bugün

73 yaşında tıp fakültesine başlamak

yıllar önce bir benzerini yaşadığım olaydır.

bizim sınıfta da ülkü teyze vardı. 54 yaşındaydı, şu sıralar 62-63 yaşlarında olmalı.

onun da kocası doktordu. Ev hanımıyken öss'ye çalışmış, çıkmış gelmiş edebiyat fakültesine..

oğlu mühendisti. kızı da yine bizim üniversitede biyoloji okuyordu.
ders aralarında buluşup bir şeyler içerlerdi birlikte..

tesadüf, lisans öncesi ingilizce hazırlıkta da aynı sınıftaydık onunla.
Bir gün, "hep beraber kaçalım da ders düşsün" demiştik de
"ben kaçmam ayıp olur, siz gidin" demişti. Tabi biz de gidememiştik o öyle deyince.

yine hazırlıktayken bir gün,
ders arasında ben hocanın koltuğuna oturmuştum, başka sınıftan bir arkadaşım da bizim sınıfa gelmişti beni görmeye. O da hocanın masasının üzerine oturmuştu.
sohbet ederken bir anda ülkü teyze içeri girdi.
Bizim arkadaş "aha sizin hoca geldi oolum" diyerek bir fırladı ki yerinden..
sonra da koşar adım çıktı gitti sınıftan.
Ülke teyze ile epey gülmüştük..
kadın lisansa geçtikten sonra da dört yıl elinde tahta kalemle en ön sıradan not tutmuştu,
hatırı sayılır bir ortalamayla da mezun olmuştu.

(bkz: hey gidi günler)