bugün

Mustafa Kemal Atatürk...
öğretme işini yapan,saygının en büyüğünü hak eden kişi.onca çocuğu tüm zorluklara rağmen eğitmekle yükümlüdür.hayatlarımızda derin izler bırakırlar.
frank mccourt' un kitabı. özellikle öğretmen ve öğretmen adaylarının okuması gereken bir kitap.
* *türkiyedekilerinin atatürk'ü ciddiye almadığı meslek grubudur.kanıtı atatürk'ün"ey cumhuriyetin fedakar eğiticileri ve öğretmenleri yeni nesil sizlerin eseri olacaktır" lafının anlamını kavrayamayıp çocukları itip kakmaları onlardan nefret etmeleri ve çocukların nefterlerini kazanmalarıdır.*eğer yeni neslin kendi eserleri olacağını bilselerdi türkiye bu haldemi olurdu?*
üç kuruş paraya birikimlerini,bilgilerini *hayatları ortaya koyup,ideallerle işe başlayan ama karşılaştığı adam sendecilikler,amaçsız,hedefsiz öğrencilerin arasında kaybolup giden aslında çok değerli ama değeri bilinmeyen bir meslek grubu.
bildirgiç. Anadoluda eskiden muallim karşılığı söylenirdi.
(bkz: penceresi cam cama mualllim)
son zamanlarda bu ise egitim icin degilde para icin girip derse bos bos girenler var *
1988 yapımı kemal sunal filmi, köyden istanbula tayini çıkan bir öğretmenin istanbuldaki pahalı yaşam içindeki sıkıntılarının anlatıldıgı filmdir
ilginc bir sekilde turkce grammer yapısına uygun bir sekilde uretilmemis kelime
neden ogretici gibi bir kelime yerine ogretmen denmistir beni dusundurmus durmustur.
ic anadolu lehcesini dusununce "ogretmeyin" manasıda cıkabilir, gelmen, yapman, etmen, ogretmen...
ya da superman gibi öğretman mi?
tatlı-sert, fedakar, idealist bir öğretmen örneği için:
(bkz: kel mahmut)
kpss sınavı sayasinde psikojik bunalım geçiren binlerce eğitim fakültesi mezunu kişi
hz.ali'nin 'bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.' diyerek övdüğü ancak günümüzde hiç te hakettiği saygıyı görmediğini düşündüğüm fedakarlık ve cefakarlık timsali bir kişi.
atatürk tarafından kendilerine milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir gibi anlamlı bir söz söylenmiştir.* * * *
(bkz: meb)
'yeni mezun öğretmen' diye bir şey yoktur; 'yeni mezun öğretmen adayı' vardır. 'öğretmen' bir ünvandır ve yasal olarak verilir, meb'in eğitim-öğretim hizmetleri sınıfı veya bir eğitim kurumu bünyesine dahil olunca hak edilir; eğitimn fakültesi mezunuı olunca kerameti kendinden menkul olan bir 'kazanım' değildir; o kadar 'ucuz' değildir... öğretmenlik yapmamış, bu çileyi çekmemiş, bu işin zevkini tatmamış olanlar eğitim fakültesi mezunu dahi olsalar bu sıfatı kullanmayı doğal ve yasal olarak hak etmemektedirler; adam eğitim fakültesi mezunu ama dükkan işletiyor ise o kişi 'öğretmen' değil 'esnaftır'. bu kadar basit ve temel bir şeyi uuser'ların 'görememesi' şaşırtıcıdır, düşünce ve 'farkındalıklar' bağlamında toplumsal yüzeyselliğimize 'küçük' bir örnektir.
ilkokul 4 ve 5. sınıfta beni okutan, fakat benim kendisiyle konuşmadığım kişi. kendisi babam olur, bu sebeple baba mı desem öğretmenim mi desem şeklindeki çocukça bir ikilemden dolayı konuşmuyordum babamla. keşke üniversite de hocam olsaydın baba yaaaaa.
öğretmen(lik):para için yapılmayacak iş.**
sabır gerektiren meslek. öğretmen olanların allah yardımcınız olsun.
(bkz: oğlum gir içeri zil çaldı duymadınmı)
bir kulotlu çorap markası.
hayatımda hiç önemli yeri olmayan insanların mesleği. tamam saygı duyuyorum ama belki de benim odunluğumdan dolayı ne öğretmenler uğraştı benimle ne ben onlarla uğraştım. mal gibi okudum bitirdim. ha öğretmen deyince aklıma gelen bi karikatür var:

öğretmen:sen! arkadaki! 31 çeken!! gel buraya!

öğrenci: kim hocam??

öğretmen: o kendini biliyor..
saygı duyulacak insan.
ingilizcesi teacher, almancası lehrer(in), arapçası muallim ve farsçası hâce olan ve öğretme fiilini gerçekleştiren insan türü.
(bkz: öğretwomen) *