bugün

fanatik bir beşiktaş'lıyım. galatasaray'ın uefa kupası yıllarından beri maç izliyorum. o zamanlar hagi diye biri vardı türkiye'de. tüm türkiye'nin hayran olduğu... kimsenin saygıda kusur etmediği bir hagi... çok yetenekliydi. izliyorduk, seviyorduk, alkışlıyorduk. hagi gitti. milyonları üzdü. ama en iyi kim sorusunun cevabı her zaman o adam oldu.

nouma diye bi adam vardı. kapkara, iri yarı, hayvan gibi bi adam. spiker adını okuduğunda gözlerimiz faltaşı gibi açılırdı. diskoya filan giderdi, bizimkileri de götürürdü. asiydi, deliydi, psikopattı nouma. beşiktaş taraftarı gibiydi. aşırı sempatik olduğu için herkes bağrına bastı zamanla. bu yüzden sevildi bu adam da. sonra durduk yere çükünü elledi filan. kovuldu öyle.

sergen vardı bir zamanlar. ben anlatmayım onu, federico giunti anlatıyor:

--spoiler--
- takımla ilk antremanımdı. tanışma faslından sonra düz koşulara başladık. biz koşarken yanımızda irice, göbekli bir adam da bizle koşu yapıyordu. Malzemecilerin ya da masörlerin neden takımla düz koşuya katıldıklarını düşünmeye başladım. Düz koşunun ardından topla çalışmalara geçtik. Aman Allah'ım, benim malzemeci sandığım göbekli adam topla inanılması güç hareketler yapmaya başlamıştı. Gözlerimi alamıyordum. çift kale maç için ilk yelek kendisine verilince takımın oyuncularından biri olduğunu anladım. O kişi Sergen'di."
--spoiler--

Türk futbolunun en iyisi miydi tartışılır ama, şüphesiz en yetenekli adamıydı sergen. dört büyüklerde oynamış göbekli bir adam. avrupa'nın dev kulüplerinden teklif alırken, o yuvasında kalıp efsane olmanın peşindeydi. oldu.

o yıllarda türkiye'de felaket bir transfer savaşı vardı. aziz yıldırım her konuşmasında en iyisini alacağım diyordu. en iyisini ! beşiktaş valencia'dan john carew'i, galatasaray real madrid'den flavio conceicao'yu getirmişti. fenerbahçe taraftarı hani nerde büyük yıldız derken, bir şey oldu. biri geldi türkiye'ye. ismi alex de souza. brezilya milli takımında olmasına rağmen herkeste bir soru işareti oluşmuştu. aziz yıldırım'a soruluyordu bu mu ? bu diyordu aziz. iyi tamam dedi herkes. nereden bilebilirlerdi ki bu adamın fenerbahçede 8 sene oynayacağını, heykelinin dikileceğini... futbol işte. neyse haftalar geçti. adam karakterinden, futbolundan, zekasından, katkısından taviz vermiyordu. fenerbahçe iyi iş çıkarmıştı. transfer savaşını fenerbahçe kazanmıştı. seneler sonra alex gözü kapalı kadroya yerleştirilen bir adam oldu. daha sonra kaptan oldu. öyle bir futbolcu oldu ki, oynamasına gerek kalmadan ismiyle maç kazandırıyordu. derbi maçlarında beşiktaş'ı, galatasaray'ı tek başına yıkarken ne beşiktaşlılar ne galatasaraylılar bu adama "ulan ne orospu çocuğu herif" diyemiyordu. özelliği oydu. karakteri müthişti gerçekten.

demek ki neymiş? bazıları kazandırdıklarıyla, bazıları deliliğiyle, bazıları yeteneğiyle, bazıları da karakteriyle efsane oluyormuş.

yıl 2011. adam 34 yaşına gelmiş. ama hala gol krallığına, asist krallığına, kısacası krallığa oynayan alex vardı. aykut kocaman yönetimindeki fenerbahçe şampiyonluğu son saniyede galatasaray'a kaptırmış, sorumlusu alex olmuştu. takımın herşeyiydi ya belki o yüzden. sonra birilerinin aklına şu geldi. "ulan tam sırası, şu alex'i başımızdan savalım artık..." bir propaganda başlatıldı yurt çapında. yılların alex'i, bir anda sorunlu futbolcu, koşmayan adam, egolu adam olmuştu medyada. tüm yorumcular alex'e yükleniyordu, aykut kocaman da bir şey yapıyormuş gözükmek için alex'i kadrodan kesmeyi düşündü. şaşırdı alex, afalladı. yerine adamlar alınmaya başladı meireles filan geldi. alex sadece şaşırıyordu. restini koysa, tamam ulan gidiyorum dese, gitmesin diye milyon eurolar saçılacaktı o adama. ama o bunları istemedi, o birileri bana sahip çıksın istedi ve sustu. sonra aykut kocaman aşağılık kompleksine girmiş olacak ki, türk kızları gibi "o mu ben mi" tribine girdi. medya tam o sırada gaza bastı, "alex fenerbahçe'den daha mı değerli" diye gaza getirdi yönetimi.

o büyük adama ne oldu biliyor musunuz? sırf rest çekmedi diye, ihanet etmedi diye kovuldu. gece saatlerinde yüzlerce beşiktaşlı, galatasaraylı, trabzonlu, sanıcaboruelazığsporlu taraftar alex'in evinin önünde sabahladı. bizi unutma diye. ağladı adam. ağladık ulan !

biz kimi izleyeceğiz lan he ! kimi takdir edeceğiz? türkiye'deki başkanlara ve medyaya sesleniyorum. reklam uğruna milyon eurolar verdiğiniz saçmasapan adamları götünüze sokun. efsaneleri böyle harcamayın ulan bu ülkede !
gebersin ibneler. aleximin göz yaşına hepsi kurban olsun. adamdı o. futbolu sevdirendi, büyük kaptandı candı. maç izleme nedenimdi. fener aşkımın nedeniydi. herşeyimdi belkide. kolumdan 'kralex' yazısı eksik olmuyordu. sarı lacivert dedi mi ilk akla alexim gelirdi. o her bişeydi. o çocuklarına istiklal marşnı ezberleten, kuranı bitiren, şehitlere bile yardım edendi. o insan gibi insandı. ve gitti. öldük arkandan alex. 2 saate yakın ağladım. ağlattı bizi. aykut olmasa da taraftar onunla. çünkü o en büyük kaptandı!