bugün

o mahşeri kalabalıkta sanatçıyı nasıl göreceğini kara kara düşünüp dev gibi adamların altında ezilmemek için annenin bacaklarına yapıştığın anda, babanın ani bir hareketle boynuna alması ve konseri en fiyakalı yerden seyrettirmesidir.

tarihi tam hatırlamıyorum ama diğer şeyler tıpkı dün yaşamışım gibi aklımda. aliağa'da edip akbayram konseri vardı. nasıl bir kalabalık var tasvir edemiyorum. şarkılarını severek dinlediğim, daha doğrusu babam ve annem dinlerken duyup sevdiğim o sanatçıyı görecek olmanın verdiği sevinçle gittim konsere. seyrettiğim ilk konserdi. babam kalabalığın ortasına dalıp bizi önlere doğru sürükledi ama bir yerden sonra tıkandık. annemin bacaklarına sarılmış bir halde ezilmemek için taklalar atıyordum. gördüğüm tek şey önümdeki adam ve kadınların popolarıydı. o kısa boyumla ancak bu manzaraya erişebiliyordum! hüzünle başımı öne eğdim. o sırada bir alkış tufanı patladı. ince den bir müzik girdi ve edip akbayram gidenlerin türküsü ile konsere başladı. ablamlar zıplayarak da olsa biraz görmüşlerdi onu. bense hala popolara bakıyordum. derken iki el beni kavradı ve havaya kaldırdı. işte o benim süper kahraman babamdı. beni boynuna oturttu ve konser bitene kadar da indirmedi. neredeyse net görüyordum edip akbayram'ı. dilim döndüğünce eşlik ediyordum. haramilerin saltanatını yıkacağız diyordu, gülüyordum. harami ne demekti ki? olsun diyordum, o söylüyorsa vardır bir bildiği.

şimdi ne zaman konseri babasının omuzlarında izleyen bir çocuk görsem duygulanıyorum. onun o şaşkın bakışlarını izleyip gülüyorum. bir zamanlar onun baktığı yerden kendimi görüyorum.
aşkolsun sana çocuk aşkolsun diyor edip akbayram. kızarıyorum, utanıyorum, üstüme alınıyorum...
Baba o kadar iyi insandır ki kendi izlemez çocuğuna izletir.
artık çok eskide kalan fakat aynı yoğunlukta özlenendir.
hem konseri izlemek hem de ayaklar altında ezilmemek için babanın bir tür tedbir tarzıdır. babadır, candır.