bugün

ekonomide yapılan tarihi yanlışları anlatan yazıdır.
yazı şöyle:

Büyük, gösterişli ve pahalı projeleri yetmedi kendine yeni saray yaptırdı. Devlet idarecilerinin lüks düşkünlüğü ve israftan kaçınmaması yüzünden malî sıkıntı yaşanmaya başlandı. Bu durumu aşmak için, para basıp vergileri yükseltti. Fakat malî sıkıntı daha da arttı.
Paranın hiçbir değeri yoktu. Halkın satın alma gücü o kadar zayıfladı ki, ülkede dert yanmayan, veryansın etmeyen kimse kalmadı!
Ülkeyi yöneten ise bu duruma karşı yiyecek ve diğer temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını düzenlemeye çalıştı. Çünkü aç ahali isyankâr olabilirdi.
*
Bunu önlemek için çeşitli ekonomik önlemler aldı ama enflasyona çare olmadı. Baktı ki olmuyor bir şeyi 40 defa söylersen olurmuş misali, temel gıdada yaşanan korkunç fiyat artışlarını tüccarların açgözlülüğüne bağladı.
Gariban halk da bu duruma inandı.
Hemen ardından "Fiyatların En Üst Sınırına ilişkin Kararname"yi çıkardı.
Böylece bine yakın mal ve hizmetin tavan fiyatını sabitledi.
Aynı kararname ile bu fiyatların üzerinde mal ve hizmet satmaya kalkışacaklara da ağır cezalar getirdi.
*
Tüccarı hedef alan ve ceza içeren kararname halkta büyük bir memnuniyet yarattı. Hatta enflasyonun altında ezilen öfkeli tüketiciler esnafı suçladı.

Ülkede kısa süreli enflasyonda bir iyileşme sağlamış gibi göründü. Ama işin aslı ekonomi çökmüştü.
Zira acı gerçek çok kısa bir süre sonra ortaya çıktı. Çünkü kararnamedeki malların fiyatları üretim giderlerinden bile çok düşük tutulmuştu. Böyle bir durumda üretici zararına üretir mi?
Elbette üretmedi!
Ticaret durma noktasına geldi.
Maaşlı insanların paraları, değer kaybıyla pul oldu.
*
Satışları durduran esnaf bu kez stokçulukla suçlanıp cezalandırıldı. Ticareti terk edenler ise, "Baba mesleğini terk eden kişi, savaştan kaçan asker gibidir... Herkes babasının mesleğini sürdürmek zorundadır." şeklinde tuhaf yasalarla ticaret yapmaya zorlandı.
*
Bu dönemde yaşayan düşünürlerden biri o günleri şöyle anlatıyordu: "'O' aynı zamanda, yaptığı çeşitli hukuksuz işler yüzünden fiyatların korkunç derecede artmasına sebep oldu.
Bir yasa çıkararak fiyatları sınırlamaya kalkıştı. insanlar en küçük bir malı satışa çıkarmaktan korkar oldular ve görülmemiş bir kıtlık baş gösterdi."
*
"O" diye bahsedilen kişi, 284-305 tarihleri arasında başta olan Roma imparatoru Diocletianus'du.
(Bu dönemle ilgili detaylı bilgi için Hasan Malay'ın "imparator Diocletianus'un Yüksek Enflasyonla Mücadelesi" başlıklı makalesine bakabilirsiniz.)
*
Ekonomi uygulamaları ne kadar da tanıdık değil mi?
Nasıl olmasın ki, millet gider aya biz gideriz yaya.
Her işimiz ters.
iş bilen insan için yaptığı yanlış tecrübe olur, doğru bulunur.
Ama bizde yanlışlar dünyadan aya yol olur.
Bir de üstüne yol yaptılar diye alkışlanır.
*
iktidara geldiklerinden bu yana devletin tüm gelir getiren kurumlarını satıp, üstüne cumhuriyet tarihinin borçlanma rekorunu kırdılar.
Mirasyediler gibi davrandılar!
Ülkeyi üreten değil, tüketen bir topluma dönüştürdüler.
Ama bunları yaparken de sürekli böbürlendiler.
işte övündükleri bu ekonomiyi; el parasıyla, borçla, geçmiş dönemlerde yapılanları satarak çevirdiler.
Ama "Tulumbada su bitti."
Şapka düştü kel göründü.
Fakat suçlu ya da sorumlu hep başkaları oldu.

Oysa bir fabrikada bekçi olsanız fabrikanın güvenliğinden, bir okulda öğretmen olsanız, öğrencilerin eğitiminden, bir hastanede doktor olsanız, hastalarınızın sağlığından, en basiti bir çoban olsanız güttüğünüz koyunlardan sorumlu olursunuz. 18 yıldır ülkeyi AKP iktidarı yönetiyor fakat hiçbir sorumluluğu yok. Benzine ve motorine yapılan zammı bile "Otomatik sistem yapıyor, biz yapmıyoruz!" diye açıklamıştılar.
Vallahi pes doğrusu!
*
istedikleri kadar inkâr etsinler, yok öyle bir şey desinler görüyorsunuz işte hayat pahalılığını, alım gücünün düşmesini...
Artan gıda fiyatlarına karşı sorumluluk alıp, acaba biz nerede yanlış yaptık demek yerine, esnafı suçluyorlar.
Yetmiyor gıda fiyatlarına karşı vatandaşın ezilmesine izin vermeyeceklerini söylüyor, cezası ağır olabilir diye sanki bu fiyat artışlarının sorumlusu esnafmış gibi tehdit ediyorlar.
*
Aslında dönüp dolaşıp sürekli aynı yere geri geliyorlar.
18 yıldır hemen her şeyden vergi aldılar. Diğer yandan elde avuçta ne varsa "Devlet ekonomiyle, ticaretle, imalatla uğraşamaz." diyerek sattılar.
Sonra da çıkıp tanzim satışı adı altında domates, biber işine girdiler. Hatırlarsınız bunları. Galiba şimdi de market açacaklar.

Vatandaşı biraz da öyle oyalayacaklar.
Olmadı yeni bir anayasa tartışması başlatıp gündemi değiştirecekler.
*
Diyeceğim; Osmanlı torunuyuz diyorlar da, ecdat gemileri karadan yüzdürürken, bunlar ekonomi uygulamalarını 1753 yıl geriye götürdüler.
Yaptıkları yanlışlar "dinsiz" Diocletianus'a bile rahmet okuttu.
Emeği geçenleri tebrik ederim.

kaynak: https://www.gunboyugazete...ine-girecekler-5497yy.htm
okunması gereken yazıdır.