kale de taştan olduğu için maçlar çok tartışmalı olur. görürsün, top sizin kaleyi oluşturan taşın yarım metre içinden geçer. takım halinde "taş üstü, taş üstü!" diye çingenelik yapılmakta. "gol la gol, ben gördüm." dersin. saha buz keser. rakip takım bile şaşırır. takım arkadaşların artık direnemez. ağızlarını açsalar bilirler ki "adamın gol diyor!"

devre arası olur, takım toplanır bir köşede:

- la oğlum niye gol diyorsun?
+ e gol çünkü!
- oğlum gol olduğunu biz de görüyoruz da adamlar öne geçti!
% salak mısın oğlum ya?
( böyle yapacaksan siktir git!
* sen karışma la, biz konuşalım adamlarla.
+ golse gol ya! biraz paslı oynasanız zaten yeneceğiz.
- sen kendine bak!
% pas vermiyo diyene bak ya!
* tamam tamam, paslı oynuyoruz, hadi! koşuyoruz!

eşcinsel olmadığı halde eşcinsellerin haklarını savunmakla ilgili bir konuda sözlükte bir yazı dikkatimi çekti geçenlerde. tam olarak bu cümlelerle olmasa da kısaca başkaları adına hak savunmanın bazı kişilerce anlaşılamamasını eleştiriyordu. çok doğru söylüyordu. aslında durum daha da vahim. başkalarının hakkını savunabilmenin ötesinde insanlar "çıkarın olmayan bir zahmette neden bulunasın ki?" düşüncesinde de olabiliyorlar.

küçükken 'adamı gol diyenler' büyüdüklerinde büyük ölçüde 'iyileşmiş' oluyorlar belki ama 'gol' diyen adam olduğunda istediğin kadar paslı oyna, sen, 'passız oynayan adam' olursun. birkaç cephe açmışsındır kendine artık.

çocuklar büyüyor; hükümet oluyor, muhalefet oluyor, halk oluyor. bazıları gol atıyor; bazıları gol değil diyor bazıları gol diyor ama bazıları hiç durmadan gol yiyor.