bugün

zor durumdur . terkedilen için çok çok daha zor.
sevmemiş olsan bile 5 yıllık birlikteliğin eksikliği koyar adama. sevdiysen daha fena.
intihar sebebi değildir.
insanı önce tökezletir, yürürken sendeletir falan. sonra mecburen devam eder gidersin yoluna. oralarda kalıp yaranın kabuk bağlamasını engellemeye falan hiç gerek yok. allah kuvvet versin.
duruma hangisi daha uygundur bilinmez, seçiniz: (bkz: live and let die) ya da (bkz: dont cry)
4 yıllık bi ilişkiyi bitirmek gibi bi şey. hepsi aynı duygular aslında. karın ağrısı, sıkıntı hat safhada sonra bi ben nereye düştüm şaşkınlığı... ve en önemlisi alışkanlıklara elveda. uzun süren ilişkilerde insan tek sevgili olmuyor çünkü, cidden eş dost amca dayı mı diyim nasıl anlatıyım bilemiyorum ama dert ortaağı, kötü günde arancak kişi, sinirlendiğinde güldürecek, öfkelendiğinde sinirini çıkaracağın kişi oluyor.

bu yüzden uzun süreli ilişkileri 4 yıl geçmeden bi ad konulmalı eskilerin tabiriyle. yoksa hep aynı olaylar kısır yapıyor ilişkiyi. ne kadar eğlenceli, ekşınlı insanlar olsa da iki tarafta bi gerilmeler oluşuyo. çünkü hep aynı tepkilerden doğan bi alışkanlık duygusu ilikinin ortasına oturuyo.

kangren oluyo ilişki söz gelimiyle... ya kopup terketmek istiyorsun sevgiliyi ya da ona braz daha katlanmak. sevgi bi yanda babasız kalmış çocuk gibi bakıyo sana ama sevmek de yetmiyo. seviyorum diyosun kendine, ama kavgalar artık baş ağrısı veren tadı buluyo.

kangren olmuş o ilişkiyi kesmenin tam zamanı geliyo sonra. ya o bacağı keseceksin kurtulup atacaksın bu dert deryasından bi nebze de, ya da o acı bütün vücudu saracak...

sürekli başa dönmenin sonucu bunlar, çok iyi birbirini tanıyan çiftler artık her şeyi tahmin ettikleri için, bi bezginlik oluyor. 5 bile değil; 4 seneden sonra hala bi ilişki yürüyorsa ya nişanlanmalı ya da başka bi yola girilmeli, bitmeye mahkum gibi görünür yoksa.

keşfetme arzusu doruk noktaya ulaşmış bi ilişkide, öğrenilcek hiçbi şey yoksa ya vücudu kangren yapmalı ya da kalbi...
normaldir. ilişkiler birşeyler tükenmeye başladığı an bitme sinyali verir. Her ilişki bir gün bir şekilde sonlanır. Ölümün sonlandırdığı ilişkilerdir kanımca en sonsuz olanı. Kabullenmek gerekir.
Öneri : saygının da tükenmeye başladığınız an karşı tarafla konuşarak anlaşmalı bitirmektir ilişkiyi. Saygı bittiği an taraflar birbirlerine kapanması zor yaralar açar.
insanın tüm psikolojisini yerle bir eder. beş yıllık sevgiliye alıştığın gibi onun olmadığı günlere de alışmak çok sancılı geçecektir.

yaşanmışlıkları atmak, hayalleri yok etmek, bir yerde incelen ipi koparmak zor olsa da. gördüğün bir çift güzel gözü görmezden gelmek ürpertir insanı. karanlık dehlizlerde yalpalamak gibi bir şeydir. hem terkedilen, hem terkeden için zor bir süreçte sınanmak kadar anlamsız ve dünyanın tüm güzellikleri kadar anlamlıdır aslında. her iki tarafında yıpranmışlığı olur ilişki sürecinde. en başlarda her şey, güllü, dallı, böcekli, çiçekli ve pembe gözükür. ilerleyen zamanlarda renkler yerini daha tozlu hallere çamurlu şekillere bırakır. kurulan hayaller, bir filmin romantik sahnesinde bırakılmıştır bile.

yaşayanlar bilir. alışkanlık denen zehir, vücudun en gizli bölümlerinde yer eder. acı ama gerçek bu, alışkanlık olduğunu farkedersin. aradaki aşk, çocukların elindeki kirdir artık. istanbulu dinle istersen gözlerin kapalı veya en acıklı şiirleri savur o karanlık dehlize. mümkünatı yok. dönüşü olmaz. bir kere çıkarmışsındır iliklerinden, onunla yaşanacak yılları. öyle, ha deyince ayrılık olmadığı gibi, ha deyince kopmak da gerçekleşmiyor ne yazık ki. ömrünün 5 yılını birlikte yürüdüğün insanın her hareketi de bir çivi gibi batar. her hareketi aşırı gelir.

insan bunun alışkanlık olduğunu farkettiği zaman, acı çekmesi de içten olmuyor tabi ki. acıyı öyle taksite bölemiyorsun. tek çekim de yapamıyorsun. hayatına aniden birini almak akıl kârı değil. sürekli eleştirip, karşılaştırma yapıyorsun. kendini toparlama tabiri var bilirsiniz. işte kendinize zaman vermediğiniz an, karşınıza çıkan insanların kalbini delik deşik edebiliyorsunuz. uzun süreli ilişkilerin artısı olduğu gibi eksi olma ihtimalini de göz önünde bulundurmanız gerekiyor.
ayrılık nedenleri çok önemli tabi ama zoru görünce kaçmak da olabilir aslında. 5 yıl az bir zaman zarfı değil, "bu kadar emek boşuna mıydı ? böyle ayrılalım diye mi onca zorluğa katlandık ?" diye sorular geçebilir aklından. ve cevap bulmakta zorlanırsın.

evet herşeyin bir sonu vardır. fakat bir sonu vardır derken rakam anlamındaki "1" değil. aslında 2 son vardır. mutlu ve mutsuz son. bunu kavrayıp, birbirinden ayırmak çok önemlidir.

5 yıllık,4 yıllık veya kaç yıllık olursa olsun, ilişki bittiğinde mutsuz son tercih edilmiş olunur. ve ilişkiye başladığın insanı yarı yolda bırakmak, kaybedenin terkeden olduğunu gösterir. güçsüzdür terkeden, azimli değildir terkeden, özgüveni yoktur terkedenin.. ki terkeder. başaramayacağını bilir.

kolay değildir.. *
özlem tekin ft badem şarkısı kalpsiz'e konu olan hadise.

--spoiler--
beş senelik aşk
unutup silinmez ki
--spoiler--

şarkı nefis ama başlığa gelirsek bir numarası yok dostlar. insan tabiatı gereği her şeye alışmakta, terk etse de terk edilse de zaman akıp gitmekte, yeni yüzler, yeni mekanlar, yeni yeni yeni... hayat kendini sürekli temize çekmekte. hiçbir şey durağan değil.
bu yüzden insanların yolları kesişir ve ayrılır. belki ölüm gibi apansız, belki anlaşmalı ayrılık gibi planlı; ama bir şekilde birbirlerinin yaşamına misafir olmuşları savurur hayat. savrulup bulmuşlardır zaten birbirlerini...
biliyorum size fazla yüzeysel gelecek yazdıklarım ama gerçek daima basittir, asla komplike değil.
yeni ayrılmışlar için söylüyorum, duygular daha az devinimli hayattan, canınızı yakan da bu. ama bırakın öyle kalsın; sevmeye, özlemeye devam edin. belki alışkanlıktan ibarettir; tükenir zamanla, belki salt sevgidir ve kalır yara izi gibi. zaman gösterir; bu yüzden yaşayın gitsin.
bir de şu var... yaşıyla ölçmeyin ilişkileri. bazen biriyle paylaştığınız tek bir an bir ömre bedelken; başkasıyla geçirilmiş ömür hiçbir şey ifade etmez.
yedi yıllık ilişkiyi bitirmiş birinden inciler*.
ağır koyar.
5 yaşında bebeğini kaybetmek gibidir. Düşmek gibi kalkmasında bileceksin. Zordur ama pes etmeyeceksin.
her şeyden önce yapılması gerekiyorsa, yapılmalı. biterse bitsin. hiçbir ilişki sizden daha önemli değil. çünkü bir yerden sonra kangrene bağlıyor ilişki... seviyorum diyorsun ama bakıyorsun, mutlu tek bir an yok onunlayken. ilişkinin başlarında bakışı bile mutlu olmana yeterken, zamanla tanıyorsun, heyecan bitiyor ve sonuç ya evlilik ya da ayrılık...

evlilik mantıklı çünkü yeni bir heyecan kaplıyor insanı bu mevzuyla beraber... artık sürekli aynı evde olmak ve hatta çocuk sahibi olacak olmak, evliliğin yeni bir sürü aktiviteyi beraberinde getirmesi falan çekici gelebilir sevgiliyle. ama eğer o yol da kapalıysa sizin için, yani gerçekten evlenme konusunda soru işaretleri varsa kafanızda ayrılmak en mantıklısı... aksi takdirde kangrenin bütün vücudunuzu sarması an meselesi... verdiği acıların katlanmasına ve daha fazla asık suratla dolaşmanıza sebep olacak bir ilişki türüne doğru gidiyorsunuz demektir...

diş ağrısı gibidir 5 yıllık ilişki, ya çekeceksiniz ağrıyan dişinizi ve o dayanılmaz acıya kökten son vereceksiniz ya da ağrı kesiciler alarak anlık mutluluklarla devam edeceksiniz hayatınıza. ama gece yatağa girdiğinizde o sızı hep kalacak... ya da boşluğu hep yer edecek hayatınızda.
bir dakikalık iştir.

arkanıza baktığınızda ise 5 yıllık boşuna geçirdiğiniz, heba ettiğiniz yılları görürsünüz sadece.