Sarışınsın güneşe bakan ayçiçeği, günebakan gibi... çocukların kollarını açıp dünyalar kadar sevdiğiniz, kadın bir kaosun etrafında dolanıp, kendinizi unuttuğunuz, bundan evvelinde sizi mutlu eden şeylerin onun yanında hiçbir anlamı olmadığını tahattür ettiğiniz, hayattan zevk almadığınız ve rituellerini hayatın onun için yok saydığınız, tek doruk noktasının o olduğu zamanlar olur ya. işte böyle bir zamanda aşık oldum aabudakim’e.

aşkı kaleminde taşıyan yüreği deli bir şövalyeyim... bazen yüzü gülen, aymaz, heyecanlı ama tuhaf bir sis iniyor sineme, içeriği kurşun gibi ağır ve ışık hızıyla gelip geçen,o ise kalemime taşıyacağı izleri resim yapacak, istemsizce çözecek içimdeki müşevveş-i hayalimi.

dinlediğim şarkıların durduğunda çıkan enstürmantel seslerin durdurduğu kalbim onu gördüğümde yerinden çıkacaktı. gözlerinden akan yaş rimeliyle üst dudağından aşk-ı şiir defterime damladı.
adı bilinmeyen mevsimsiz rüzgarlar boynumu yaladı...

düşünün azizem;

hiç bitmeyen bir sensizliğe her gün yeniden uyanıp sensizliğin mutsuzluğunu atıp önüne katıp getireceğin mutluluğu kana kana içmeye hazırım.

aşk iksirinden bir yudum almak için çok yakında olmayı ne çok isterdim.
bir çayımı içer misin?
seni çok seviyorum mariyanka elena ivanovna.
(bkz: sen kafayı sıyırmışsın)