bugün

koskoca evrende 160-180m. birşey olmak gibidir. insan için dünya neyse odur.
(bkz: ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler)
altın kafeste bülbülün yüzen versiyonu balıkların anlam kargaşasıdır.
-olum okyanus nasıl biyerdir lan?
+ne bilim olum yüz yüz bitmez heralde ha bide okyanusta kızlar teklif ediyomuş
-!'%&^%/^'
en fazla 4 saniye anlarlar o anlamı.
çölde kutup ayısına rastlayan bedeviden farksız.
bunun için önce şunu düşünmek gerekir.daha önce okyanusta olup sonradan akvaryuma alınan bir balık için okyanusun anlamı;insan için hapishane,kuş için kafes anlamına gelir.daha önce okyanusta hiç bulunmayıp direkt akvaryuma alınan bir balık içinse,köyünden ilk defa çıkan bir insan için megapolun anlamı neyse okyanusun anlamı odur.
akvaryumdaki balıklar için okyanusun anlamı eşittir karıncalar için dünyanın anlamıdır.
bence bu saçmalıga biri son demeli ve balıkları oldukları yerde bırakmalı.
(bkz: ne gerek var o kadar büyüklüğe)
(bkz: kayıp balık nemo)
izleyenler bilir.
Köpekbalığı (ölüm) riski, yemsiz (yorucu av saatleri) bir hayat demek.
Akvaryumda yaşayanların tatlı su balığı olduğunu düşünürsek, okyanus onlar için ölüm demek olabilir.
(bkz: özgürlük)
özgürlüğüne düşkün bir balığa "sonunda boğulmak olsa da benim o sularda yüzmem gerek." cümlesini kurdurtacak kadar derin anlamdır.
3 saniyelik hafızayla kendi aralarında sorsunlar bu soruyu mesela:
a- senin için okyanus nedir?
b- çok süper birşey.
a- ne çok süper birşey?
hiç bir anlamı yoktur. orta boy bir akvaryumun sonuna gelene kadar başını unutur zaten o afedersiniz g.t kadar akvaryumda okyanusları keşfetmiştir zaten.
şuraya bak ya konya otobanı gibi git git bitmez şerefsizim! cümlesinin beyinlerinde 3 sn'lik bi gezinti yapmasıdır.
dert etme yeğen o çoktan okyanusu unuttu...
bir anlamı yoktur. zira balık hafızalı olmak esasen balıklar için geçerlidir ve onlar* için eğer akvaryum bir uçtan diğer uca 3 saniyede gidilemeyecek kadar büyükse, zaten sonsuzluk kadar büyüktür. *
türkiyede'ki stadyumlarda maç izledikten sonra ispanya, almanya ya da ingiltere'deki stadyumlarda ;

''zıpla! zıpla! zıplamayan ibne''

şeklinde tezahüratlara mağruz kalmadan maç izleyebilmeyi düşlemesi gibi birşeydir...
hapisteki birisi için dışarıda olmakla eşdeğerdir. istediğini yapmanın, gönlünce dolaşmanın tadına varmışsa insan, hapiste olduğu süre içerisinde özgürlüğün değerini anlayıp farklı davranabilecektir. ama bir balık, belki de hiç okyanusun tadına varmadan ölüp gidecektir. büyük ihtimalle de hayatın, yaşadığı akvaryumdan ibaret olduğunu düşünecektir.
"ol mahiler ki derya içredürler lakin derya nedir bilmezler"