çokça düşünmek, sorgulamak gerekir. zorluklar kaçınmak için değil, müminin imanının parlaması, günahının dökülmesi, sabrı ile kat kat mükafat alması, derecesinin artması içindir.

allah zorluklara sabreden, bolluklara şükredenlerden olmayı nasip etsin, amin.
allah(c.c) bize hz. muhammed aleyhisselamı göndermiştir, rabbimiz bize kuran göndermiştir.
dünya bir süreliğine gevurun da olsa/olabilse, ahiret bizim olacak inşaallah.