bugün

manyakoğlumanyak bir konserdi. -neler diyorum ben-

konsere geç çıkmalarının verdiği, -beklentinin tam zamanında karşılanamamasından dolayı oluşan- huzursuzluk tabii ki sahneye çıktıkları saniyede yerini coşkuya bıraktı.

ben şu kısa hayatımda bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. ama benim yaşadığımın -sene bazında- üç katını yaşamış olan amcalar kimbilir daha kaç kişiyi böyle eğlendirdi. konserden sonra üzerimden hızlı tramvay geçmiş gibiydi, hesaplıyorum, sahnedeki amcalar yaklaşık -yine sene bazında- benim üç katım yaşamışlar, amca hala davulun üstünde hoplayıp zıplarken benim bacaklarıma acayip agrılar girmişti bile. yine hesaplıyorum sahnedekiler -hacmen- benim aldığım alkolun 4-5 katını da almışlardır, ama ben konserden sonra eve gidip sızıverdim, amcalar konser bitiminde 5 tane daha konser verebilecek kadar enerjiktiler. son bir hesapla daha ben belki onlar kadar yaşayacağım ama en iyi ihtimalle bir kere daha böyle bir konser yaşarım, ama bu amcalar o yaşlarına kadar kimbilir kaç kere sarfettiler bu performansı.. neyse tarihe tanıklık etmiş bir insan olarak ileride çocuklarıma "scorpions'da türkiyeye gelmişti işte biz üniversite öğrencisiydik, gitmiştik" gibi konuşacağım günleri heyecanla bekliyorum.

ha bir kere daha gelirler <capslock>insallaaaahhh</capslock> çocuklarıma "iki kere gördüm ben" derim, hoş olmaz mı? olur.
öncelikle o girişteki motorlar neydi öyle. öhm öhm.

park ormana yaklaşıdığı anlarda içteki heyecan love in an elevator ile patlama noktasına gelmiştir. ondan sonra sırasıyla çalan glam rock parçaları

-abi ortalık cok güzel bira kokuyor
+yok olm glam glam rock kokuyor*
gibi muhabbetlere yol açmıştır. konserin geç başlaması trafiğin azizliğine uğrayanaları pek bir mutlu etmiştir. humanitynin en sonundaki melodi duyulduğunda zaten yıkılmak üzere olan parkorman,

welcome to humanity.
this is hour one dıbıdımdım la beraber zıplayan insanalarla küçük bir deprem yaşamıştır.

şarkıları zaten anlatmaya gerek yok ama davul soloyu beğenmediğimi gerçekten belirtmek istiyorum. özellikle solonun sonundaki trampet sesinin devam etmesi beni cok üzdü. ama davulcu konser boyunca gerçekten inanılmaza yakın bir performans sergiledi bu da bir gerçek tabii ki.

klausun yaşlandığı cok belli oldu çoğu screami başarılı olmadı ama olsun. bir dakikasından bile pişman olmadığımız, akşam antalya'ya dönerken playerın scorpions klasörünü açıp belki rüyamda bir daha yaşarım diye umut ettiğimiz bir konser oldu.
aşağıdaki izlenimleri bana edindiren ulu konser. pişman değilim.yine olsa, yine edinirim.

-park orman'da ve civarında park yeri bulmak zor. hastasıyım natürel ironinin. park ettik dışarı. belediyeye ait bi araçtaki şoförün sövgüsü kulağımızdan geçti gitti. tam dayaklıktı ama konser heyecanı vardı. zaten gözden çabuk kayboldu.
-karşıdan karşıya geçip park orman'a varıyorduk ki, trafikten yakınan bir maslak insanı patlattı vecizeyi: "park ormanı bulanın amına goyyim !"
-giriş önü deli toplantısı gibi. çeşit çeşit insan var... taşkınlık yok ama...mutlular...ne güzel...pek güzel...
- -bileti olan var mı?- ile -bilet var bilet bilet- mangaları, kesişim kümesi oluşturma amacında takılırken, içeri girmeden insanlar demleniyordu. bira satan çocuğa osmanlı tokadı gömmekten imtina etmeyen türk polisi , aşağılık bi adammışın sen. belki de yavşak .sen seç. ikisi birden neden olamayasın?
-kapıdan geçiyoruz.bilet kontrolü vs... görevliler şaşırtıcı derecede kibar. allah allah...
-mekan güzel ama bu adamları stadyum atmosferinde dinlemek daha bi tatlı olurdu, neyse muradımız böyle imiş.
-konser alanı çok dolu değil, havuz başında yaz akşamı keyfi tadında insanlar...yavaştan zıplarlar konser alanına.
-dolaşıyoruz, etrafı kolaçan ediyoruz. genelde metalci, rocker ve aralara serpişen benim gibi ortaya karışık kitleden mütevellit bir seyirci profili var. beklediğim kadar olmasa da yer yer orta yaş üstü güruh da mevcut..
-cigarette standgirls are so cool man!!
-konser esnasında, çiş gelmesin diye wc'ye yol alıyorum. bir sıra var olamaz böyle şey. yaratıcı türk insanı ek bir açık hava tuvaleti yapmış. kaynıyoruz oraya... oh rahatladım. bi daha gelmez inşallah.
-dolaşıyoruz.hava güzel ,ortam güzel, mutluyum mutlusun mutlu
-cepheden göreceğimiz bir açıya konuşlanıyoruz.ve konuşlanmak kelimesine çok fazla odaklanmıyoruz.
-sahne önü bilet alanların ediyor oldukları küfürleri hissediyor gibiyiz. o fiyat farkına o yer...yazık...
-babalar geciktikçe gecikti. ve yeniden bastırdı lanet olası çiş işkencesi
-tuvalete gitsem mi kalsam mı ? çıktıkları anı görmezsem çıldırırım.
-altıma işemeyi düşünüyorum ilk defa. cidden. yok lan.
-gözü karartıp wc'lere yol alış...
-yeniden konser alanındayız...
-ve iki dakika sonra sahnede babalar, taymingimize kurban. atmosfer harika harika harika.
-dohktor röno salatalık sütü gibi, kamera-foto getirmemişiz. allah cezamızı verecek!
-zulaladığım birayı send me an angel'de hüptürmek iyi oldu.
-setlist süper. birkaç hızlı şarkı yerine believe in love, love will keep us alive ,lady starlight vb. gibi balladlar konabilirdi. ama olsun. ballad sektöründen kapacağımızı kaptık yine de.
- ben frontman'in sesi güzel, çevik ve gönlü-genişini severim. paket paket paget dağıtan klaus ne gönlü-geniş bi frontman imiş.
-davul şov...davuldan davulcudan ya da zurna ve zurnacıdan çok anlamam. ama bu adam bildiğin insan değildi. köpek gibi çaldı. kuduz bir sokak köpeği gibi.
-still loving you, no one like you, wind of change ardarda çalsa sen ne yazardın buraya!
-klaus gercek anlamda en iyi 3 solistten biridir muhakkak. detone olmadı adam. ayrıca feci de sempatik bi adam. zorlamadan , doğala özdeş aromalı da değil ; bildiğin dosdoğal.dopdoğal.tam doğal yani.
-"ok. one more song..." when the somoke is going down...
-niye bittin ki sen şimdi?
-biraz oturalım şöyle soluklanalım yahu.
-"annenle scorpions konserinde tanışmıştık hiç unutmam yavrum" bu laf bi yerlerde söylenecek 15 yıl sonra. hissediyorum. olsun yani.böyle bi gecede tanışıp, aşık olan, evlenen bi güruh en azından bir adet çift olsun. olmalı. sünnetine söz scorpions olmasa da akrep nalanı bizzat ben konuk sanatçı olarak getircem. bana noluyosa. hakkaten bana ne ya!
-"adamlar senden benden canlı, helal olsun be hacı"; zannetmiyorum ki konseri izlemiş herhangi bir arkadaş grubunda şu muhabbet yapılmamış olsun.
-ya hakkaten niye bittin sen şimdi ya? süperin de ötesindeydin halbuki.
-izlemezsem kudururdum. izledim yine kudurdum. kudurmak parantezine aldığım konserdir.
- "an august summer night"..."glory night"... şahsi tarihimde, mühimdir bazı ağustosların bazı geceleri...gel de efkarlanma git de hüzünlenme...sonra geri gel de, böyle bi konseri canlı canlı izledim diye bahtiyar olma.
-sevdik saydık babaları ama bunu saymadık yine bekleriz.

aradan 3 gün geçmiş. vay be diyorum şimdi. hepsinden biraz var...sakin ve hüzünlüyüm en çok!!!

(ıslık...)
eşimle el ele "send me an angel" ve "holiday" şarkılarına eşlik ettiğimiz muhteşem konser.