bugün

şimdilerde ülke genelinde yapılmak istenilen bencilliğin bir ilçede yaşanmasıdır. "tamam ianancınız ne olursa olsun burada yaşayabilirsiniz ama öyle dillendiremez,konuşamaz, iancınızla alakalı ileri gidemezsiniz. Biz her ibadetimizi rahatça yapabilir, hatta din kisvesi ile fütursuzca hareket edebiliriz ama siz asla yapamazsınız" tavrının sonucudur. Ayrıca buna susan zihniyette aynıdır.

sonrada artık bizi dünya tanıyormuş, hakkımızda bolca konuşuluyormuş,işte bu saray o yüzden yapılıyormuş, dönemin ihtiyaçları bunu gerektiriyormuş vs vs... Topkapı sarayı ve yetmeyince yapılan dolmabahçe sarayı bile koca imparatorluk için o gayet mütevazi iken size noluyo ?

ayrıca paçalarından bunca kalitesizlik akarken, din konusunda bir halk bu kadar şiddete meyilli iken islam imparatorluğu olsan ne olur, dünya devi olsan ne olur yani...
nihayet, Ergenekon soruşturması kapsamında, aralarında muvazzaf askerlerinde bulunduğu 7 kişinin tutuklanmasıyla sonuçlanan baskındır.

Ergenekon soruşturması kapsamında '' zirve yayınevi cinayeti '' ne ilişkin davada mahkemeye sevk edilen aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 7 kişi tutuklanarak, Hasdal Cezaevi' ne gönderilirken, diğer sanıklar Metris Cezaevi' ne götürülmüş. 2 kişi de savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılmıştı.
davası son aşamaya gelmiş olaydır.
savcı tarafından sanıklara 5 sanığa 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet istenmiş.
ÇOCUKLUĞUMDAN BERi TANIDIĞIM, ÇOK AMA ÇOK iYi BiR KADININ kocasının öldürüldüğü olaydır. neymiş, misyonermiş, insanları kandırıyorlarmış, yoldan çıkarıyorlarmış. asırlardır dini, kana susamışlığımıza maske olarak kullanmaktan bıkmadık, usanmadık. bu dinden çıkaran sözde kafirleri durdurmaya bu kadar kafa yorup katliam yapacaklarına, uğuşturucu satan, insan ticareti yapan, çocuk pornosu çekenlere bu kadar kafayı taksalardı, insanlar huzuru aramak için değişik dinleri de aramazlardı sanırım. şimdi o üç kişiyi öldürdüler ya, müslümanlık kurtuldu. bravo size!
(bkz: türkiyedeki hamas ve hizbullah tutkusu)
bugün 2. yılında olan ve halen tam olarak aydınlatılamayan, halkımıza sebepsiz bir şekilde dayatılan "hristiyan" ve "misyoner" düşmanlığının bir sonucu olan acı katliamdır. hristiyan misyonerlerin incil aralarına dolar koyup dağıttıklarını iddia eden veya çeşitli vaatlerde bulunduklarını söyleyip iftira atan; ancak bunu hiçbir zaman kanıtlayamayanların herkes kadar suçu vardır bu olayda.
Yaşanan en acımasız katliamlardan birtanesiydi.işin en acı tarafı Malatya halkının çoğunun oh olmuş demeleri.
ergenekon'la bağlantısı iyiden iyiye açığa çıkmış katliamdır.

http://aktifhaber.com/news_detail.php?id=212285

ali a. isimli kişiden gelen ihbar mektubunda verilen isimlerle ilgili iddiaları etö davasından tutuklanan ve örgüte finansal destek sağladığı iddia edilen dicle üniversitesi öğretim üyesi abdurrahim doğru'nun polis sorgusunda verdiği bilgilerle de teyit edildiği söyleniyor.
emekli albay mehmet ülger'in azmettiriciliğini üstlendiği iddia edilen katliamdır.

mehmet ülger ergenekon kapsamında bugün sorgulandı. yakın zamanda gata'ya sevkini isterse şaşırmamamız gerekir.
bundan 25 yıl sonra türkiye'nin çoğu tarafından inkâr edilmeye teşne bir katliamdır.

ama bu böyle olmayabilir de. 25 yıl sonranın çocuklarının aileleri biz olacağız zîra.
hakimleri öldürten, gazete bombalatan ardından feryat figan çığlık atan islam a sataşan mağdurlar güruhunun tezgahladığı oyuna benzer kokular salan olay...
hakimleri öldürten, gazete bombalatan ardından feryat figan çığlık atan islam a sataşan mağdurlar güruhunun tezgahladığı oyuna benzer kokular salan olay...
aşırı derece de geç de olsa pislik kokusunun ne taraftan geldiği ortaya çıkmaya başlamış olay..

"Malatya da Zirve Yayınevi nde üç Hıristiyanın vahşice katledilmesiyle ilgili davaya giren bir mektupta cinayetin planlamasında emekli bir tüm generalle, eski bir milletvekilinin olduğu bir toplantıda yapıldığı öne sürüldü. Mektuba göre planın yapıldığı yerse Malatya MHP il Başkanlığı."

http://www.radikal.com.tr...etay&ArticleID=877694
18 nisan 2007 günü malatya'da üç hıristiyanın dinini paylaştığı için katledilmesi olayı. yarın üzerinden tam bir yıl geçmiş olacak ve bir yıldır halen daha olayın çözümlenememiş olmasının verdiği utancı ve üzüntüyü yaşayacağız.

http://www.malatyakatliami.com
zenofobi ( yabancı düşmanlığı ) yine hortladı..
bu ülkede yeniden faşizm kol gezmeye ,
farklı olan her şeye saldırılar başladı,
yakında yeniden bir 6 - 7 eylül faciası daha yaşarsak kimse şaşırmasın.
hem bu sefer saldırıya uğramak için rum ya da ermeni olmaya da gerek yok, eğer alperen ocaklarına ya da ülkü ocaklarına üye değilsen her an saldırıya uğrayabilirsin..
bu katil ruhlu adamlardan o kadar çok var ki etrafımızda...
hatta bi melek çıksa ve dese ki bize
" şimdi hep birlikte kalkıp şöyle bi aynaya bakalım,
yüzüne, ellerine , ruhuna kan bulaşmayanlar lütfen bi adım öne çıksın."
acaba kaçımız öne doğru bir adım atabiliriz?
katil ruhlu bir toplum olduk sonunda.. cinayetlerden , katliamlardan ,
yağmalardan , vahşetten haz duyar hale geldik...
VATANA ve MiLLET E hayırlı olsun....
Ferhat Kentel'den bir yazı
Kurtarıcı şiddet
Katiller gene çıktılar piyasaya. Bu sefer Malatya da üç can aldılar, hem de en vahşi yöntemlerle... Bu katillerin nasıl tanımlanabileceği hakkında hiçbir bilgim yok. Her seferinde klasik bir soru olarak gündeme düşen '';arkalarında kim var
bu cinayetler hangi komplonun parçası?'' '';islamcılar ve laikler arasında yeni bir kutuplaşmanın temelleri mi atılıyor? Kendilerinin üzerinde konumlanmış olan birilerinin, karanlık şebekelerde ilişkide oldukları ağababalarının, efendilerinin kuklaları mıydılar yoksa kendi başlarına hareket eden insanlar mıydılar? Bu insanlar ulvi bir amaca mı hizmet ettiklerini düşünüyorlardı yoksa onlar sadece;kötü; kategorisinde atılacak bir takım insan müsveddeleri miydiler? Bu sorulara da cevabım yok.

Ne olursa olsun, bu katiller gene cana kıydılar. Kolayca, normal bir şekilde... Gözlerini kırpmadan şiddet dünyasına, ölümün dünyasına adım attılar. Üç insanı öldürdüler, çünkü onlara göre bu insanlar;Hıristiyanlık propagandası; yapıyorlardı...

Yani anlaşılan, onlar kendi sahip oldukları dine o kadar az güveniyorlardı ki, kendi dışlarında yapılacak herhangi bir propaganda onların dinlerini, en temel referanslarını yok etme riskini taşıyordu.

Bu arada yeni yeni öğreniyorum; meğer 14 Nisan Ankara mitinginde kürsüden kitleyi heyecanlandırmaya çalışanlardan biri, bir ara, gururla;Bu meydanda '';hepimiz Ermeniyiz sloganı atan kimse yok'' demiş. Ayrıca mitingde konuşan Alpaslan Işıklı da, AKP hükümetini ve Başbakan Erdoğan'ı kast ederek şunları söylemiş:''Minareler süngümüzdür demişti. Geldi haçlı seferlerini yapanların eş başkanlığını kabullendi. Bu arada, Irakta yıkılmayan minare kalmadı. Bunların zamanında Hıristiyan misyonerliği başını alıp gitmektedir. istanbul'u başında Ortodoks patriğinin bulunduğu bir dukalığa dönüştürmek isteyenlerin iştahları iyiden iyiye kabarmıştır''.

ADD'sinden, Alpaslan Işıklı'sından, Nur Serter'ine, Rahşan Ecevit'inden, Nihat Genç'ine kadar uzanan bir yelpazede her türlü ötekinden nefret ederek inşa edilen milliyetçilikler, misyonerliği hedefleştirerek, bir takım katilllere, faşistlere, ırkçılara inanılmaz bir meşruiyet veriyor;kötülüğü normalleştiriyor.

Zamana adapte olmuş, zamanın ihtyaçlarına cevapveren ve yeni tezahürleriyle ortaya çıkan her boy ve soydan''ulusalcılar(ya da milliyetçiler) neden korkar misyonerlerden?

Ali Bayramoğlu, TESEV yayınlarından çıkan Çağdaşlık Hurafe Kaldırmaz adlı araştırma kitabında misyonerlik konusu da yer alyordu. Garip bir şekilde dindar olmayan kesimler, ya da dindarlıkları oldukça arka plana itilmiş laikler, daha doğrusu laikçiler, kendilerini dindar olarak tanımlayan insanlara kıyasla çok daha fazla korkuyor bu misyonerlerden...

Çünkü onlar misyonerlerden önce kendi toplumlarından, toplumun değişmesinden korkuyorlar ve bu korku eşliğinde kendilerie olan güveni de tamemen kaybediyorlar. Toplumun tepesinden aşağıya giydirilmiş ancak işi boş milliyetçilik stratejisi ve onun üretmek için canla başla çalışan stratejistler kendi yaşadıkları korkulardan kaynaklanan ve arkalarındaki silahlı güçlerin (yani gayet güvenilir olan silahlı güçlerin) desteğini alan söylemlerini büyük pervasızlıkla topluma da dayatmaya çalışıyorlar.

işte burada inanılmaz bir karşılaşma ortaya çıkıyor. Her yerde düşman arayan, kibirli ve herşeyi ben bilirim havalarındaki strateji ve stratejistler katillerle buluşuyor. Ötekinden nefreti meşrulaştıran strateji ve onun sadık uygulayıcıları olarak, katillere olağanüstü bir güç ve meşruiyet veriyorlar.

Farklı coğrafyalardan, farklı siyasal ve kültürel kimliklerden ve farklı toplumsal koşullardan gelen bir çok insan, misyonerlikte bir hayalet, başka bir deyişle nihai bir ötekilik ya da yabancılık buluyor. Bu kişilerin her biri, farklı yollardan geçerek, bir karşı sembol haline gelen misyonerliğe uğrayarak, milliyetçi söylemin içini dolduruyorlar. Genellikle kulaklarına gelen duyumlar vasıtasıyla, içinde yaşadıkları toplum hakkında duydukları güvensizlikleri artarken, milliyetçilik söylemi altında bir sığınak ya da korunma dili buluyorlar.

Düşmanlara ve farklılık yaratanlara sürekli ceza vermek üzerine kurulu olan bu strateji için şiddet içeren eylemler (ya da daha üst düzeyde darbeler), bir türlü zapt-ı rapt altına alınamayan toplum üzerinde kontrol sağlamanın trajik girişimleri olarak hep varoldu. Kutsallaşmış bu devlet ve onunla organik ilişkide olan gövde için kurban etmek (kurban vermek, kurban almak) hep meşru oldu.

Bugün katiller, sık sık darbelerle yapılan;vatanı kurtarma operasyonlarını bir model olarak, kendi hayatlarına transfer ediyorlar. Aynı darbeciler gibi, onlar da kurtarıcı bir şiddet vasıtasıyla hayatın farklı alanlarında kurban peşinde koşuyorlar. Kurbanları üzerinde başvurdukları kurtarıcı şiddet vasıtasıyla kendi durdukları çukura, toplumun tamamını çekmeye çalışıyorlar.
bir kez daha nerede yasadigimizi hatirlatan olay buyrun..

http://www.hurriyet.com.tr/sondakika/6382652.asp?f=1

(bkz: yeter ulan yeter)
vakit gazetesinin "bunu da din olayı haline getirirler" gibi bi yorumda bulunduğu, incil basımı yapan bi yayınevinde çalışanların boğazlarının kesilerek öldürülme olayıdır. bugün hristiyan diye boğaz kesenler, yarın kafası uymuyor diye keseceklerdir. hala tehlikenin farkında değil misiniz???
kansızların milletimize ve dinimize laf atmak için ellerine geçen son koz, biliyoruz sizin zaten türklükten ve islamiyetten utandığınızı, geceleri rüyanızda avrupa-amerika hayalleri görerek orgazm olduğunuzu ama sallamıyoruz, zira özendiğiniz yerler de, dinler de, insanlar da bizden öğrendiler medeniyeti insan gibi yaşamayı, onlar birbirlerini hayvanlar gibi boğazlarken biz medeniyet üretiyorduk, bilim üretiyorduk. kendilierinin aramıza soktuğu ayrılık tohumları ve sizin gibi şerefsiz tohumları yüzünden şimdilik geride olsak da korkmayın elbet güneş yeniden doğacak doğunuzdan.

olayın aslına gelince, sizin gibi soyu bozuk adamların okuduğu gazetelerin yazdıklarına inanmadan önce şunları bilin, olayda ölen de, öldüren de aynı pastadan ekmek yiyenlerin adamlarıdır, kendi içlerindeki iç hesaplaşmalarda birbirini kesenleri bu sefer yüce türk milletine ve müslüman dünyasına yamayamayacaksınız.
dış güç işidir,çünkü bizim dincimiz kat'a adam kesmez,ülkücümüz asla mafyacı değildir,devrimcimiz hiç örgüt içi infaz yapmaz,kemalistimiz aslında askeri darbe istemez,liberalimiz esasen yabancı sermaye beslemesi değildir.ulan bu ne biçim süt kazanı içinden bu kadar ak kaşık çıkıyor.
büyük bir insanlık ayıbı. islam hoşgörü diniydi değil mi? hristiyanlar da zaten haçlı seferlerinde güya din adına insan öldürmemiş miydi? o zaman onlar da ölsünlerdi, nolurdu yani... bu kadar sene bu hainlerin içimizde yaşamasına izin vererek hoşgörümüzü yeterince göstermemiş miydik? bundan sonra öyle pabuç bırakamazdık memleketimizi hristiyanlaştırmaya çalışanlara. hatta bırakın hristiyanları bizden olmayan herkesi öldürelim, yok edelim, sürelim ki bizim saf ve her şeye iyi niyetle yaklaşan insanlarımızı kandıramasınlar. bu ermenidir, bu italyandır, bu türktür ama sünni değildir diyelim mesela ya da müslümandır ama türk değildir. o zaman hepsini ortadan kaldırmak lazımdır ki dünya sadece birkaç milyonluk müslüman türkün yaşadığı bir yer haline gelsin. anlıyor musunuz şimdi ne kadar saçma düşündüğünüzü diyeceğim ama sizde o kapasite de yok eyyyy caniler!!!!!! hepimizi öldürüp bitirirseniz, sıra kendi aranızda sarışınları ya da renkli gözlüleri öldürmeye mi gelecek?
yazık !

karikatür olaylarından sonra santoro cinayeti; "kirli kan-temiz kan" polemiğinden sonra dink cinayeti, papa'nın müslümanlığı barbarlıkla suçlaması ve benzeri şeylerin üstüne tayyip karşıtı * miting sonrası bu incil cinayeti, ve diğerleri...

insanlar, yani gerçekten insan kalabilenler, bunları görünce utanıyor bu zavallılardan. daha kendinin ne olduğunu bile bilmeyenler karşılarındakilerin kendilerine yaptıkları bu yanlış hareketlerin intikamını onları öldürerek alabileceğini sanıyorlar. oysa, savundukları değerlerin ne olduğunu bile tam bilmiyorlar.

"türk'ün kanı kirli dedi !"

tamam, kaş yapayım derken göz çıkarmış, onu demek istemese bile öyle demiş. sen böyle yaparak, benim gibi masum Türklerin de adını karalıyorsun. sonra ben "türk'üm" dedim diye hakaret ediyorlar resmen bana "ırkçı" diye. senin yüzünden ben kendimi savunamaz hale geliyorum böyleleri karşısında. bağırıp çağırınca da laf ediyorlar arkamdan senin gibiler yüzünden !

"onlar müslümanlığı kötülüyorlar !"

ulan demezler mi sana, "e senin gibiler katil, kötülemekte haklıymış" diye ! müslüman dediğin, barışçı demektir, kardeş demektir, din kardeşi demektir. sen de o kötüleyene islam'ı anlat ki anlasın o zaman, doğru neymiş. anlamasa bile hz. muhammed demedi mi : "Sizin gerçek dostunuz, sizi hata yaptığınızda şefkatle uyarandır" cinayetin en büyük günah olduğunu bilmiyor musun ! allah'ın verdiği canı, böylesine canice nasıl alıyorsun müslümanlığa inanıyorsan !

yazık. ister iç mihrak, ister dış mihrak. benim adaleti simgeleyen türklüğümü, kardeşliğimi simgeleyen müslümanlığımı kötületen, hele de milliyetçi, mücahit kelimelerinin kutsallığının altına sığınıp böyle kötülükler yapanlar bizden değildir.
hakan albayrak dedi; 'yakacak bu mağribiler paris'i...' beş yıl evvel diyor idim * 'bu yeni nesil yakacak bu toplumu pkk falan değil'. bakın bu tüysüz canilere son birbuçuk yılda ortaya çıkan... var mı yirmi yaşından büyüğü,yok işte... veterinerlik, ziraat mühendisliği ve sair bilimum 'alakasız' bölüm mezunu elli bin kişiyi sınıf öğretmenliğine alan *, milliyetçilik yapıyoruz; ifşat yapıyoruz diye, zaten düşünme melekesini yitirmiş 14-19 yaş arası gençliğini müthiş zararlı bir diziyle, teşhirci programlarla zehirlerken milyon dolarları vuran sözde milliyetç,i özde hainler utansın... hayır, onlar utanmayacak; devam edecekler neo-materyalist 'şecaatlerine'... ama daha çok yüzler kızaracak bu ülkede şiddette maruz kalmaktan, ve çok gözler kızaracak yitirdiklerinin *ardından günlerce göz yaşı dönmekten... ulan bir hüseyim üzmez faşisti? kadar olamadın, olmayacaksın da hey 'elllerin ve kuklaların' kurbanı 'dalgın' halkım...
(bkz: bu kadar da olmaz)
ayrıntılar 'önce bizde' diyor haber 7 sitesi...
http://www.haber7.com/haber.php?haber_id=235589