bugün

ankara universitesi tip fakultesi birinci sinifta yani sinifimda amfinin arkalarinda oturan ali dedemizin gerceklestirdigi eylem. ogrenmenin yasinin olmadiginin gostergesi, bizlere de egitim sevincini yasatan dedemiz. aftan yararlanmis, eskiden kazanip gitmemis ali dede. derslere heyecanla geliyor biz de bekliyoruz onu. hastaydi bugun dedemiz, son derse kalmadi hastahaneye gidecegim iyi dersler cocuklar diyip bizleri ugurladi. butun ogrencilere ders olmasi gereken biri. sabah 8 de oturur sirasina takar gozlugunu, dikkatle dersi dinler dedemiz, o bizim doktorumuz, halkin doktoru.
açık ara azimdir. yetişen gençliğe en güzel örnektir. fakültelerde ders olarak verilmesi gereken konudur.
hem hasta hem doktorluk bir arada yürüyecek demektir.
abartılmaması gereken olaydır. çünkü mezuniyetini büyük olasılıkla göremeyecektir.
gencin hakkindan bahsetmissiniz. yeni alimlarin ayri kontenjani var isteyen her genc mf3 puan turunde ilk bin ve iki bin siralama yapsin gelsin okusun. kimsenin hakki gasp edilmiyor. ogrenmenin yasi yoktur.
mezuniyet hediyesi olarak, kadavrasını sınıf arkadaşlarına bağışlayan dededir.
saymaya başlamak olması muhtemeldir.
en az 6 yıl daha yaşamayı garanti altına alma çabasıdır. gereksizdir, reklamdan başka amaçları varsa bile gereksizdir.
nedense akıllara şunu getirmiştir: https://www.youtube.com/watch?v=nA6YifT-CDI
bundan 55 sene önce tıp fakültesini kazanmış dededir, şanslıdır şimdi zaar çok zor tıp fakültesine girmek. evet belki bir faydası olmayacak ama içinde de kalmayacak. ölmeden önce yapması gerekeni yapan cesur dede.
(bkz: kadavra)
cesaret isteyen eylemdir. dedeciğim neden sadece memlekete gidip kafa dinlemiyosun
arkasını sağlama alma çabasıdır. bir ayağı çukurda sonuçta olası bir rahatsızlıkta hemen bir erken tedavi göreceğinden sülalesi rahattır.
kendin pişir kendin ye hesabı stajıda kendi üzerinde gerçekleştirerek kep atarken altında kalıp ölmekle sonuçlanabilir.
76 yaşında hukuk okuyan versiyonu var bunun bizim sınıfta. ne diyeyim azimleri takdire şayan.
yıllar önce bir benzerini yaşadığım olaydır.

bizim sınıfta da ülkü teyze vardı. 54 yaşındaydı, şu sıralar 62-63 yaşlarında olmalı.

onun da kocası doktordu. Ev hanımıyken öss'ye çalışmış, çıkmış gelmiş edebiyat fakültesine..

oğlu mühendisti. kızı da yine bizim üniversitede biyoloji okuyordu.
ders aralarında buluşup bir şeyler içerlerdi birlikte..

tesadüf, lisans öncesi ingilizce hazırlıkta da aynı sınıftaydık onunla.
Bir gün, "hep beraber kaçalım da ders düşsün" demiştik de
"ben kaçmam ayıp olur, siz gidin" demişti. Tabi biz de gidememiştik o öyle deyince.

yine hazırlıktayken bir gün,
ders arasında ben hocanın koltuğuna oturmuştum, başka sınıftan bir arkadaşım da bizim sınıfa gelmişti beni görmeye. O da hocanın masasının üzerine oturmuştu.
sohbet ederken bir anda ülkü teyze içeri girdi.
Bizim arkadaş "aha sizin hoca geldi oolum" diyerek bir fırladı ki yerinden..
sonra da koşar adım çıktı gitti sınıftan.
Ülke teyze ile epey gülmüştük..
kadın lisansa geçtikten sonra da dört yıl elinde tahta kalemle en ön sıradan not tutmuştu,
hatırı sayılır bir ortalamayla da mezun olmuştu.

(bkz: hey gidi günler)
kendi pankreasini kendin kes hesabi. adam gece kalkip ayakustu bi anjiyo cekip alemlere akabilir sonucta.
gerçekçi olmak gerekirse sınıfını geçemeyecek ve son demlerini kendine zehir edecektir. okumanın yaşı yoktur kisvesi altında kendine yazık edecek.
hayattan beklentisi hiç azalmamış, öz güveni yüksek ve fakülteye başlayacak kadar zeki insan davranışı.
komite öncesi biz öğrencilerden daha çok bilmek ve büyük ihtimalle daha yüksek not almaktır.
Dekanın özel yetkisi ile ilk yıldan mezun edilecek kişidir. Mazallah ölür kalır fakülte karışır korkusu.
sinif tekrari ile sonuclanan eylem. ali dede bizi yalniz birakti, lakin 1. siniftaki 3. tekrari olacakmis.