bugün

bir erkek bir gün bir kadını aldatmış, bir kadın bir erkeği terk etmiş. sonra zaman geçmiş ve o bir erkek o bir kadın ile yeniden birlikte olmaya başlamış.

başlamış ama ne o kadın aldatılan o kadın, ne de erkek o aldatan erkekmiş. hayır, kişilikte birçok taş yerinde duruyormuş, özün değişmesi zordur zira ama aşk kavramları gelişmiş birinde, diğerinde de demini almış, bayatlamış. yaşın da verdiği meczup hislerle ilişki daha bir zor olmaya başlamış. kadının aşktan ötürü gözüne inen perde, aldatılma ile açılmış ya, bir dahaki vuslatta inmemiş yeniden o badem gözlerine. eee, kör rolü de yapamaz ya bu kadıncağız, onca can acısına ve aşk acısına rağmen.

erkek bihaber görüntüsünün altında, aslında her şeyden haberdar olan usunun fütursuz aymazlık maskesi altında yine yapmış yapacağını. yine aldatmış aldatacağı kadıncağızı.

yürür mü bu ilişki?

bir kadın, aldatan bir erkeği ilkine münhasır affeder ya da aslında affeder gibi görünür ama ikincisinde de afeder mi ya da kimilerine göre olgunluğu gösterir miymiş ki önce kendisine ya da yaşadıklarının ve sevgisinin hatırına?

kadın, kaç kere gözüne inen aşk perdesinin aralanmasına ve gel-git zamanlarda kapanmasına izin verir?
kadın, incindiğini ne kadar ve ne şekildeki şiddetle gösterir edilgenliğinin bastırılmış köleliğinde?
kadın, sevdiği adamı gerçek anlamda kaç kere affeder?
kadın, aldatan sevdiği adama ne kadar güvenir?
kadın, aynı adamı aslında kaç kere sever?
(bkz: kaya çilingiroğlu) (bkz: hülya avşar) *
maddi olanakları kısıtlı kadındır, kendi ayakları üstünde duramayacak kadındır, dul damgası yememek için aile baskısı gören kadındır, geleceği güvende olmayan ya da (işi gücü parası olsa bile) kendine güveni olmayan bir kadındır.. yoksa hiçbir kadın aldatılmayı kabullenmez ve gerçekte affetmez. başka çaresi olmadığı için, affetmiş gibi yapar sadece.. asla affetmez!
vakti zamanında bilge bir adam ve ona hergun bir tane altın veren dostu bir yılan varmış. yılan bilgeye yanına her geldiğinde bir altın verip deliğine geri dönermiş. bilgenin oğlu durumu görünce kendi kendine "bu yılanın yuvası altın doludur" diyerek birgün yılanı öldürmeye kalkmış. yılanın kuyruğundan bir kısım kopartmış ama yılan da çocuğu ısırmış. yılan kuyruksuz kalmış çocuk ise ölmüş. tabii bilge durumu anlamış. bir süre sonra yılana "yılan, biz seninle tekrar dost olabiliriz, unutalım bu olayı" demiş. yılan da ona "ben de bu kuyruk yarası, sen de bu evlat acısı olduğu sürece biz artık dost olamayız" demiş.

evet çok klasik bir hikaye. aldatma konusu da bu hikayeye benzer. suyu bulandırırsın aldatınca ve o su temizlendim dese de temizlenmez. kadının affetmesi için birkaç neden vardır. ama bu nedenlerden hiçbirisi erkeğin affedilmeyi hak etmiş olması değildir.
(bkz: sevdigim adam)
"herkes affedilmeyi hak eder, hele bir de canan buna hepten değer." diyen en güzel duyguların insanının yapacağı iştir. eğer yapılan hata pişmanlık getirmişse hatun kişinin yaptığı yanlış değildir.
biraraya gelmesi zor ikilidir. affedenlere, gerçekten saygımız var. herkesin içinde bulunduğu şartları bilemeyiz. her kadının, katlanacağı şeyler farklı olabilir. ama bazılarımız için imkansız ötesidir.
affetmek diye bir şey olamaz ortada. kadının ya yıkılmasını istemediği bir yuvası vardır, ya çocukları vardır, ya da mahalle baskısı(bu da son moda) olayından korkuyordur diye olayı sineye çekebilir. kadın değilim ama kendimi kadın yerine koymaya çalışacak olursam bu durumu yorumlamak için affetmek sevmekten mütevellit bir olay gibi görünmüyor gözüme.
hiçbir insan hiçbir insanı aldatamaz insan ancak kendini aldatır felsefesini söylettiren gerzekçe durum.
erkek, aldanandır; kadın, unutan...
bildiğin aşık kadındır.
ilişkiyi bir tür simulasyona çeviren durumdur. artık hiç bir zaman eski güvenilir,sığınıcak liman değildir erkek kadın için. erkek ise bu kabullenmenin ağırlığını her zaman üzerinde hissedecek ilişkide hiç bir zaman cesur olamayacaktır. bu utanç günden güne ikisini de kemirecek dönülmez bir yola sokacaktır ilişkiyi.
seven kadındır sevdiğine pişman edilen kadındır.

kadınlar affeder ama neyi affettiklerini asla unutmazlar.
bakın bu konuda hali hazırda bir eser var, tekin üstadımız yorumlamış. yazmıştır da o katana.

"Çok üzgünüm istemeden
Seni dün gece aldattım
Kim oldığu mühim değil
Sana bağlanmaktan kaçtım

Çok üzgünüm istemeden
Bir bakışa aldandım
inan bana bütün sabah
Pişmanlıktan ağladım

Aşk herşeyi affeder mi
Dersin zamanla geçer mi
Güzel günlerin hatrına
Aşk herşeyi affeder mi"
aldatılan kadın affediyorsa eğer bunda bi gariplik var diye kaçılmalıdır, kadınlar intikam duygularını fazlasıyla güçlü yaşarlar, 1 kadınla aldatılan kadın, sevgilisini ancak onu 2 erkekle aldatabilmeyi düşünerek affeder.
"intikam soğuk yenen bir yemektir".
kısır döngü.
körü körüne aşık kadındır.
gün gelip gerçeklerle yüzleştiğin de bunu düşündüğüm için ne kadar safmışım diyecek olan kadındır.*
aldatsa da erkeğini gözden çıkaramayacak kadar seven kadındır.
yada mecburiyetler * yada alışkanlıklar sebebiyle kalbi kırılan ama yola devam eden kadındır.

ama bilinmelidir ki, bir kez yapan her zaman yapacaktır.
(bkz: aldatan kadın affetmeyen erkek)
(#1033218)
ustura kesiği kadar gerçek bir örnek!