bugün

Bir hafta öncesinde tutuklanmak sureti ile ceza evine gönderilen Türkiye'nin yetiştirdiği en tatlı dilli fıkra, deneme yazarı.

Zaman gazetesinin edebi/siyasi dergi kıvamında çıktığı dönemde taraflı tarafsız tüm okuyucuların okumaktan zevk aldığı yazardı.(tabi taraflılar biraz daha zevk alırdı *

O dönemler cemaat gazetesinde yazan insana otomatikman cemaatçi yaftası yapıştırmak da bir tür gaftı.

Ahmet Turan Bey de ülkücü kökenli bir yazar olarak -ki ülkü ocakları başkanlığı yapmışlığı bile vardır- Zaman Gazetesindeki nispi zenginliğin bir parçası oldu.

Gün geldi devran döndü ve o gazete militan bir azınlık gazetesi oldu. Tam da köşeye çekilip kimliğine yakışır bir duruş sergilemesi gerekirken yazdıkça yazdı. Muhalif olmanın dayanılmaz hazzı ile yazdı.

Zaman Gazetesi kapandı, kim olursa olsun mazlumun yanındayım diyerek Yeni Hayat gazetesinde devam etti. Gene yazdı.

En nihayetinde şuan tutuklu.

Suç olan şey örgüt(cemaat) yapısı içerisindeki hiyerarşide yer alıp fiiller gerçekleştirmektir. Devletin kurumlarına hile ile toplu bir biçimde sızmak ve devletin verdiği maaş ile devlet lehine değil bağlı bulunduğu cemaat lehine çalışmaktır.

Hülasa bir hukukçu olarak şiddet içermeyen her türlü fikir beyanının serbest bir şekilde yayılabilmesi taraftarıyım. Bir insanın 30'undan sonra cemaatçi olamayacağı gerçeğini de hesaba katarsak Ahmet Turan Alkan'ı cemaat gazetesinde yazan ülkücü kökenli muhafazakar bir yazar olarak tanımlayabiliriz.

Kaleminden başka sağlam malvarlığı olduğunu düşünmediğim bir insanın şu geldiği son aşama ülkece değerli insanları bir çırpıda nasıl harcadığımızın kanıtıdır.
neyse o adamıdır. evine girdik çayını çorbasını içtik özel ilgi alanları vardır.
kendisinden sadece 1 sene (2 dönem) ders alabilme şansı bulduğum, dünya tatlısı, bilgili mi bilgili canım hocam.
son yıllarda özellikle cemaat akape kavgasından sonra eski yazılarını özlediğim üstad. çok siyasileşti ve kalitesinden uzaklaştı.
kitaplarını okuyorum orada hala denemeleri mükemmel meşk olsun mesela çok güzeldir. kalem işleri siyasidir ama mükemmel makaleler vardır. biz böyle güzelizi o kadar da beğenmemiştim.
türkiyenin en iyi deneme yazarlarından bana göre en iyisidir. okumaktan zevk aldığım üstad.
tanpınar edasıyla yazan sivaslı yazardır. hatta tanpınar'ın beş şehir kitabına nazire olarak sivas'ı anlattığı altıncı şehir kitabını yazmıştır.
bugünkü yazısında yine lafını esirgememiş, gelişine voleyi çakmıştır.

http://www.zaman.com.tr/n...dinlemediler_2234711.html
--spoiler--

Ekmel Bey’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda niçin ısrar ediliyor anlamıyorum.

Bence muhalefet partileri çok daha elverişli bir çatı adayı bulabilirlerdi. Niçin diyeceksiniz? Efendim olmaz, olacak iş değil. Bir kere Ekmel Bey dil bilmez! Çok mu lâzım kardeşim, dil de bilmeyiversin; onca tercüman ne güne duruyor diyeceksiniz. Lakin azizim öyle “vatizdiz, itize buk” seviyesinde şeylerle milli temsil ayıp kaçıyor bu çağda. Lisan bilmezsin, bilmediğini bilirsin, ona göre davranırsın. Hayır, bu hem bilmiyor, hem de bilir gibi muhatabı ile tarzanca iletişim kurmaya kalkışıyor. E, olmaz tabi. Bunlar fevkalâde nâkıs puanlar mîrim!

-Ekmel Bey ha, çok ilginç; başka?

-Eğitim şart deyip duruyoruz ya, hakkaten öyle. Ekmel Bey, duyduğuma göre bir yerlerde yüksek tahsil gibi bişeyler yapmış fakat yakından tanıyanlar, “Bu hususta çok ketumdur; kesinlikle belli etmez üniversite eğitimi gördüğünü; cahilmiş gibi davranmayı tercih eder” diyorlar. Bakmayın size ara sıra gözlüklü fotoğraf veriyor ama çok yakın dostlarının ve muhitinin yalancısıyım, kesinlikle kitap okumaz Ekmel Bey’imiz dediler. Eskiden “zamanım mı var” diye yakınırmış, sonraları nefsinde benlik hissi çöküp yerleşince, “Benim okumama gerek kalmadı; okumadan hatip, yazmadan kâtip oldum ben” demeye başlamış. Tabii etrafındaki birkaç kişi de garibin bu zaafını körüklüyor olsalar gerektir, öyle tahmin ediyorum. Özgüveni çok yüksekmiş gibi bir görüntü veriyor insanlara... fakat tuhaftır, gözünü prompterden ayırır ayırmaz çok komik yanlışlıklar yapmaya başlıyor.

-Ama cumhurbaşkanının âlim olması gerekmez ki; haksızlık etmeyelim: Âdil, dürüst, ılıman, demokrat olsun kâfi değil mi?

-iyi konuşuyorsun da iki gözüm, Ekmel Bey’de o vasıflar ne arar diyorlar? Geçimsiz biriymiş; insanları birbirine düşürüp aradan sıyrılmayı severmiş meselâ. Çok kindardır dediler sonra. Birisini mimlerse vakti gelinceye kadar yüzüne güler, sonra harcayıverirmiş. O yüzden etrafında birkaç ikbalperestten başka samimi kimse kalmamış diyorlar. Şimdi beni söyletme azizim! Ekmel Bey, reisicumhur vasıflarını taşıyan biri değil, niçin üzerinde ısrar ediyorlar anlamıyorum; tab’an demokrat değil bir kere. Elinden gelse kendini padişah ilan etmekle kalmaz, halifeliği de yedekleyiverir. Hukuka hiç saygısı yok dediler; hele güçler ayrılığı, mahkemelerin bağımsızlığı, hukuk devleti filan gibi şeyler duyunca karatahtaya tebeşir sürtülmüş gibi rahatsız olurmuş. Valla bu muhalefeti anlamıyorum azizim; başka kimi aday gösterseler silip süpürürlerdi ama tuhaf bir şekilde Ekmel Bey ismi üzerinde mutabık kaldılar. Sana birşey söyleyim mi, ama aramızda kalacak?

-Söz!

-Bence bu dış güçlerin bir oyunu; Ekmel Bey gibi son derece negatif özelliklere sahip, halkın yarıdan çoğunun yüzünü bile görmek istemediği birini aday göstererek birilerini ters köşe yapmak istiyorlar ama henüz çıkaramadım. Ayrıca Ekmel Bey hakkında bir şey daha var kesinlikle söyleyemem, çok vahim bir şey yani. Söz ver!

-Gençliğimin hayrını görmeyeyim ki!

-Peki, inandım; Azizim Ekmel Bey’in adliyede bir bavul kalınlığında dosyası var diyorlar; galiba büyük bir yolsuzluk meselesine karışmış vaktiyle; soruşturmayı bastırmak için de telâş ile bir dizi başka suç işlemiş güya. Kimselere söyleme ama, yemin verdim. Öyle imar-inşaat işleri, kupon arsa vs. gibi çerez işlerinden hiç bahsetmiyorum. Vahim derecede Anayasa ihlâli mevzu bahismiş. Şimdi şaibelerden kurtulmak için kendini aday yaptırtıyor diye konuşuyorlar sağda solda; elin ağzı torba değil ki?

-Yapma yav; Ekmel Bey ha!

-Aynen öyle azizim; benden kaçmaz. Bi dakka yahu, fişleri karıştırmış olmayım sakın! Kapat, ben dönerim sana...
--spoiler--
--spoiler--
Ekmel Bey’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda niçin ısrar ediliyor anlamıyorum.
-Eğitim şart deyip duruyoruz ya, hakkaten öyle. Ekmel Bey, duyduğuma göre bir yerlerde yüksek tahsil gibi bişeyler yapmış fakat yakından tanıyanlar, “Bu hususta çok ketumdur; kesinlikle belli etmez üniversite eğitimi gördüğünü; cahilmiş gibi davranmayı tercih eder” diyorlar. Bakmayın size ara sıra gözlüklü fotoğraf veriyor ama çok yakın dostlarının ve muhitinin yalancısıyım, kesinlikle kitap okumaz Ekmel Bey’imiz dediler. Eskiden “zamanım mı var” diye yakınırmış, sonraları nefsinde benlik hissi çöküp yerleşince, “Benim okumama gerek kalmadı; okumadan hatip, yazmadan kâtip oldum ben” demeye başlamış. Tabii etrafındaki birkaç kişi de garibin bu zaafını körüklüyor olsalar gerektir, öyle tahmin ediyorum. Özgüveni çok yüksekmiş gibi bir görüntü veriyor insanlara... fakat tuhaftır, gözünü prompterden ayırır ayırmaz çok komik yanlışlıklar yapmaya başlıyor.

-Yapma yav; Ekmel Bey ha!
-Aynen öyle azizim; benden kaçmaz. Bi dakka yahu, fişleri karıştırmış olmayım sakın! Kapat, ben dönerim sana...
("Ekmel Bey niçin reisicumhur olamaz?", Ahmet Turan Alkan., Zaman., 07.07.2014)
--spoiler--
dünkü yazısını rakibini sağlı sollu kroşelerle haşat ettikten sonra finalde aparkatla nakavt etmiş bir boksör edasıyla yazmış olan yazar.

http://www.zaman.com.tr/a...z-boyle-olur_2214704.html
bir başka talihsiz yazısı için:

http://www.zaman.com.tr/a...us-omuzlamak_2178240.html
bugun neredeyse laik atak gecirecekmis.
allah ile laikligi ayni cumlede kullanmis.

tayyip dersaneler kapanacak dedi. cemast sbisinin kimyasi bozuldu.
demokratı oynayan adam ama yemezler.
son derece talihsiz bir yazı kaleme almıştır: http://www.zaman.com.tr/a...t-yakismiyor_2108368.html
“Dedim, bırakın yürüsünler…” yazısı ile olayı çok güzel özetlemiştir. sağduyulu bakışı ile dikkate alınması gerekir.
sağduyulu bir yazıyla takdirimi kazanmış yazardır.
testi kırılmadan başlıklı yazısı ile takdirimi bir kez daha kazanmış yazardır.

http://www.zaman.com.tr/a...i-kirilmadan_2095943.html
mükemmel bir abidir. sağcı solcu fanatizminden ziyade doğruları söylemekten çekinmez. ali bulaç abiyi de sevgiler, eddinburgtaki halamlara da.
bir gazeteyi alma nedeni olarak gösterilebilecek derecede iyi yazılar yazan yazardır.
aynı zamanda marangoz ustası da olan yazar. sivas'taki evinde atölyesi bile varmış.
30 Ocak 2013 tarihli yazısında Türkiye'deki sağ gelenek ile ilgili haklı bir teşhise imza atmıştır. Yazar 'Türkiye de sağ cenahın siyâsî vücut bulması, karşı taraftan yöneltilen saçma sapan tez ve iddialara gösterilen tepki ve tabii hınç yüzündedir' diyerek bu mahiyetteki siyaset çizgisinin hiç bir emek göstermeksizin iktidar oluşunun özetini yapmıştır.
Sol cenahın, kah kendinini doğru anlatamamasının, kah fikir dünyasının halkın büyük bir kesimi için hala yabancı olmasından dolayı sağ siyaset geleneği çoğu zaman kontrolsüz güç hüvviyetine bürünerek vurdumduymaz ve şımarık olmasına rağmen iktidara çöreklenebilmiştir.
bu adam yazarsa eline kalem alan herkes eşşektir diye zaman zaman içimden yarar geçirtir.
23 eylül 2012 tarihli köşesinde, yağmur atsıza, "bi yanlışını göreyim, anında çakacağımdır" mesajını vermiştir.. heyecanlı bir bekleyiş içindeyiz..
Kalemi, dili, elestirileri sevilesi yazar.
üç noktanın söylediği adlı bir ktabı vardı bu yazarın ismiyle müsemma.