tam anlamıyla ibret vesikası olan sorulardır.

buyrun:

ALLAHU TEALA'nın Azrail'e Sorduğu 2 Soru..

ALLAH ruhları bedenden almakla vazifelendirdiği ölüm meleği Hz. Azrail'e sormuş: En fazla kime üzüldün?"

"Ya Rabbi! Herşeyi sen bilirsin.Bir defasında deniz üzerinde fırtınaya tutulan bir geminin suya dökülen bütün bireylerinin ruhunu almıştım.Fakat bu sırada kucağında küçük yavrusuyla bir tahta parçasına tutunmuş,suya bir dalıp bir çıkan anneninde ruhunu kabzedip,küçük yavrusunu tahta üzerinde sağ sağlim bıraktığım zaman,su yüzünde annesiz kalan o yavrucağa çok acımıştım.Onun acıklı hali,beni uzun zaman üzmüştü."

ALLAH tekrar sormuş: Kimin ruhunu sevinerek aldın?"

Azrail bu soruyada şöyle cevap vermiş:

"Filan yerde zalim bir hükümdar vardı:Etrafını kasıp kavuruyor,halkı inim inim inletiyordu.işte o zalimin ruhunu almam için bana emir geldiğinde ona doğru giderken derinden bir neşe duydum.O zalimin canını alırken duyduğum sevinç kadar hiçbir vakit o kadar sevinç duymamıştım."

Nice sırlar ve hikmetler sahibi yüce ALLAH (c.c) bu dafa,Azrail'e şöyle bir soru sormuş:

"Ya Azrail! O canını alırken sevinç duyduğun zalim kimdi biliyormusun?"

"Sen bilirsin YA RABBi!"

" işte ruhunu alırken büyük sevinç duyduğun o zalim, vaktiyle bir tahta üzerinde biraktığında büyük üzüntü duyduğun o mahsun çocuktu."
allah cevabı nasılsa biliyor, neden sormuş ben onu anlamadım.
sorulmayan sorulardır.

Şahsen bana sormadı henüz.
Amacı ders vermek olan kıssadan hissedir. Bunun gerçekte yaşanmış olması gerekmiyor. Önemli olan ders çıkarmak. Bu yüzden gerçekliği ve yaşanabilitesi açısından tartışılması saçma olacak metindir.